27.Bölüm:Milat

15.6K 544 83
                                    

İçini kaplayan,gözlerini kör eden ve sabrını zorlayan siniriyle odasına girdiğinden beri en yakınında olan çalışanlarının hepsine ateş püskürtmüştü.İşleriyle ilgili sorun olmadığı halde içindeki sinirini etrafa kusmayı tercih etmişti.Sakinleşmeyi başardığından beriyse kafasını dosyalarından kaldırmamış,sürekli olarak iş hakkında görüşmeler yapmıştı.Telefonlar sustuğunda biraz olsun dinlenebilmek için kendini koltuğa bırakmıştı ki telefonundan gelen mesaj sesiyle doğrulmak zorunda kaldı.İşlerle ilgili gelen bir mesaj olduğunu düşünerek baktığı telefon ekranında Andrianın ismini ve bir kızın resmini gördüğünde mesajı dahi okumadan telefonu koltuğa fırlattı.Kendisi işlerle ilgili kafa patlatırken o kızların peşinde koşuyordu bir de utanmadan resim atıyordu.Yarın kesinlikle geri dönecekti.İşleri Andrian'a güvenerek bilmeyen bir kıza emanet etmişti.Dora henüz işi tam olarak bilmiyordu.Andrian iş başında olması gerekirken kız peşinde koşuyorsa kim bilir Dora nelerle meşgul oluyordu.Andrian her zaman böyle sorumsuz,böyle büyümeyen bir çocuk olmuştu.Başını sağa sola sallayarak dinlenme gereği duymadan işlerine geri döndü.Geçen saatler başının ağrımasına ve artık gözlerinin iyi görmemesine sebep olunca yerinden kalkıp vücudunu esnetti.İçmek için dolaba yöneldiğinde en iyisinin Deniz'in yanına gitmek olduğunu düşünerek yola çıkmaya karar verdi.Bar her zamanki gibi ağzına kadar doluydu.İnsanlar her zamanki gibi kendilerini dünyadan soyutlamış, deli gibi eğleniyorlardı.Her zaman olduğu gibi bu seferde sert oluşuna ve arkasından edilen laflara aldırmadan kalabalığı yarıp Deniz'in odasına çıktı.İnsanlar eğlenirken o her zamanki gibi dosyalara gömülmüş çalışıyordu.

''Her zamankinden olsun.''

Deniz kafasını kaldırdığında şaşırarak bakarken bir süre öyle bekledi ve sonunda ayağa kalkıp sarıldı.İçkileri doldurup yerine oturduğunda hala şaşkındı.

''Abi nereden çıktın ya? ''

''Baktım bizim hayırsız ne arıyor ne soruyor atladım uçağa geldim.''

''Ya abi olur mu öyle şey.Biliyorsun işler...''

İşler,işler ve işler...Her zaman söylediği şey bu olmuştu.Yalan değildi gerçekten de işleriyle fazla hem de gereğinden fazla ilgileniyordu.Bar işletmek ne kadar zor olabilir ki diye lafa girdiğinde Deniz her zamanki gibi tüm ciddiyetiyle ne kadar zor bir iş olduğunu anlatmaya başlardı ve bu dakikalarca sürerdi.

''Olum sana bırak işi gücü demedim mi? Şu haline bak yaşlandın.Neyse nasıl gidiyor,neler oldu anlat.Ortamı boş bulup dalan olmadı değil mi?Zaten doluyum varsa hatta yoksa bile söyle içimi boşaltmam gerek.''

''Hayırdır ne oldu? Bende bir durum yok ama sende var.Anlat bakalım.''

Hayatını,özellikle özel hayatını anlatmayı sevmezdi.Hiçbir zaman sevmemişti.Yine anlattığı söylenemezdi,söylediği tek şey babasının canını sıktığı olmuştu o kadar.DEniz'in yanına gelme fikri çok iyi bir fikir olmuştu.Havadan sudan konuşmaya başlamışlardı ve içkinin sersemleştirici etkisi vücuduna yayılmaya başladığında sabah yaşadıklarını tamamıyle unutup,eğlenen insanları izlemeye başlamasına sebep olmuştu.Deniz,fazla içmemesi için uğraşırken sarhoş olmaya başlayınca o da her şeyi bir kenara bırakmayı seçmişti.Geç saatlere kadar kalmayı düşünürken saat onikiyi bulduğu anda evine gitmek için ayaklandı.

''Daha yeni gelmiştin.Gece yeni başlıyor nereye?''

''Fırsatım varken dinlensem iyi olur,bugün yeterince yoruldum yarın geri döndüğümde enerji dolu olmam lazım.Andrian her zamanki gibi gözlerini kızlardan alıp işe bakamıyor.''

''Anladım,iyi geceler abi.''

Her zamanki gibi fazla sarhoş olduğu söylenemezdi fakat yinede, az da olsa yalpalıyordu.Özelliklede merdivenlerden inmekte zorlanmıştı.İnsanların arasından geçip arabaya bindiğinde tam yola çıkacakken kapı açıldı ve izin alma gereği duymadan kadın koltuğa yerleşti.Giyinik olduğu halde yarıçıplak denebilirdi.Gülümsemesinden bu gece neler istediği anlaşılıyordu.Umursamadan yola çıktı.Kadının gülme sesini duyduğunda ona bakmak yerine yola bakmayı sürdürdü.İlgi çekmeye çalıştığını farkındaydı.Bunu çıkardığı seslerle yapamayacağını fark ettiğinde ise etkili olacağını düşündüğü ilk silahını kullanarak elini pantolonuna attı.O anda telefonundan gelen mesaj sesi daha çok ilgisini çekmişti,yanında bir kadın yokmuş gibi hatta malum organını avuçlamamış gibi gayet hissizce telefonu cebinden çıkarıp mesaja baktı.Gelen mesaj yine Andriandandı.Bu sefer telefonu fırlatmak yerine okumayı tercih etti.Yarın gelip gelmeyeceğini soruyordu fakat o sıradan soruyu bile kendi tarzında,çocukca sormuştu.Verdiği kısa cevaptan sonra telefonu cebine koyacakken saatler önce attığı resme kaydı gözü.Şapkanın altındaki yüz tanıdık gelince resme odaklandı.O yüz Dora'ya aitti.Bir dergi kapağına poz verirmişçesine beyaz bikinisi ve oldukça büyük şapkasıyla gülümseyerek poz vermişti.Altındaki yazıyı okuduğunda gülümsedi.Aslında kızması gerekirdi ve azda olsa kızmıştı fakat onu mutlu görmek nedense gülümsemesine de sebep olmuştu.Gözlerini resimden çekip yola baktığında kadının bıkkın sesini duysada aldırmadı.Yaptığından zevk almayan bir adama alışkın olmadığı kesindi ve bundan yorulmamış gibi devam etmesi bıkmasına sebep olsa da devam ediyordu.Bu sefer telefona bakmasına neden olan şey ise arama zil sesi olmuştu.Bıkkınlıkla telefona baktığında görmeyi beklediği isim Andrianken gördüğü isim Dora olmuştu.Resmin üstüne araması,gecenin birinde araması ve hatta yalnızca aramış olması  şaşırmasına sebep olurken sonunda açmayı başardı.

ESRARENGİZ :TeenAwardsTr2014 En Yeni Teen Fiction HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin