Yeni başlangıcımızın ilk bölümünden merhaba Canlar,
Burada mısınız? Biz geldiik 🙋🏻♀️Dağhan ve Aden, bu yeni başlangıçla yeniden kulağına hikâyelerini fısıldamaya ve rüyalarıma uğramaya başladılar. Bu da benim için her şeyin güzel olacağına inanama sebebi.😍
Çokça sevgiler, kocaman öpücükler ❤️
***
Prolog; Düş Kapanı, Kalbini En Ulaşılmaza Hapsetti...*Love Me Like You Do – Ellie Goulding
Şehrin ışıklarıyla solmaya yüz tutmuş yıldızların ışıltısı; kameraların, fotoğraf makinelerinin yapay parlaklığıyla karanlıktan bir perdenin ardına saklanmıştı. Uniq İstanbul o gece, ülkenin tüm starlarıyla birlikte sosyetik simalarını, iş dünyasından sanatseverleri ve galaya katılım gösteren rekor kalabalığı da ağırlıyordu. Görülmemiş bir geceydi. İzlemek için sıraya girdikleri film, yılın en iddialı yapımıydı ve şimdiden alması muhtemel ödüllerden bahsediliyordu. Sinemaya yıllarını vermiş usta oyunculara, yetenekleriyle göz dolduran genç yıldızlar eşlik ediyordu. Gıpta edilen muhteşem oyuncu kadrosuna, son olarak güzelliği dillere destan, Hollywood'un yeni gözdelerinden olan bir kadın oyuncu da katılmıştı.
En şık elbiselerini gösterişli takılarla tamamlayan kadınlar ve özel dikim takım elbiselerini kişiliklerinin ayrılmaz bir parçasıymış gibi taşıyan adamlar, birbiri ardına kırmızı halıda boy gösteriyorlardı. Filmin genç yıldızlarıyla şakalaşıyor, birbirlerini daha önce hiç görmemişçesine coşkuyla kucaklıyor, kameraların kayıtları eşliğinde sevgi dolu, ayaküstü sohbetler ediyor, filmden sonra görüşme sözleri veriyorlardı.
Tunalı ailesi -bu saatte yataklarında olması gereken iki küçük üyesi haricinde- tam kadro geceye ev sahipliği yapmak üzere orada bulunuyordu. Aden, filmin müziklerini besteleyen annesi Eyşan Hanım ve Tunalı Yapım'ın sahibi babası Selim Bey ile birlikte mütevazi bir gururla tebrikleri kabul ediyordu. Genç kız yüzüne kondurduğu tatlı gülümsemeyle ailesine eşlik ediyor, fotoğraflar çekiliyor, sohbetler ediyor, kısa röportajlar veriyordu. Muzırdı elbette, yaşı gereği her şey eğlenceden ibaretti onun için ama mizacı bir o kadar sakindi. En deli dolu çağlarını bile ağır başlı bir sakinlikle geçiriyordu.
Annesi Eyşan Hanım kızını, "İsyankârlık, asilik yaradılışında eklenmemiş hamuruna, avaz avaz bir cadı beklerken, kazara bir küçük hanımefendi doğurmuşum ben," diyerek anlatırdı. Öyleydi de... Ruhuna yalnız sevgi üflenmişti adeta. Gözünün gördüğü, elinin uzandığı herkese sevgi taşırdı; dilinde, kalbinde, davranışlarında.
Arkadaş çevresinin hemen tüm bireyleri izledikleri her dizi ya da filmle yeni bir platonik aşka tutulur, her mevsime yeni bir gönül macerası sığdırırlarken Aden, yalnızca eğlenirdi onların bu geçici kalp çarpıntılarıyla. Ne gözleri kördü ne de hormonlarında sorun vardı. Bir düşten ibaretti belki fikri ama yine de sıkı sıkıya tutunur, ısrarla savunurdu.
'Kalp, aşkla bir kere sınanırdı ona göre ve tam da bu yüzden herkese kaptırılamayacak kadar kıymetliydi.'
Aynı gün, galaya hazırlanmaya başlamadan hemen önce, yaşadığı lise aşkını yere göğe koyamayan uzaklardaki biricik dostuna söylemişti bunları. Ne de büyük konuşmuştu ki daha o gece, on altıncı yaşına birkaç gün kala aşk, en büyük sınavıyla çıkacaktı karşısına. Kalbi ilk defa böyle çarpacak, aynı anda da kırılacaktı. Yine de onunla birlikte büyümeye de devam edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI (TAMAMLANDI)
Romance*** Sevginin en benciliyle sınandı genç adam. Zırhı pas tuttu, kılıcı elinden alındı, aşk için verdiği savaştan mağlup ayrıldı. Şövalye ruhunu çaldı zaman. Umutlarını yitirdi, küstü, kapattı kendini. Sevginin bencillikten en uzağını kuşandı genç ka...