Gözlerini açtığında gecenin bir yarısıydı.Henüz saate bakmamıştı fakat camdan içeriye vuran ayın ve fazlasıyla yıldızlı gökyüzünün yarı loş ışığı odayı azda olsa aydınlatıyordu.Başını yana çevirdiğinde gözlerini tavandan ayırıp yanında yatan kıza baktı.Hayatında belkide hiç bu kadar çok şaşırmamıştı,birkaç saat içerinse değişik duyguları bir arada yaşamamıştı.Mona'dan sonra hiçbir kadınla aynı yatakta da uyumamıştı.Odasına gidip onu bulamadığında ve duşta olabileceğini düşünüp dakikalarca odasının kapısında beklediğinde sinirden kudurmuştu.Onu gördüğünde yapacağı ilk şey onu balkonundan sarkıtmak olacaktı ama bu seferki yöntemi daha can alıcı bir şey olacaktı.Aklında olan şey onunla sevişmek ve aynı yatakta uyumak değildi.Asansörden dışarıya çıktığında her ne sebeptense açtığı kocaman gözleriyle yüzüne bakarken sinirlerinin azda olsa yatıştığını hissetmişti.Bu anormal bir şeydi.Asansöre binemeyişi yüzünden bakışları tuhaf olabilirdi fakat aklına takılan asıl şey bir anda yakasından çekip dudaklarına yapışması olmuştu.Dudaklarına yapıştığı o anda şaşkındı ve öylece durmuş bekliyordu,neyi beklediğini bilmeden beklemişti.Bedeni onu istiyorken beyni ona bir an önce uzaklaşmasını söylemişti.Sonunda ise bedeninin isteğine boyun eğmişti.Boyun eğdiği tek şey kendisi de olmamıştı.Çalışma odasında söylediği şeyler aklından çıkmıyordu.SAvunmasız bir çocuk gibi kollarını bir anda boynuna dolayışı adeta bir şeyden korunmak ister gibiydi.Bunu düşününce gülümsedi.Gülümsedi çünkü kadınların yatmak istedikleri zaman oynadıkları en iyi oyun buydu.Beni koru derken benimle seviş demek isterlerdi,tek amaçları bu olurdu.Buna nasıl kendini kaptırmıştı? İstediği şeyi yaptığına inanamıyordu.Onu yatağına götürüp yatırdığında sadece gözlerinin içine bakıp beklemişti.Kendini ona bırakmıştı.Sarhoşta değildi üstelik,bunu neden yapmıştı?Onca kız vardı neden onlarla birlikte olmuyorduki.Yüzüne bakarken düşündüğü bu şeyler beynini fazlasıyla kurcalıyordu ve sinirlenmesine neden oluyordu.Asla kendinden ödün vermemişti,asla hiçkimseye karşı sevgi dolu olmamıştı şimdiyse çocuk gibi davranıyordu.Aklından geçen düşünceler,isyanı hadsafhaya ulaşmasına rağmen gözleri hala onun yüzündeydi.Birden ona küçük dediği zamanları ve suratında aldığı kızgın ifadeyi hatırladı.Küçük olmadığını söyleyen ve bir anda hırçınlaşan o küçük,saflığı ihtişamlı zırhı olan kız,düşmanı olan kız başucunda,yatağında uyuyordu.Yıllarca aradığı şey yanındayken,onun canını yakabilecekken bunu yapmaması ve tam tersi onu memnun etmesi...Aynı yatağı paylaşma saçmalığından kurtulup içki içmek için kalkacağı sırada çıplak bedeninin üşüdüğünü gördü.Bacaklarını kendine iyice çektiğine göre gerçekten üşümüş olmalıydı.İstemsizce eli çarşafa gittiğinde avuçları arasındaki çarşafı sıktı.Yapacağı şey yapmak istemediği şey olsada yaptı ve üstünü örttü.Yataktan kalkmaktansa uyumayı tercih etti.Biraz olsun iyi olacağını hiç düşünmemişti.Kendine çekidüzen vermesi gerektiğini düşünerek uykuya daldı.
