make that money $ malik

$ camping wasn't a great idea $

Diana Blackwood

Hala söylenen Zayn'e artık susması için öldürücü bir bakış atıp sepeti yerden aldım ve az önce açtığı bagaja yerleştirdim.

"Ehliyet almak istiyorum." diye seslendim, o Leia'yı arkadaki çocuk koltuğuna yerleştirirken.

"Hallederiz."

Ön koltuğa geçerken Leia'ya doğru eğildiği için önümde olan kalçasına vurmuştum, aniden doğruldu ve ellerini kalçasına yerleştirdi.

"Neden kıçımı elliyorsun?"

"Sen de benimkini elliyorsun."

Arabaya geçtiğimizde kaldığımız yerden devam ediyordu. "Seninki güzel."

"Seninki de güzel olabilirdi Zayn," Kemerimi taktım. "Eğer bir kıçın olsaydı."

Arabayı çalıştırdıktan sonra şoka girmiş gibi bana döndü birden.

"Ne?" derken surat ifadesine gülmüştüm.

"Bu konuda hassas olduğumu biliyorsun Diana."

Elimi yanağına yerleştirip uzun sakalını okşadım.

"Sür hadi."

Önüne dönüp gaza bastığında hala üzgün olduğunu görünce gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Küstün mü?"

Omuz silktiğinde büzdüğü dudaklarını parmaklarımın arasına sıkıştırdım.

"Küsme," Nasıl gönlünü alacağımı biliyorum. "Kıçın küçük olabilir ama en azından diğer arkadaşın yeterli oluyor." Ve yamuk sırıtışının yavaşça yüzüne yayılışını izledim.

"Teşekkürler."

"Rica ederim Zayn."

Elini dizime yerleştirip yola devam ettiğinde arkaya dönüp Leia'nın ne yaptığını kontrol ettim. Elinde peluş tavşanıyla birlikte camdan dışarıyı izliyor ve araba gördükçe kendi kendine gülüyordu. Ona seslenip öpücük attığımda bana da gülmüştü ve ikimize gülen de Zayn olmuştu.

Arkama yaslanıp arada aynadan onu kontrol etmeye devam ettiğimde Zayn'in dizimdeki eli yavaşça aşağı kaymaya başlamıştı.

"Anne olmak sana fena yakışıyor."

Ellerimi kalbime yerleştirip ağlıyor gibi ona baktım. "Çok tatlısın Zayn."

"İkinci kez anne olmak ister misin?"

"Ne?"

"Ne? İkinci diyorum."

Kahkaham benden uzaklaşırken bunu istediğine inanamıyordum. Baba olmaktan korkup günlerce saklanan adam şimdi karşımda bir tane daha çocuk istiyordu. Zaman çok şeyi değiştiriyor. Ve tabii ben de.

"Gerçekten istiyor musun?"

"Neden istemeyeyim ki?"

Şoku atlatabildiğimde sonunda cevap vermek aklıma gelmişti. "Leia büyüyünce bakarız."

"Patron sensin."

"Öyleyim."

Bir süre sessiz kalıp bu konuyu düşünerek sırıttım, ardından kendimi tutamamıştım. Değişen başka bir şeyi merak ediyordum.

"Kız mı, erkek mi?"

"Fark etmez."

"Hatırlıyor musun, Paris'teyken ikizlerinin olmasını istemiştin? Luke ve Leia."