Canlar, mutlu haftalar...❤️
Bölümü okuduğunuz saat?
Bölümü okuduğunuz tarih?
Nasılsınız?
Pazartesi sendromunuza ilaç olmaya geldim, olur mu dersiniz?
Bölüm sonuna uğramayı unutmayın, iki patili dostumuz sizinle tanışmayı bekliyor olacaklar.🖤
Tüm yorumlarınıza teşekkürler, hepsi devam etmek için motivasyon bana.💕
Sessiz okurlar sizleri de bekleriz efenim💋Hepinize kalpten sevgiler, kocaman öpücükler❤️💋
Kişisel ig: gulcin.ozbek
Hikâye ig: gulcinozbekhikayeleri
Twitter: gulcin_ozbek***
Bölüm 13; Yok Saydığı Kalbiyle Aldı Kararını, Bilmeden...
Angel – Sarah Mclahlan
Sıklıkla edilen telefonların ve aktarmalı uçuşları kovalamanın ardından çabalar nihayet sonuç verdi. Beş bilet ayarlamayı başardılar ama yine de yeterli değildi. Ancak fotoğrafçı ve iki asistanı dinlenmek isteyip ertesi günün uçuşuna gönüllü olunca, Dağhan sıkıntıların birini atlatarak diğerine odaklanabildi.
Nihayet koltuklardan birine oturduğunda, neler olduğunu anlaması için kadının yüzüne bakması yeterliydi. Teni solgundu, gözlerinin rengi bile solgundu ve yanaklarında normal olamayacak bir kırmızılık vardı. Besbelliydi ateşler içinde yandığı. Erdem'in dokunuşlarının nedenini de anlamış oldu böylece ama bir şeyi değiştirmesi mümkünmüş gibi kendi elleriyle bakma isteğiyle doldu içi.
Büyükbabasının kaprisleri ona yönelik olsa da tüm ekibi saatlerce soğuğa maruz bırakarak, torununu değil Aden'i cezalandırmıştı. Yetmez gibi dün gece yüzünden iyice bitkin düşmüştü. Dağhan için için kendini yiyordu ama tuhaf, sessiz bir inada tutuşmuşlardı. Dağhan nasıl olduğunu sormak için, kadının hiç değilse bir kere olsun başını çevirip bakmasını bekliyordu. Aden de merak ettiği dönüş yolculuğunu sormak istese de adamdan bir tepki görmeden dudaklarını bile kıpırdatmıyordu.
Erdem, "Son durum ne? Gidiyor muyuz, kalıcı mıyız?" derken bilmiyordu elbette Dağhan'ın yolunu açtığını.
"İki saat sonra alana geçiyoruz ve Ankara aktarmalı olarak İstanbul'a hareket ediyoruz," dedi Dağhan ama Erdem'e bakmıyordu bile. Aden de lütfedip ona bakmıyordu! "Ama önce bir hastaneye ya da doktora gidiyoruz."
"Benim içinse, hiç gerek yok. Birkaç saat sonra evimdeyim zaten. Dinlensem yeterli olacaktır." Bir de görüntüsüyle destekleyebilseydi bu söylediklerini, belki o zaman etkili olabilirdi.
"Aden, bi' saçmalama istersen! Doktora gitmenin inadı mı olur?" Erdem, şimdi tamam olmuştu işte! Kız kardeşiyle uğraşırken ne hissediyorduysa Aden'le de bir benzerini yaşıyordu. Sabır dilendi içtenlikle.
"İnatlaşmıyorum ki! Basit bir soğuk algınlığı için, doktorların vaktini çalmak da zorunluluklar dışında ilaç kullanmak da istemiyorum. Hepsi bu!"
Çocukluğundan beri basit virüs ve bakteriyel hastalıklara karşı direnci yüksekti, Aden'in. Kolaylıkla yakalanmazdı. Yakalandığında da iyileşme süreci hızlı olurdu ama soğuk algınlığı ilaçlarına direnci bir o kadar düşüktü. İçeriklerindeki parasetamol dozu ne olursa olsun vücudunu hâlsiz düşürüyor, uyutuyordu. Gel gör ki bunu karşısındaki iki endişeli adama anlatması pek kolay değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI (TAMAMLANDI)
Romance*** Sevginin en benciliyle sınandı genç adam. Zırhı pas tuttu, kılıcı elinden alındı, aşk için verdiği savaştan mağlup ayrıldı. Şövalye ruhunu çaldı zaman. Umutlarını yitirdi, küstü, kapattı kendini. Sevginin bencillikten en uzağını kuşandı genç ka...