Mutlu akşamlar Canlar, iyi haftalar,
Nasılsınız?
Bölümü okuduğunuz tarih?
Bölümü okuduğunuz saat?Bu arada sosyal medya hesaplarını paylaşıyorum sürekli, kalbimin köşesine kurulan alıntılar da geliyor etiketlerimize bazen. Mutluluğum anlatılır gibi olmuyor. Uğrasanıza arada🤭
Yorumlarınız ve oylarınız hem motivasyonum hem ilacım, biliyorsunuz. Eksik etmeyin, lütfen🙏🏻
Bölüm sonunda sizi bekleyen bir PATİLİ DOSTUMUZ var.😍
Perşembe görüşünceye kadar kendinize dikkat edin. Sağlıkla ve mutlu kalın.
Hepinize kalpten sevgiler, kocaman öpücükler❤️💋Kişisel ig: gulcin.ozbek
Hikâye ig: gulcinozbekhikayeleri
Twitter: gulcin_ozbek***
Part II
*The Power Of Love - Celine Dion
Öyle büyük bir acı vardı ki bu defa sesinde, Aden'in soluğunu kesecek kadar yoğundu. Kalbini acıtacak kadar gerçekti. Tüm o öfkenin ardındakini gösterecek kadar açıktı. Kemerini çözdüğü gibi uzanıp sarıldı adama.
"Kaybetmeyeceksin... Dağhan, güvendeyiz. Bir yere gitmiyorum."
"Onu kaybettiğim gibi seni de kaybetmeme izin verme. Bir daha olmaz, yeniden olmaz..."
Aklı geçmişi yeniden yaşıyor, bedeni ise kadının avuntusuyla hafifçe sarsılıyordu. Adamın gözlerinden süzülen bir damla yaş, Aden'in avucunda eriyip kayboldu.
"Aden, kızım gitti ama sen gitme!"
Duyduğu yakarış Aden'in kalbini parçalara böldü. En derine işleyen, nefesini kesen bir acı oturdu göğsünün orta yerine. Dağhan'ın yüzünü avuçlarının arasına aldı, yavaşça kendine doğru çevirdi. Kendi gözlerinden sicim gibi dökülen yaşlara aldırmadan uzanıp adamın gözyaşlarını sildi titreyen parmak uçlarıyla.
"Gitmem..." diyebildi. Düğümlenen boğazıyla sesinin fısıltıdan daha yüksek çıkmasına çabalayarak tekrar konuştu. "Dağhan, bak bana. Yanındayım."
Dağhan gözlerini aralayabildiği an, uzanıp kadını kollarının arasına aldı. Onun sesiyle dönmüştü aklı gittiği uzaklardan. Onun acısını hissetmişti kendininkinin yanında.
"Seninleyim," diyerek tekrar etti, Aden. "Acını unutturamam ama sana yardım edebilmem için yol göster bana, beraber bulalım tesellini."
Daha da sıkı sarıldı Dağhan, kadının gözyaşlarıyla ıslanan yüzünü öptü defalarca. Kirpiklerini, gözlerini, ağlamaktan kızarmış burnunu, dudaklarını... Sanki kazayı da birlikte yapmışlardı, paramparça olan arabadan da birlikte çıkmışlardı.
"Yalnızca kısacık bir zaman yaşayabildiğim, henüz gerçek anlamda sahip olmadığım hâlde yoksunluğunu çektiğim, bildiğim en saf sevginin yasını tutuyorum ben..."
Usulca göğsüne çekti, Aden'i. Kendine sakladıklarını bir bir anlatırken ondan en başından beri gizlenmenin anlamsızlığıyla yüzleşiyordu.
"Öyle başka, öyle anlatılmaz bir sevgiydi ki hissettiğim içime sığdıramadım ve öyle çabuk kaybettim ki yaşayamadım bile! Tek yapabildiğim kendimle birlikte herkesi, her şeyi suçlamak oldu."
İçinde biriktirdikleriyle birlikte korkuları da dökülüyordu bir bir. Kadını gördüğü andan bugüne yaşananları düşündükçe, inkârlarının altında yatan sebeplerin de farkına varıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI (TAMAMLANDI)
Romansa*** Sevginin en benciliyle sınandı genç adam. Zırhı pas tuttu, kılıcı elinden alındı, aşk için verdiği savaştan mağlup ayrıldı. Şövalye ruhunu çaldı zaman. Umutlarını yitirdi, küstü, kapattı kendini. Sevginin bencillikten en uzağını kuşandı genç ka...