Güneş ışığına daha fazla direnemeden gözlerimi açtım.Buruşturduğum suratımı düzeltmeye ve kendime gelmeye çalışırken nerede olduğumu anlamak için etrafıma baktım.Yerlerde sürünen siyah çarşaflar,yatak ve eşyalar tanıdık gelmeye başladığında yerimden hızlıca kalkıp çarşafla tüm bedenimi kapattım.Açıkta kalan yerlerim sadece ellerim ve başımdı.Yuvasından dışarıya bakan köstebeklerler gibi olduğuma emindim.Dün gece yaptıklarım aklıma teker teker hücum ettiğinde yok olmak için dua etsemde kurtuluşum yoktu,biliyordum.Düşünceler beynimi kemiriyorlardı.Ne yapmıştım ben böyle? Bilerek,isteyerek hatta resmen kendim zorlayarak adamla yatmıştım.SAdece bunu yapmaklada kalmamıştım gece boyunca kim üstün olacak oyununa girişmiş ve kazanmaya çalışmıştım.Kazanan kimdi bilemiyordum fakat sonunda kendimi kucağına bıraktığımı çok iyi hatırlıyordum.Başımı sallayıp düşünmemeye çalıştım.Yapmam gereken şey o henüz odada yokken eşyalarımı yerden toplamak ve banyoya gidip bir an önce giyinmekti.Heran odaya gelebilirdi.Şuanda kesinlikle içkilerin başında olmalıydı bu da aramızda birkaç adımlık mesafeden başka bir şey olmadığını gösteriyordu.Eşyalarım odanın her yerine saçılmıştı.Onları toplamak ve banyoya koşmak için kalan zamanımı düşünmekle harcamamak adına kendimi yataktan dışarıya atıp eşyaları toplamaya başladım.Elime gelen fazlalık eşyaları atma gereği duymadan kendimi banyoya kilitlediğimde nefesimi düzene sokmak için bir süre öylece bekledim.Depar atmak dedikleri bu olsa gerekti.Çamaşırları toplarken ve kendimi banyoya atarken öylesine hızlı olmaya çalışmıştım ki içeri gireceğim sırada kolumu kapıya çarpmıştım.Acısı daha sonra çıkacaktı biliyordum fakat şuan en son umursayacağım şeyler listesine giriyordu.Hasta olmam gerekirken hiçbir şey olmamıştı.Stresli günler bedenimi etkiliyordu.Üstümü giydiğimde boy aynasında kendimle gözgöze geldim.SAçlarım büyük bir savaştan çıkmışım gibi darma dağınıktı.Biraz olsun düzeltebilmek adına asi saçlarımla uğraşırken Ares'e neler söyleyeceğimi düşünüyordum.Daha fazla banyoda duramazdım,eninde sonunda yüzyüze gelecektik,bundan kaçısım yoktu.Kaçmak istediğim tek kişi o değildi,kendimden de kaçıyordum.Düşüncelerimden kaçıyordum,yaptıklarımla yüzleşmek istemiyordum.KEndimi küçük düşürdüğümü biliyordum fakat yinede bunu yapmak zorundaydım.Peşimizde olan adam dibimize kadar girmişken ve tek başıma onunla savaşmaya çalışırken ne yapabilirdim ki.Bir şekilde Ares'i odasında tutmam gerekiyordu.Uzun süre bunu sağlayamasamda o an aklıma gelen,elimden gelen tek çarem onun kollarına kendimi atmak oldu.Söyleyeceklerimi dinlemeyeceğini bildiğim gibi zaaflarına yenik düşüp kollarındaki kadına odaklanacağını biliyordum.Onun için önemli olan şey ne duygularımdı ne de başka bir şey,sadece bir anlık zevkten ibarettim.Bunu bilmek canımı acıtsada öyle olacağımı bile bile,onu ve kendimi korumak adına bedenimi bir kez daha ellerine bırakmıştım.Tek farkla,bu sefer bedenimi ona kendim teslim etmiştim.Banyodan çıkıp kapıya yürüdüğümde elim kapı kolunda kaldı.Kapıyı açacak olsa yere düşeceğim kesindi.Aramızda sadece bir kapı vardı ve ben o kapıyı açıp onunla yüzyüze gelmek kesinlikle istemiyordum.Sonunda kapıyı yavaşça açmaya başladığımda gözlerim kapalıydı.Odadan dışarıya adımımı attığımda dahi gözlerimi açma cesareti gösteremiyordum.BElki görür,kızar ve bir şekilde odasından kaçabilirim diye düşünmüştüm fakat herhangi bir ses yoktu.