Mutlu haftalar Canlar,
Nasılsınız?
Bölümü okuduğunuz tarih?
Bölümü okuduğunuz saat?Finale doğru gidiyoruz ve bir yanım üzülüyor, bir yanım yeni başlayacak hikâyeler için hevesli.
Düş Kapanı bittikten sonra çok beklemeden yeni hikâyeye yelken açabilmemiz için çalışmaya başlıyorum artık yavaş yavaş.
Bu sürede tanıtımları hazır olan hikâyeler için kapağa ihtiyacım var, şimdilik önümüzdeki ilk engel bu🤭
Aranızda kapak yapabilen, yapmak isteyen olursa bana ulaşabilir mi?Lafı çok uzatmadan kaçıyorum ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Perşembe görüşünceye kadar kendinize çok dikkat edin. Sağlıkla ve mutlu kalın. Hepinize kalpten sevgiler, kocaman öpücükler❤️💋
Kişisel ig: gulcin.ozbek
Hikâye ig: gulcinozbekhikayeleri
Twitter: gulcin_ozbek
***
Bölüm 28; Aşk Korkuyu Tanıdı, Vuslatı Acı Tatlı Gözyaşlarıyla Yıkadı...*Sorry Seems To Be The Hardest Word - Elton John
Dağhan düşünmeyi, hareket etmeyi, tepki vermeyi de tıpkı bugünün doğum günü olduğunu unuttuğu gibi unutmuştu. Dün geceyi aklından geçirdikçe, elinde tuttuğu kutu daha da ağırlaşıyordu sanki. Aden ona adımlar atmış, ikisine bir şans vermeye çalışmıştı ve kafasında kurduklarıyla hepsini elinin tersiyle iten de Dağhan'dı.
Hatalar yapacağını, kalbiyle aklının birlikte hareket etmesi gerektiğini öğrenene kadar tökezleyeceğini hep biliyordu ama telafi edebileceği her hatadan da ders çıkarıp tekrar etmeyeceğini düşünüyordu. Oysa geldikleri nokta, tam da Aden'in notun sonuna eklediği cümlede özetlenmişti.
'Beni çok inciteceğinden bahsettiğimizde, eminim ikimiz de bu kadarını aklımızdan bile geçirmemiştik...'
İncitmiş, kırmış, üzmüştü. Yetmemiş, defalarca tekrar etmişti de bir tek dinlemeyi becerememişti. Bir durup da gerçekten düşünememişti. Dün gece ve bu sabah da son noktaydı. Peki Aden'i kaybetmeden önce, yaptığı tüm hataları affettirebilir miydi?
Öğrenmenin tek yolu, denemekti. Pes etmeden, hiç umut olmadığını ondan duyana kadar yeniden denemekti ve bunu, elinde bir kutuyla önündeki pastaya bakarak yapamazdı.
Aden'in onun için hazırladıklarını üzerine geçirmesi, notu ve hediye kutusunu alıp kapıya varması, en fazla bir iki dakikaydı. Onu uyandırmaya gelen görevliye çarpmadan son anda durması, elinden geldiğince nezaketle gelmesine henüz yarım saatten fazla olan teknenin saatini öne çekmesi de aynı hızla gerçekleşti. İki katı ödemeyle teknenin hız rekoru kırmasını da sağlamıştı ama ne yazık ki Thulhagiri'de Aden'i birkaç dakikayla kaçırmıştı.
Derhal yeniden harekete geçti, aynı hızla havalimanına ulaştı. Uçağın kalkmasına henüz iki saat vardı. Bunca zamanı ve bunca kırgınlığı telafi etmesi öyle kolay olmazdı elbette ama en azından başlangıç yapabilirdi. Belki bu sürede Aden'i, yaptığı tüm aptallıklara rağmen her şeyi boş verip burada kalmaya ikna edebilirdi. Konuşabilir, dinleyebilirdi.
Hızlı adımlarla check-in yapıp bekleme alanını kontrol etti. Aden'i alandaki kafenin en uç kısmında, tek başına, öylece dışarıyı izlerken buldu. Evine ilk geldiği gece de aynı kaybolmuşlukla gözünün değdiği hiçbir şeyi görmediğinden emin olduğu bakışlarıyla, bahçeyi izlemişti. Aralarındaki ilişki de gerçek anlamda o gün başlamıştı; göğsünde ağladıktan hemen sonra, birbirlerine sözler verdikleri anda. Belki bir başlangıç da bugün yaparlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI (TAMAMLANDI)
Romance*** Sevginin en benciliyle sınandı genç adam. Zırhı pas tuttu, kılıcı elinden alındı, aşk için verdiği savaştan mağlup ayrıldı. Şövalye ruhunu çaldı zaman. Umutlarını yitirdi, küstü, kapattı kendini. Sevginin bencillikten en uzağını kuşandı genç ka...