Merhaba Canlar,
Finalden önceki son bölümümüze hoş geldiniz.
Bol bol Aden ve Dağhan'la baş başa bırakıyorum sizi.
Umarım keyifle okursunuz.Kalpten sevgiler, kocaman öpücükler❤️💋
* ** ***Part III
*When You Tell Me That You Love Me - Westlife&Diana Ross
Pasta faslının ardından Dağhan'ın kızlarını uykuya hazırladığı süreyi hızla değerlendiren Aden, çabucak masayı toparladı. Yine koşar adım odalarına gidip seviştikleri ilk gece giydiğiyle aynı renkte ama bu defa her iki bacağında da derin birer yırtmacı ve hem sırtında hem de göğsünde epey iddialı V kesim dekoltesi olan bir gecelik giydi. Dudaklarındaki koyu renk ruju ve rimelini temizledi, saçlarını iki çubukla gevşek bir topuz yaptı. Önceden hazırladığı peynir tabağı, kadehler ve şarabın olduğu tepsiyi kapıp şömineyi yakmak üzere televizyon odasının yolunu tuttu.
Dağhan aralık kapısından belli belirsiz yumuşak bir ışığın geldiği televizyon odasına varana kadar, kadını bulmak için oda oda dolaşmış ve dairelerinin gereksiz büyüklükte olduğuna kesin olarak karar vermişti. Bolca da homurdanmıştı! Elbette hepsi araladığı kapının ardında gördüğü, nefesini kesen manzaraya ve anıların aklında canlanmasına kadardı.
Aden tıpkı o gece olduğu gibi yine aynı yerde oturmuş şömineyle uğraşıyordu. Sabahlığının etekleri geniş bir pelerin gibi etrafına yayılmış, geceliğinin açıkta bıraktığı bacaklarının muhteşem bir manzarasını adamın gözleri önüne serecek şekilde açılmıştı.
Şömine ateşiyle aydınlanan duru yüzü, başının tepesinde toplanmış sıvı altın gibi parlayan saçları ve geceliğiyle öyle çabasız bir güzelliği vardı ki her gün görmeye devam etse de büyülenmeden edemiyordu. Kadını birbirinden seksi ve kışkırtıcı iç çamaşırlarıyla görmeye de bayılıyordu, tamamen giysilerinin içindeyken ya da üniforması içinde ve darmadağınken de öyle ama bu yalın, dupduru hâlinin yeri bambaşkaydı.
"Bana katılmaya karar verecek misin yoksa şarabımı yine tek başıma mı içeceğim?" derken tatlı tatlı nazlanarak her ikisini de doldurduğu kadehleri işaret etti çenesinin küçük bir hareketiyle.
Dağhan nefes bile almamıştı belki geldiği andan beri ama Aden tabii ki nerede durduğunu ve ne kadar zamandır orada olduğunu tam olarak biliyordu. "Her gördüğümde nefesimi kesen sevgilimi izlediğim için bana kızabilir misin sence?"
"Yakından izleyeceğin zamandan çaldığın için kızabilirim belki." Yan tarafına doğru uzanıp tabletteki uygulamadan bebek monitörünü açması, zamandan kastını açıkça gösteriyordu ve Dağhan'ın ona doğru adımlaması için de iyi bir teşvikti.
Dağhan'ın, "Kızdığın her saniyenin acısını benden çıkarabilirsin sevgilim, hiç itirazım yok!" dediği sırada Aden peynir tabağındaki salkımdan kopardığı üzüm tanesini ağzına atmış, şarabından da bir yudum almıştı. "En ufacık itirazım olduğundan değil ama şömine fetişin olduğundan şüphelenmeye başlıyorum."
Üzüm ve şarabın tadı henüz damağında kaybolmadan Dağhan, kadehi elinden alıp bir kenara bırakmış ve Aden'i kollarının arasına sarmıştı bile. "Şöminenin ilişkimizdeki dönüm noktalarının hemen hepsinde olması ve bu sene hiç değerlendiremediğimizi düşünürsek fetiş geliştirdiğimi kabul edebilirim."
Kadını arkasındaki yumuşak yastıkların üzerine yatırıp kendisi de dirseğinden destek alarak uzanırken dudaklarının arasında mırıldandı. "Değerlendirmeye hemen başlamamamız için hiç sebep görmüyorum ve sık sık tekrarlamamız için ısrarcı olacağım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI (TAMAMLANDI)
Romance*** Sevginin en benciliyle sınandı genç adam. Zırhı pas tuttu, kılıcı elinden alındı, aşk için verdiği savaştan mağlup ayrıldı. Şövalye ruhunu çaldı zaman. Umutlarını yitirdi, küstü, kapattı kendini. Sevginin bencillikten en uzağını kuşandı genç ka...