Çocuk gibi olduğumu,komik olduğumu bile bile bir süre beklesemde boşuna oldu.Hiçbir ses çıkmayınca gözlerimi açtım.Odada tek başımaydım.Çalışma odasınıda boş bulunce sevinmek yerine telaşa kapılmıştım.Neredeydi kim bilir? Hector ve korumaları yanında olmalıydılar.Yanında korumalarla gezmeyi sevmeyen bir adamdı o lanet olsun.Hector gizli dahi olsa onu takip etme gereği duymadıysa tek başına denizde,kumsalda hatta başka bir kadınla bile olabilirdi.Başka bir kadınla olabilir miydi? Saatlerce yatağında yatmıştım,birlikte olmuştum başka bir kadınla olabilir miydi? Kaşlarımın çatılmasına ve sinirlenmeme sebep olan bu düşünce ve bunu düşünüyor oluşum oldu.O ne sevgilimdi ne de eşim,istediğini yapmakta özgürdü.Ares Watson fazlasıyla özgür bir adamdı.Düşüncelerim yakamı bırakmasada şuan yapmam gereken şey bir an önce onu bulmak ve olanı biteni anlatmaktı.Ares Watson her açıdan güçlüydü.Yeterince parası olan bir adam kendini gayet iyi koruyabilirdi.Üstümdeki bu yükü daha fazla taşıyamazdım.Odadan çıkacakken çantam aklıma gelince yatak odasına geri döndüm.Dünün izleri yatağın her köşesindeydi.Dağılan çarşaflar hareketli bir gece geçirdiğimizin kanıtı gibiydi.Gözlerimi zorda olsa yataktan ayırıp çantama çevirdim.O da yerde öylece duruyordu.Almak için eğildiğimde sehpanın üstünde beyaz bir kağıt gördüm.Gözlerimi ondan ayırmadan çantayı elime alıp doğruldum.Kağıtta bir şey yazıyormuydu bilmiyordum fakat yinede alıp bakmak istiyordum.Daha önce başkasının eşyalarına karşı böylesine meraklı olmamıştım.Ve daha önce defalarca,bu kadar çok yaptığım ve düşündüğüm şeylerden dolayı kendime kızmamıştım.Ares bey için önemli olan bir şeyin ortalıkta olmasına imkan yoktu.Kağıtta bir şey yazıp yazmadığıda mechul olduğuna göre bakmamda bir sakınca olmazdı.Kağıda bakma komutu bedenime verilir verilmez kağıdı alıp kendimi yatağa bırakmıştım bile.Merak içinde olduğum için kendime sırıtarak katlanmış kağıdı açtım.Ares'in daha önce yolladığı kağıtla aynıydı.Kağıdın etrafı gümüş ve altın renkli sarmaşık çiçeklerle süslüydü.Kağıtta yazan yazılar ise çok fazla olmasada çoktan kendimi yazılara vermiştim bile.Okumam bittikten sonra ise bedenimi çepeçevre saran ateşle yanıp tutuşmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESRARENGİZ :TeenAwardsTr2014 En Yeni Teen Fiction Hikayesi
Teen Fiction©Tüm telif hakları saklıdır. ESRARENGİZ; Ares'in ve Dora'nın macera dolu,tutku dolu ve çarpıcı hikayesi. Bu aşk klasik değil,alıntı değil... Bu aşk savaş dolu,bu aşk masum,bu aşk hırçın ve bu aşk cezbedici. ''Sert ve Seksi yazarından.''