28.Bölüm:Bekleyiş1

10K 446 50
                                    

Öncelikle şu bilgiyi vermek isterim:Bu bölümü Ares'in ağzından yazmak istedim.Yani tam anlamıyla onun ağzından yazmak istedim.Diğer bölümleri okuyanlar aradaki farkı anlayacaklar.Dora hikayeye girene kadar böyle yapmayı düşündüm.Pek içime sinmedi.Çok kararsızım Doranında olduğu bölümlerde Ares'i bu şekildemi ifade edeyim yoksa geçen bölümlerde olduğu gibi mi devam edeyim.Yorum olarak ya da mesaj olarak bana aklınızdan geçenleri söylerseniz çok iyi olur.

Beyaz bir ışık çarpıyordu gözlerime,fazlasıyla yakıcı bir etkiyle.Oysa sadece beyaz bir ışıktı.Nasıl bu kadar etkileyebilirdi ki bir insanı?Ve beyaz bir tavan,beyaz duvarlarla kaplı bir oda.SAflığın,temizliğin  rengi olarak sıkça vurgulanan bu renk bir insanı nasıl olurdu da derinden etkilerdi,nasıl olurduda karanlığın hiçbir zaman yaşatamadığı hisleri yaşatabilirdi?  O beyaz duvarlar karanlık bir bataklıkmışçasına içine çekiyordu ruhunumu umarsızca.Gözlerimin üstündeki gözkapaklarım hiçbir zaman bu kadar ağır olmamışlardı.Her nefes alışımda göğsümün üstüne taş oturmuşçasına sıkışıyordu göğsüm.Nefes alamıyormuşçasına,aldığım nefes yetmiyormuşçasına derince içime çektiğim nefes rahatlık vereceği yerde canımı yakmaktan başka bir işe yaramıyordu.Elimde olsa nefes almadan durmak isterdim.Olduğum yeri,nerede olduğumu ve nereden geldiğimi anlamak için birkaç saniye tavana öylece bakmayı tercih ettim.Beynim çalışmayı uzun zamadır bırakmış gibiydi bu da aklımdakileri toparlamamı zorlaştırıyordu.Kendime geldiğimde ise gözümün önüne gelen o kanlı yüz yerimden kalkmama sebep olacaktı fakat bunu yapamayacak kadar canım yanıyordu ve yorgunluk bedenimi esir almıştı.

''Hayır,hayır kalmamalısın.Henüz kalkmaya hazır değilsin.''

Sesin geldiği yere baktığımda başucumda Andrian'ı gördüm.Henüz ellerim sadece yatağı itmeye,bedenimi yataktan ayırmaya çalışırken bile zorlanıyordum.Uzun süredir yatağa bağımlı olan bir hasta gibi hareket etmekte zorlanıyordum.Andrian fazlasıyla yorgun görünüyordu.Ne zamandır uyuyordum bilmiyordum fakat uzun süredir  başımda beklemiş gibi bir hali vardı.

''Ne zamandır uyuyorum ben.''

Konuştuğumda sesimin beklediğim gibi cılız çıkmadığını farkedince biraz olsun rahatladım.En azından konuşurken zorlanmıyordum.

''Buraya gece geldin yani iki gün önce.Kurşun kalbine yakın bir yerde olduğu için ameliyat uzun sürdü.İçkiler yüzünden kalbin yorgundu biliyorsun.Bu yüzden biraz zorlanmışlar.Neyseki yaşıyorsun.''

''Bu seni pek memnun etmemiş gibi.''

Konuşurken sesi öylesine cılız çıkıyorduki ameliyatı başarıyla tamamlayamamış ve sonu toprak olmuş birinin arkasından konuşuyor gibiydi.Hiçbir zaman böylesine durgun olduğunu görmemiştim.Hiçbir zaman bu kadar yorgunda görünmemişti.Biraz olsun doğrulup vücuduma baktım.Göğsümün neredeyse tamamı bandajlarla kaplıydı.Ona asıl merak ettiğim şeyi sormak için kafasımı kaldırdığımda kapı açıldı.

''Hastamız nasıl? Merhaba Ares bey.KEndinizi nasıl hissediyorsunuz?''

''Yorgun.''

''Yorgunluk çok normal.Bir süre dinlenmeniz gerekiyor,zor bir ameliyat geçirdiniz.İstediğiniz zaman evinize dönebilirsiniz.Yalnız size verilecek listeye uymanız ve içkiyi sonsuza kadar bırakmanız gerekiyor.Tekrar geçmiş olsun.''

Hayatımda en nefret ettiğim şeylerden biride hastane ve sıkıcı doktorlardı.Artık güzel hemşireler bile ilgimi çekmiyordu.Neyseki istediğim zaman çıkabilecektim.Odaya girdiğinde soruları ard arda sorup cevabını alıp giden doktorlara örnek bir de bu doktor vardı.Hemşireyse bir şeylerle uğraşıyordu.Eskiden olsa -ki o eskiler sadece bir ay öncesiydi- bakacağım yer hemşirenin eğildiğinde açılan eteği olurdu,bir de göğüsleri tabiki ama şuan tek isteğim soracağım sorunun cevabını bir an önce almaktı.

ESRARENGİZ :TeenAwardsTr2014 En Yeni Teen Fiction HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin