$ those french people $

3.7K 203 121
                                    

Diana Blackwood

"Zayn! Hadi artık!" diye bağırdım kapının önünde beklerken.

"İstersen içeri gelebilirsin. Çıplağım. Tamamen."

"Aşağı iniyorum aptal. On dakikaya gel."

Hızlıca kapının önünde bekleyen Louis'in arabasına bindim. Birkaç dakika sonra bana döndü.

"Daha ne kadar bekleyeceğiz?"

"Bilmiyorum."

Oflayıp gaza bastı ve Zayn'in kendi arabasıyla gelebileceğini mırıldanıp mekana doğru sürdü.

Evde aşırı sıkıldığımdan bilardo gecesi yapmaya karar vermiştik. Yani, aslında böyle bir plan varmış ama Zayn sıkıntı çıkarmış. Ben de sıkıldığımı dile getirince Louis daveti anlattı ve ben de Zayn'i ikna ettim.

Giydiğim yüksek bel mavi mom jean ve yarım siyah tişörtümle birlikte makyajım sadece on dakika sürmüştü ama Zayn iki saat boyunca banyoda kalmıştı. Louis onun kızlar için hazırlandığını söylemişti.

İçeri girdiğimizde bize ayrılan masada Ariel'i gördüm. Gülümseyerek adımlarımı hızlandırdım ve yanına varıp onu sıkıca sardım.

Ariel, Lou'nun sevgilisiydi. Flört aşamasını hiçbir zaman atlatamayan Louis için bu kız tamamen bir afetti. Onu sevdiğini etrafındaki herkes hissediyordu. Ayrıca Ariel fazlasıyla kafa dengi bir kızdı. İki haftadır birkaç kere görüşmüştük ve aşırı eğlenmiştik. İkimize de bu yeni arkadaşlık iyi gelmişti.

Bir de, Zayn ve beni yakıştırıyordu. Zayn'den nefret etmesine rağmen.

Zayn'i benden daha önceden beri tanıyordu - Louis flört aşamalarını fazla uzun tutuyor - ve daha önce hiçbir şeye bana baktığı şekilde bakmadığını söylüyordu.

Zayn bana piyano çaldığı günden beri uzaktı, bu yüzden böyle bir şey olmadığını biliyordum.

Belki de onu hala tanımıyorumdur. Bilmiyorum.

Ariel'le sohbet etmeye başladığımızda Louis onu kucağına düşürüp öpmeye başlamıştı. Fena bir sap olduğumdan onların yanında kalmak yerine etrafı keşfetmeye çıktım.

Umarım karşıma psikopat Fransız amcalar çıkmaz.

Barın tezgahına yaslanıp Aftershock söyledim. Sanırım bağımlı oldum bu içkiye. İlk içişimi hatırlıyorum da, tam bir fiyaskoydu.

Bir yudum aldığımda ciğerime doğru yakarak inen içki içimi rahatlatmıştı. Evet, bu bana bayağı iyi geliyor.

Yanıma oturan sarışın, uzun boylu çocuğa birkaç saniyeliğine baktım ve önüme döndüm. Çok ağır bir parfüm sıkmıştı. Boğazım sikildi.

İçkisini sipariş ettikten sonra bana bakıp gülümsediğinde bardağımı kaldırıp karşılık verdim. Bardağını aldı ve yarısına kadar kafaya dikti.

"Bonjour, güzelim!"

Ağlayacağım ama artık.

Siktiğimin Bradford'unda neden bütün Fransızlar beni buluyor?

Tekrar gülümseyip önüme döndüğüm anda dövmeli bir el içki dolu bardağımı alıp bir şey demeden gitti. Oflayarak oturduğum yerden kalktım ve Zayn'in arkasından gittim. Bardağı kafasına diktikten sonra yolunun üzerindeki herhangi bir masaya bıraktı ve bilardo masalarının olduğu bölüme geçti. Koşar adımlarla yürümüştüm, çok hızlı geçip gitmişti.

"Bana bir içki borçlusun." dedim arkamdaki duvara yaslanıp bilardo için hazırlanışını izlerken.

Orta parmağını gösterdikten sonra eldivenini giydi. Lou'nun bahsettiği davet Zayn için gelmişti ve biz ondan daha istekli dahil olmuştuk. Aslında daha doğrusu o gelmeyecekti bile. Neyse ki mükemmel ikna yeteneklerim vardı.

make that money $ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin