Avuçlarımın arasındaki telefonda yazan yazıları yeniden ve yeniden okuduğumda, ne yapacağımı bilmiyordum. Kenan'ın yaptığı şeyin bir tür emrivaki olduğunun farkında olmam bir yana, bunun benim için bir fırsat olabileceği düşüncesi zihnimi kemiriyordu.
Belki de onunla konuşup, ondan, Can'a aramızda hiçbir şey olmadığını söylemesini istemeliydim.
Can bana inanmazsa da ona inanır ve beni bu karanlık çıkmazın soğukluğundan, öfke ve nefret dolu bakışlarından artık sakınırdı. Sakınmazsa da bir önemi yoktu çünkü birlikte geçireceğimiz gün sayısı çok değildi ama yine de onun hatıralarında bayağı bir kadın olarak kalmayı istemezdim.
Aslında bu tam olarak onunla da ilgili değildi, bunu kimseye karşı istemezdim.
Hiç kimse istemezdi.
Verdiğim nihai karar sonucunda, elimdeki telefonun ekranını açıp Kenan'a kısa bir mesaj gönderdiğimde, bu akşam kendimi Can'a daha iyi bir şekilde kanıtlayabileceğime inanıyordum.
"Geleceğim."
Artık evli bir adamla bir ilişkiye sahip olduğum yanılgısından kurtulacaktı. Her şey bittiğinde, tüm gerçekleri öğrendiğinde bana inanmalıydı. Gitmeden önce, üzerimdeki bu kara lekeden de sonsuza dek kurtulmuş olmalıydım. Can'a veda edecek miyim, bilmiyorum ama onun aklında şimdi olduğum gibi kalmayacağım.
Aylar önceki o gecenin sabahından sonra, Arjantin'e gitmeden önce bizimle aynı bölümden olan bir başkasıyla karşılaşmıştım. Bana anlattıkları sayesinde, tüm okula bir şekilde Kenan Hoca'yla ilişkimin olduğuna dair dedikoduların yayıldığını öğrenmiştim.
Bunu bana o akşam Can da söylemişti fakat asıl sorun, Kenan'ın o olaydan yaklaşık bir ay önce daha yeni evlenmiş olmasıydı. Bir şekilde, tüm okulun gözünde, yeni evlenmiş hocasıyla ilişki yaşayan birisi konumuna düşmüştüm.
Kenan'ın ailesiyle benim ailemin geçmişe dayanan bir dostluğunun olması yanında, Kenan annemin üniversitedeki öğrencilerinden biriydi ve bu yüzden de üniversite hayatım boyunca, babam, beni okuyacağım üniversitede eğitim görevlisi olan Kenan'a emanet etmişti. Aramızdaki ilişkinin sınırları tümüyle bu kadarken, onunla birlikte olduğumuzu kimin, nasıl ortaya attığını hâlâ anlayamıyordum.
Fakat bugün, en azından Can'ın bu konudaki yanılgısını sonlandıracaktım.
Hızla ayağa kalkıp kaldığım odaya gittiğimde, hâlâ yerleştirmediğim ve yerleştirmeyi de asla düşünmediğim bavulumun içinden kot bir pantolon ve beyaz bir bluz çıkardım.
Üzerimi değiştirip kısa saçlarımı serbest bıraktığımda, üzerime baharlık ceketlerimden birini aldım ve evden çıktım. Hızlı adımlarla ilerleyip arabama bindiğimde, içimde tuhaf bir heyecan belirmişti. Artık kendimi temize çıkarabilecektim.
Şimdiye kadar neden hiç mücadele etmemiştim ki?
Kaşlarım çatılırken, Can'ın öfke dolu bakışlarını hatırladım. Onu en son görüşümde bile bana öyle bakmıştı çünkü Kenan'la hâlâ görüştüğümü sanıyordu.
O sabahtan sonra onu yeniden hiç görmeyeceğimi sandığım için, ona bir şeyleri açıklamaya hiç uğraşmamıştım. Sonrasında da zaten Arjantin'e gitmiştim fakat şimdi burada, bu şehirde, hatta onun yanındaydım ve ona gerçekleri açıklayacaktım.
Birkaç gün sonra gideceğimi biliyordum fakat gitmeden önce onu kendime inandıracaktım çünkü onun gözlerinde büyük bir pişmanlık ifadesi görmeyi, delice bir tutkuyla istiyordum. Benden özür dilemesi ya da dilememesi önemli değildi, onu affetmeyecektim de çünkü onu affetmemi gerektirecek bir ilişkiye sahip değildik fakat onun gözlerinde o pişmanlık ifadesini görmeliydim.
![](https://img.wattpad.com/cover/259283836-288-k388635.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZ VE KÖZ +18
RomanceDudakları bir boşlukta dudaklarımla birleştiğinde, bedenimi yükseltip ona tıpkı onun gibi karşılık verdim. Öpüşmek güzeldi, unutturuyordu bir şeyleri. Tutuşmuş dudaklarımızın kör bağını çözen o olduğunda, geri çekilip yeniden, karanlığın ortasında ı...