Epilog; Âşkla Sonsuzluğa Uzandı Hayalleri...(Final)

2.5K 157 8
                                    

Geldik yolun sonuna Canlar,

Tüm diğer karakterlerim gibi Dağhan ve Aden'in de yeri ayrı benim için. Onları yazmak keyifli, zorlu, heyecanlı, tam da karakterleri gibi özeldi.
Okuduğunuz, bizimle olduğunuz için teşekkürler. Sizlerle ilerlemek, yorum ve oylarınızı görmek hikâyeleri daha canlı, daha gerçek kılıyor.
Devam eden hikâyelerde ve umarım yenilerinde buluşmak üzere.

Kalpten sevgiler, kocaman öpücükler💋❤️

Epilog; Âşkla Sonsuzluğa Uzanan Hayalleri...

4 Yıl Sonra...

*Endless Love - Lionel Richie&Diana Ross

Sarallar bütün bir yazı geçirdikleri bahçede, tam kadro bir aradaydı yine ve elbette kan bağı olmasa da aileden sayılan dostlarıyla birliktelerdi. Ağustosun hafif esintili ama bir o kadar güneşli havasının tadını çıkarıyor, Aden ve Dağhan'ın evlilik yıldönümünü kutluyorlardı.

Her bir santimi çim ekili bahçede, beyazlar giymiş çocuklar bile en fazla elbiselerine yeşil renk bulaştırırken Erdem'in çamuru nereden bulduğunu anlamaya çalışarak gülüyorlardı. Ekin'se adamın çocuk ruhunu hâlâ kabul edemediğinden mi yoksa tam tersi sevimli bulduğundan mı bilinmez, hain bir gülümsemeyle sesleniyordu.

"Erdem! Seni bahçe hortumuyla yıkamak lazım biliyorsun, değil mi?"

Çocuklara elma koparmak için tırmandığı ağaçtan cevap verdi, Erdem. "Biz rahat rahat otururken çocukları ne güzel oyalıyorsun, aferin demiyorsun da! Kıyılır mı bana? Bence sen bile yapmazsın!"

"Dene ve gör, Erdem. Tahmini ne zaman inersin?" derken kadının ses tonu bal kadar tatlıydı ama bakışları yapacağını haykırıyordu.

Dallar ve yapraklar arasında görünmez denecek kadar kamufle olmanın rahatlığıyla güldü adam. Ekin'di bu, elbette yapardı ama Erdem'i de yabana atmak olmazdı. Yine de kendini açık edecek değildi. "Kalıcıyım ben, siz dağılın," diye cevap verdi.

Yaşları birbirine çok yakın, şimdiden en az anneleri kadar sıkı dost olan üç kız çocuğuysa, "Ayy! Ağaç konuşuyor gibi oldu. Biraz daha konuş ağaç hadii!" diyerek oldukları yerde zıplıyorlardı.

Yüksek perdeden kahkahalar tüm bahçeye dağıldı. Büyükler neşelerinin daim olması dualarını usulca göğe yolladı. Yemekler yenmiş, birlikte geçen üç yılın tüm güzel anları ve eğlenceli anıları yad edilmiş, her dakikasından keyif alınmıştı. Piraye Hanım ve Muzaffer Bey de nezaketen davet edilmiş ama önceki yıllarda olduğu gibi, kalıcı olmayacaklarsa evlerinde verilecek hiçbir davete icabet etmeyeceklerini buyurmuşlardı. Pek ısrar eden de olmamıştı...

Pınar, hatırladıklarıyla gülmemek için dudaklarını zorlukla zapt ederek Aden'e baktı. "Hadi Erdem ağaca çıktı da Dağhan nereye kaçtı? Onun bu sene mutluluktan ayaklarının yere basmaması gerekmiyor muydu?"

"Aşk olsun Pınar, böyle mi sorulur?" dese de İnci Hanım içine içine gülüyordu. "Ama ne yalan söyleyeyim ben de merak ediyorum nereye kaybolduğunu? Sizin geleneksel yıl dönümü pazarlığınız olmayınca, eksik hissettim."

"Her geçen yıl zalimleşiyor musunuz siz biraz? Hayır, kaynanalığı ve görümceliği bana yapsanız tamam diyeceğim ama..."

Aden'in kıkırtılarla yarım kalan cümlesine, Mila devam etti. "Şekerim hep söylüyorum, bu iki aile gelin damat meselesini çok yanlış anladılar ve ısrarla da dozu arttırarak devam ediyorlar."

"Çekiştirmeyin, Dağhancığımı. Ben varım burada! Ne var canım, adam uzun tatil istiyorsa?" diyerek Eyşan Hanım da dâhil oldu, kadınların Dağhan üzerinden eğlencelerine. "İçeride, önemli bir dosya bekliyormuş."

DÜŞ KAPANI (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin