Ağrıyan başımın daha çok ağrımasına sebep olan telefonun alarm sesiyle uyandım.Yerimden kalkmadan telefona uzanmaya ve parmaklarımın ucuyla onu çekiştirip almaya çalıştığımda yere düştü.Sesin kesilmesi iyi olsa da zar zor hayatta kalan telefonum için hiç iyi olmamıştı.Yerimden kalkmadan yataktan aşağıya uzandım ve telefonu alıp başımı yastığa geri koydum.İşe hiç gitmek istemiyordum,tek isteğim bütün gün yatmak,hiç yataktan çıkmamaktı.Neyseki bugünle birlikte hafta sonuna iki gün vardı.En azından bu güzel düşünceyle idare edebilirdim.Yerimden doğrulup telefonu açmaya çalıştım,kendine geldiğinde yataktan kalkıp banyoya yürüdüm.Yüzüme suyu vurup aynaya baktığımda Ares'e yemek götürdüğümde,kapıda öylece beklerken kadının söyledikleri aklıma geldi.Ares'in yarıçıplak hali,hoşnutsuz suratı ve benim salaklığım...Mutfağa gitmeden direkt odama geçtim.Yaptığım salaklık ve kadının sözleri sinirlerimi bozuyordu,bir şey yemek bile istemiyordum.Bir an önce üstümü değişip evden çıkmak ve işimle meşgul olup dünü unutmak istiyordum.Elbiselerimden birini giyip hafif bir makyaj yaptım ve saçımıda yapıp kendimi evden dışarı attım.Artık ne olursa olsun,bu salak kalbim ne düşünürse düşünsün,ne kadar iyi olursam olayım arama onunla mesafe koyacaktım.Onun yapmak istediği buydu,patron ve çalışanı olarak kalmaktı bunu en başında anlamalıydım.Bundan sonra artık ufacıkta olsa arkadaş olacağımızı düşünmeden sadece sekreteri olacaktım,sadece çalışacaktım ve bir ay dolunca her şey bitecekti.Kapıdan çıktığımda beklediğim gibi Matt'le karşılaştım.Sabah sabah insanın uykusunu açacak ve mutlu edecek o güzel gülüşüyle beni bekliyordu.Aynı şekilde onun gibi içten gülümsemek istesemde başaramadım.Gülümseyişim sahteydi ama bunun farkında değildi ve olmaması iyiydi.
''Günaydın Dora.Nasılsın?''
''Günaydın,her zamanki gibi işte.''
-Her zamankinden daha kötüyüm-Doğru olan buydu ama ona söyleyemedim.Kime anlatabilirdim ki zaten? Her şeyi içimde yaşamak zorundaydım.Arabaya bindiğimde insanları izledim.Herkesin bir derdi vardı,belkide bazıları çok mutluydu ama içlerinde benim yaşadığımı yaşayan bir kişi var mıydı? Benim gibi patronuna katlanmaya çalışan,her şeye rağmen arkadaş olmaya çalışan,iyi olmaya çalışan bir kişi var mıydı? Her şeyi takmaktan nefret ediyordum.Önemsediğim şeyler ve önemsemediklerim bile aklıma takılır kalırdı.Şimdide aynısı oluyordu bu çok can sıkıcı bir şeydi.
''İşine alıştın mı? Ve tabiki patronunada.''
Matt'in sorusunu duyunca başımı ona çevirdim.Aklımdan geçenleri hissetmişte öyle bir soru sormuş gibiydi.
''Evet alıştım.Bu akşam nasıl olacak merak ediyorum.Yani arkadaşlarını merak ediyorum.''
Ares'le ilgili bir şey duymak istemiyordum ve daha fazla bir şey sormasını istemiyordum.Aklıma bir anda akşam arkadaşlarıyla olacağım gelince konuyu değiştirmek,açıkçası duymak ve düşünmek istemediğim şeylerden kaçmak için arkadaşlarını merak ettiğimi söylemiştim.Halbuki akşama dair her şeyi unutmuştum bile.Söylediğim şeyi sevmiş gibi daha çok gülümsedi.Konuyu bir anda değiştirmemin ona garip gelmemesi içimi rahatlatmıştı.
''İyi anlaşacağınıza ve onları seveceğine eminim.Beni yalnız bırakmadığın için tekrar teşekkür ederim Dora.''
''Sana söyledim,seninle olmak çok güzel ve tabiki senin yanınca olucam.''
Hayatımda yaptıklarımı anlayan,değerimi anlayan birilerinin olması iyiydi.Matt,James,Damla,Jessie ve hatta Andrian beni anlıyorlardı ve çok iyilerdi.Onlar hayatımda varken Ares'le uğraşmam çok saçmaydı.Holdinge geldiğimizde odama gitmeden önce James ve Damlayı görmek için Matt'le beraber asansörden indim.Bana uzun gelen bir süredir onları görmüyordum,ikisinide özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESRARENGİZ :TeenAwardsTr2014 En Yeni Teen Fiction Hikayesi
Teen Fiction©Tüm telif hakları saklıdır. ESRARENGİZ; Ares'in ve Dora'nın macera dolu,tutku dolu ve çarpıcı hikayesi. Bu aşk klasik değil,alıntı değil... Bu aşk savaş dolu,bu aşk masum,bu aşk hırçın ve bu aşk cezbedici. ''Sert ve Seksi yazarından.''