Günün aydınlığına rağmen, belki yağmur, belki de içimdeki karmaşadan dolayı karanlık çöken şehirde uzanan; tüm kalabalığa rağmen benim için izbe bir geçitten farkı olmayan yolda ilerlerken, bana ait olan asıl yolun ilerisini seçemiyordum.
Karanlık bastırmıştı ve o karanlık, zihnimin tam ortasındaydı.
Belki de her şeyi unutmak istediğim için çökmüştü bu karanlık fakat bu şekilde de yerimde saymaktan başka hiçbir şey yapamazmışım gibi hissediyordum.
Yine de, cesaret edip bugün o karanlık yolda düşmek pahasına büyük bir adım daha atacaktım. İlk adımı, Can'ın evinden son kez çıktığımda atmıştım ve şimdi, bu şehri terk ederek yolumu aydınlığa kavuşturacaktım. Düşsem bile, biliyordum ki, beni karşılayan şey aydınlık olacaktı.
Bakışlarım bir anlığına, sanki henüz fark edebildiğim, benimle aynı yolda ilerleyen diğer arabalara takıldığında, bu şehirde görmem gereken son bir kişinin varlığı düştü zihnime. Sonra, buraya geldiğim günü hatırladım. Bilge için, sağlayabileceğim en üst derece güvenliği sağlamış ve onu, yıllar boyunca uğramadığım, uğramaya cesaret dahi edemediğim dağ evimize ulaştırmıştım.
Daha küçük yaşlardayken, o evi çok severdim fakat sonra birisi, o evde hayatımı altüst etmişti.
Dolan gözlerime aldırmadan hızımı arttırırken, bir an önce anneannemi görmek ve ilk uçakla Arjantin'e dönmek istedim. Burası bana hiç iyi gelmemişti.
Her bir anı, inlerinden çıkmak için bu şehre gelmemi beklemiş ve ben buraya kısa süreliğine de olsa geldiğimde bile, beni daha fazla kanatmak için inlerinden çıkmış gibiydi.
Sıkkın bir nefes verirken, direksiyonu sıkıca kavradım ve yanımdaki arabaya son bir bakış atıp hızımı iyice arttırdım. Eğer telefonum çalmasaydı, farkında olmadan belki de hız sınırını aşacaktım fakat duyduğum sesle hızımı yeniden azalttım.
Yan tarafımdaki telefonumu elime alıp çatılmış kaşlarımın altındaki kısık gözlerimle arayan kişiye baktığımda, ekranda Vural'ın adı vardı.
Aramayı cevaplandırıp yeniden yola odaklandığımda, Vural'ın heyecanlı ve mutlu sesi arabada yankılandı.
"Müjdemi isterim, Beril! Hasan Acar tutuklandı."
Ellerim titremeye başlarken, içimde olası hiçbir heyecanın varlığı beni etkilemedi. Yüzümde sıradan bir tebessüm belirirken, zaten kısa süre içerisinde alacağımı düşündüğüm bu güzel haberi, "Çok sevindim," diye karşıladım. Sanki uzun zamandır bunun için mücadele eden, bunu tüm kalbiyle isteyen kişi ben değildim. Ruhsuzluğumun Vural'ın dikkatini çekmesini istemediğimi fark ettiğimde, sesime daha gerçekçi bir canlılık katıp, zorlukla da olsa, "Sonunda," diyebildim. "Artık masum kızlar ailelerinden koparılamayacak."
Vural hafifçe güldüğünde, gülüşünde güzel bir zaferin varlığının gururunu yaşadığını hissettim. "İyi ki varsın, Beril. Sen olmasaydın, onlar aynı kötü hayatı yaşamaya devam edeceklerdi. Onları kurtardın ve beni de buna dâhil ettin. Yaşadığım gurur için yalnızca sana teşekkür edebilirim."
Sözleri karşısında yüzümde ilk kez gerçek bir tebessüm oluşurken, Arjantin'e döndüğümde, orada beni iyi bir dostun beklediğini bilmenin güzel hissine tutunmayı istedim.
Sesim artık daha canlı çıkarken, "Asıl ben teşekkür ederim," dedim. "Böyle çetrefilli bir davayı almayı kabul ettiğin ve her konuda yanımızda olduğun için."
Konuşmamı bitirmemi beklemiş gibi, sözlerimin hemen ardından, "Yanımızda demişken, Bilge'ye bu güzel haberi senin vermeni istedim," dedi sesindeki, benim de hissetmem gereken heyecanı ve neşeyi kendisininkiyle birlikte hissettiğini düşünmeme neden olacak kadar büyük bir canlılıkla. "Bu yüzden ona henüz hiçbir şey söylemedim."
![](https://img.wattpad.com/cover/259283836-288-k388635.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZ VE KÖZ +18
RomantikDudakları bir boşlukta dudaklarımla birleştiğinde, bedenimi yükseltip ona tıpkı onun gibi karşılık verdim. Öpüşmek güzeldi, unutturuyordu bir şeyleri. Tutuşmuş dudaklarımızın kör bağını çözen o olduğunda, geri çekilip yeniden, karanlığın ortasında ı...