39.Bölüm:Kararlar...

5.4K 235 29
                                    

Ağrıdan adeta zonklayan başıyla gözlerini zorda olsa açmıştı.Saniyeler sonra gördükleri şaşırmasına sebep olurken yavaşça oturduğu yerde doğruldu.Yatağında uyanmayı beklerken yabancı bir evin koltuğunda uyanıyor oluşu şaşırmasına ve sadece saniyeler sürmesine rağmen sersemlemesine sebep olmuştu.Evdeki eşyalar yavaş yavaş tanıdık gelmeye başlayınca Mona'nın evinde olduğunu anlaması pek de uzun sürmemişti.Şaşkınlığı hala yerini korurken ayağa kalktı.Tam o anda Mona üstünde geceliğiyle gülümseyerek odaya girdi.

''Günaydın.Kahvaltı hazır .''

''Benim burada ne işim var?''

Mona daha çok gülümsüyordu.Oysa ki ona göre ortada gülünecek komik bir şey yoktu.Elini ağrıyan başına götürüp alnını ovmaya başladı.

''Dün gece evime gelmiştin.Hatırlamıyor musun?''

Yüzüne yerleşen ifade endişelendiğini gösteriyordu fakat sesi fazlasıyla ifadesiz çıkmıştı.Dün gece eve geldiğini tabi ki de hatırlıyordu.Hatırlayamadığı uykuya daldığı andı.

''Neden burada uyudum?'' dedi.Her bir kelimeyi vurgulayarak.

Mona gülümseyerek yanına geldi ve zorla da olsa çekeleyerek yürümesini sağladı.

''Çok yorgun gözüküyordun.İçkinin etkisiyle uykuya daldın.Daha rahat bir yerde yatman için seni kaldıramadım üzgünüm.Hadi yüzünü yıka da kahvaltı et.Kendine gelirsin.''

Mona hala kolunu tutuyordu.Teninin tenine değiyor oluşu her zamanki gibi rahatsız olmasına sebep olmuştu.Kolunu sertçe çekerken hiçbir şey düşünmemişti. Alışkanlığın getirdiği  refleksten ibaret bir hareketti sadece.Soğuk suyun iyi geleceğini düşünerek yüzünü iyice yıkadı.Aynada kendine baktı.Görünüşünde yorgun olduğuna dair bir şey yoktu.Ne kadar içtiğini bile hatırlayamıyordu.Anlaşılan aklına takılan soruları başından savmaya çalışırken içkiyi fazla kaçırmıştı.Aklına bir anda Dora ve ona haber vermediği geldi.Eliyle mermere vurup küfretti ve telefonu aceleyle pantolon cebinden çıkarttı.Telefonun ekranına bakar bakmaz heyecanı bir anda yok oldu.Dora'dan gelen ne bir mesaj ne de çağrı vardı.Sinirlenmeye başlıyordu.Anlık duygu değişimleri uzun zamandır yaşamamıştı.Nasıl olur da merak edip aramazdı? En azından bir mesaj olsun atabilirdi.Her gece yanında oluyordu.Merak etmiş olmalıydı.En azından o öyle olmasını düşünmüştü.Onu aramaya karar vermişken telefonu son anda cebine attı.Önce dün gece yarım kalan işini halletmeyi seçti.Mutfağa geçtiğinde Mona'yı kahvaltı masasında buldu.Hiçbir şeye dokunmamış onu bekliyordu.Yine gülümsüyordu ve Ares'in hoşuna gitmek yerine onu kızdırıyordu.Sadece bir gülümsemeydi,basit bir gülümseme.Neden kızdığını bile bilmiyordu.Belki de Dora'ya olan kızgınlığını ona yansıtıyordu.İlk defa Mona ile ilgili bir şey düşünürken onu suçlamadığını fark etti.

''Otursana.Bir şeyler yemelisin.''

Sandalyeyi çekip oturdu.Bir şeyler yemeye ihtiyacı olduğu halde yemeye hiçte niyeti yoktu.Doğruca gözlerine baktı.

''Elinde ne varsa hemen görmek istiyorum.''

Mona gülümseyerek ağzını açtığında elini kaldırdı ve en sert bakışlarıyla ona doğru yaklaştı.Gülümsemesi beklediği gibi solmuştu.

''Peki.''

Dolapların birine yönelip eline bir kağıt tutuşturdu.Kağıtta ne olduğunu görmek için çevirdiğinde bedenindeki bütün kanın çekildiğini hissetti.Ve daha sonra bütün kanın beynine hücum ettiğini hissetti.ELine koyduğu şey kağıt değil bir fotoğraftı.Gözlerinin görmemesini dilemesine sebep olacak bir fotoğraftı çünkü Andrian ve Dora kumsalda hem de kendi evinin kumsalında dudak dudağayken çekilmiş bir fotoğraftı.Gözlerinin onu yanılttığını düşündü bir an.Resme dikkatlice baktı.Oydu işte,yerde yatan Dora'ydı üstündeyse Andrian uzanıyordu.Üstünde...Dudakları dudaklarında...Elindeki fotoğraftan gözlerini alamadan avuçları arasında kağıt parçası değilde Dora ya da Andrian varmış gibi onu sıkmaya başladı.Fotoğraf avucu içinde buruşmuş olsa da beynine çoktan kazınmıştı.Mona elini elinin üstüne koymuştu.Kızgınlığın,hayal kırıklığının ve geriye kalan bir çok duygunun içinde bıraktığı his elinin üstündeki eli fark etmesini dahi engelleyecek kadar büyüktü.İçindeki kızgınlık bir anda yerini farklı duygulara bırakmıştı.Hala kızıyordu fakat bu sefer kızdığı kendisiydi.Gözlerini Mona'ya çevirdi.Karşısındaki her şeyi tuzla buz edecek gibi bakıyordu.O çakmak çakmak mavi gözleri şimdi gecenin karanlığına bürünmüştü.Baktığı her neyse içine çekecek ve nefes almasını engelleyecek,kendi ateşiyle kasıp kavuracak kadar güçlüydü bakışları.Mona'nın bedeni korkuyla ürperdi.Elini elinden çekmek istedi fakat mengene gibi sıktığı elinden kurtulması imkansızdı.Sakin olmaya çalıştı.Bu yola girmişti bir kere.Ares'in gazabı ateş olup herkesi yakacaktı.Yananlardan biri kendisi olsa bile buna katlanacak ,mutlu sona ulaşacaktı.

ESRARENGİZ :TeenAwardsTr2014 En Yeni Teen Fiction HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin