$ vaz happenin boy $

3.7K 205 200
                                    

Diana Blackwood

Elimdeki patlayıcıyı kapıya yerleştirip herkesi beş adım uzaklaştırdım. Zayn'e dönüp başımla onay verdiğimde kontrol düğmesini bana fırlattı. Kırmızı tuşa basıp olacakları gülümseyerek izledim.

Üç.

İki.

Bir.

Ve artık içeri girebiliriz.

Zayn yanan kapıya doğru hızla çocukların arkasından giderken yanağımı sıkıp göz kırptı. Mükemmel bir iş çıkardım, sikeyim.

Ben de onların arkasından içeri girdiğimde çoktan dört kişiyi ayaklarının altına almışlardı bile. Zayn, yerdeki adamın kafasını Wade Wilson edasıyla tekmeleyip kasanın kilidine silahıyla vurdu.

Arkamdaki duvara yaslanıp Harry'nin adamlarla nasıl dalga geçip eğlendiğini izledim. Bir süre sonra Louis ona bağırıp küfürler etmiş ve eğlenceyi bölmüştü. Oflayıp paraları çuvala dolduran Zayn'e döndüm. Yani, en azından paraları çuvala dolduruyor olması gerekirdi.

Üzerinde tül sabahlıktan başka bir şey olmayan kız Zayn'i yapması gereken şeyden alıkoymuştu.

Bir gün Zayn'i sikeceğim. Gerçekten.

Mecazen değil. Fiziken.

Zayn paraları tamamen çuvala koyduktan sonra kız, telefonunu - sanırım numarasını almak adına - yavaşça havada salladı. Diana, göster marifetlerini bebeğim.

Elimdeki tabancayla kızın elinde salladığı telefonu hedef aldım. Kurşun silahımı terk ettiğinde kız çığlık atıp geriye çekilmişti ve Zayn de şaşkınca bana doğru bakmıştı.

Ona bakarak silahımın ucundan çıkan dumana üfledim.

Arkama bakmadan mekandan dışarı çıktığımda soğuk hava yüzüme çarptı. Silahı arabanın içine fırlatıp kollarımı bedenime sardım. Neden ceket almadım ki?

Bir süre karşıyı izledikten sonra titreyen vücudum tanıdık bir kokuyla ısındı. Omuzlarımdaki cekete iyice sarılarak arkama döndüm.

"Arabaya girsene üşüyorsan."

Zayn'in ağzından çıkan ilk mantıklı cümle.

"Biraz dolaşsak olur mu?"

Kaşları havalandı. "İkimiz mi?"

Omuz silkip yanından ayrılmak üzere yola döndüm. "Gelmek istemiyorsan sorun değil."

Kolumu tutup beni durdurdu. "Bekle."

Belindeki silahı arabaya bırakıp Louis'den dün sardıkları otlardan birini istedi ve yanıma geldi. Yavaşça yürümeye başladığımızda otu ateşledi ve büyük bir nefesi içine çekti. Dumanı koyu lacivert gökyüzüne doğru üfürdükten sonra otu bana uzattı. Alıp ondan daha insancıl bir nefes çektikten sonra geri verdim.

Yan gözle saniyelik bana baktı. "Moralin bozuk gibi?"

Derin bir nefes aldım. "Akıntıya kapılmış, başıboş sürükleniyor gibi hissediyorum."

Yolun kenarındaki bir banka oturduğumuzda kollarımı bağlayıp gökyüzüne baktım.

Bu gece kusursuzdu.

"Bir yere tutun o zaman." dedi arkasına yaslanırken.

"Tutunacak kimsem yok."

Sessiz gülüşünü duydum.

"İzin vermiyorsundur belki de."

Ona dönüp gözlerimi kıstım.

"Sana bir şey soracağım."

make that money $ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin