Diana Blackwood
Acı dolu inleyişlerin hayal mi, yoksa gerçek hayattan mı olduğunu anlamak birkaç dakikamı almıştı. Gözlerimi kırpıştırabildiğimde ses daha net geliyordu. "Zayn?"
Ondan geldiğine emin olduğum anda komodinin üzerindeki lambanın tuşuna bastım ve hafifçe aydınlanan ortamda hızla arkamı döndüm. Çıplak göğsü terden parlıyor, acıyla kesik kesik inlerken örtüyü yumruklarıyla sıkıyordu. Uzanıp alnına yapışan saçlarını geriye doğru okşadım.
"Zayn?" Solukları hızlandığında endişeyle onu sarsmıştım. "Uyan. Zayn?"
Derin bir nefes alarak gözlerini birden açtığında irkilip elimi geri çektim.
"İyi misin?" diye sordum onunla beraber doğrulurken. Cevap vermemişti. "Kabus mu?"
Hızla soluk alıp verirken kafasını geriye attı ve belli belirsiz sallayarak onayladı.
"Su getirmemi ister misin?"
"Aurora."
"Ne?"
Bana döndüğünde çenesi titrerken ağlayacak gibi görünüyordu. "Aurora iyi mi?"
Gerçekten ağlamak üzere olduğunu fark ettiğimde alnını öpüp hızla yataktan çıktım ve Leia'nın odasına yönlendim. Büyük ihtimalle uyanacaktı, bu yüzden kendi kendime ondan özür dileyerek yerinden aldım ve odaya geri döndüm. İyi olduğunu göstermek için Zayn'in kucağına bıraktığımda ona sımsıkı sarılmış ve yüzünü boynuna gömmüştü.
Yanına oturup sırtını okşayarak sakinleşmesini sağlamaya çalıştım ama kızının ismini sayıkladığı yarım saatin ardından anca kendine gelebilmişti. Onun kucağında uyumaya devam eden Leia'yla birlikte ayaklandığında peşinden odaya kadar takip ettim. Nazikçe beşiğine bırakıp üzerini örtmüş, ardından alnına bir öpücük kondurmuştu. Her şey normaldi, işaret parmağını minik burnunun önünde bir süre tutana kadar.
Kaşlarım çatılmış, ne yapmaya çalıştığını izleyişimin ardından üzerinden yük kalkmış gibi bir nefes verip elimi tuttu ve bizi kendi odamıza geri götürdü. Yatağa geçtiğimizde ne yaptığı hakkında soru işaretleri kafamda dolanırken birbirimize temas etmeden uzanıyorduk, sessizliği bozan o oldu.
"Sarılmak istiyorum."
Düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüğümde masumca bana bakıyor ve sarılmamı bekliyordu. Acı çekiyormuş gibi hissediyordum ve genelde onun hissettiklerini hissederdim. "Gel." dedim sevecen bir tonla, kollarımın arasına yerleşti.
Çıplak sırtını boydan boya okşarken sorup sormamak arasında kalmıştım ama en büyük soru işaretim kendiliğinden serbest bırakılmıştı. "Nefes alıp almadığını mı kontrol ettin?"
Karnımın üzerinde genişleyen göğüs kafesini hissettiğimde kafasını kaldırıp beni süzdü. Geri çekilip sırtını yatak başlığına yaslayarak oturduğunda hala kabusun etkisinde olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden kucağına çıkıp ellerimi yanaklarına yerleştirdim, bakışlarını kaçırdı.
"Sadece rüya ve sadece kötü bir gece, bunu biliyorsun. Geçti hepsi-"
"Sana daha önce anlatmadığım bir şey var."
Sözümü kesişinin ardından ellerim yanaklarından aşağı süzüldü ve ona hüzünle baktım. Zayn benden bir şey saklamazdı ve sır tutmayı geçtim, Zayn yalan söyleyemezdi bana. Şimdi söylemek üzere olduğu şeyin kötü bir şey olmamasını dilerken aynı zamanda içimde kocaman bir rahatlık vardı. Çünkü Zayn'in beyninde ufak beyaz yalanlara bile yer yoktu, olsa bile benden gizleyebilecek kadar rahat bir vicdana sahip değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
make that money $ malik
FanfictionZayn'in kusursuz planladığı soygunda hesaba katmadığı bir şey vardı; Diana Blackwood. #1 in zaynmalik #3 in malik #6 in zayn #6 in onedirection 221119 [dedicated to @irwinslotus thank you for always being there for me]