-Üç gri-

272 19 209
                                    

  Merhabalar
Bölüm şarkımız :
Ayrılıklar öldürmüyor -Nazan Nihal& Tuna Velibaşoğlu

"Bir gün pişman olacağım belki ama her şey onun  için..."

Toplamıştı işte evde ki her şeyi. Büyük mobilyaların üzerine tozlanmaması için koruyucu örtüler serilmiş, o eşyalardaki anılar da birer birer örtünün altında ebedi yolculuğuna çıkmıştı. Evinde son gecesiydi işte bu gece. Bu eve ne zaman ne şekilde dönerdi bilmiyordu ancak , şimdilik dönemeyecek gibi izlemişti her bir köşeyi. Şu köşede güldükleri, şu büyük koltukta katıla katıla izledikleri süper kahraman filmleriyle geçtikleri dalgalar veya kitaplığın önünde Evin ile yapılan etkileyici edebiyat sohbeti...

Yarın Cenk'in yolladığı adrese gidecek ve intikamını alacaktı. Ya sonrası peki? Sonrası mı ? Sonrası yoktu bu işin. Gidecekti bu şehirden, gidecekti bu diyardan , doğup büyüdüğü bu görkemli şehirde artık gülüşleri yerine acılarını hapsetmişti gökyüzüne. Ailesi bu şehrin altında uykuda olacaktı ama üstünde bırakacağı o malum kişi.

Evin. Evin onun hayatının anlamı olmuştu önce. Şimdi ise kalbinde kocaman bir yara olacak kadın. Gülüşünde umudu bulduğu kadını sebepsizce , nedensizce , cevapları beyhude sorularla bırakmak her ne kadar vicdanına otursa da diğer yandan Albastı meselesi vardı. Albastı'yı keyfince öldürüp intikamını aldığında Evin'in yanında kalıp gelecek günler için onu mesleğinden koparmak istemiyordu. Adaletin temsilcisi olmaya yemin etmiş gönlünün sahibine bu ihaneti yapamazdı. İntikamından vazgeçip Evin'in yanında da kalamazdı ki. Araf'ta kalmakta ona göre değildi.

Şimdi parkın ortasında , karanlık gecenin örttüğü yeryüzüne bakarak bir damla göz yaşı akıttı ancak o yaş ulaşıp söndürmedi birazdan alev alacak kor gibi olmuş kalbinin biraz da olsa sakinleşmesine.

"Çağatay " dediğinde gözünün yaşını silip sesin geldiği yöne döndü. "Evin" dediğinde Evin indiği aracından koşarcasına Çağatay'ın yanına gelirken sokak lambasının ışığında yüzünü seçtiği adama bakarken bir şeylerin yanlış gittiğinin farkında varsa da Çağatay'ın evden çıkıp sokağa karıştığını görmek güzeldi.

"Evin gelir misin yanıma ?" dedi ve eliyle yanını gösterdi. Evin esen rüzgaryla beraber biraz daha krem rengi kabanına sarılıp yanına oturdu. Nihayet geldikleri Ocak ayının sonu şimdi onlara hafif hafif atıştıran karla teşekkür edip sabaha karşı her yerin bembeyaz olmasının habercisiyken . Şimdi Çağatay'ın yüzüne bakmayı bakışlarını indirmesi peki neyin habercisiydi.

"Çağatay sorun ne ?" dedi. Çağatay'ın yüzüne baktı. Önceden bakmak için an kollayan gözler ondan kopup yeri izlemeye başladığında Evin boğazına düşen kor ile beraber yutkundu. Bir sorun vardı. Büyük bir sorun vardı.

"Evin, beni affetme sakın tamam mı? Ne yaparsan yap ama beni affetme. İstersen birazdan kes biç beni ama affetme!" dedikten sonra derin bir nefes aldı. Cesaretli olmalıydı. Yaranın kabuğunu yavaş yavaş çekmeyecekti. Bir anda çekecek ve kanamasına daha sonra da sızlamasına izin verecekti.

"Evin ben ayrılmak istiyorum!" dedi bir anda kesip atarcasına. Daha sonra gözlerini yerden kaldırıp "Ben bizden olmayacağını fark ettim. Sebebi sen değilsin Evin, benim. Ben yapamayacağım. Seni de karanlığıma çekip ruhunu sömüremem." Dedi.

Evin'in elleri iki yanındaki boşluğa düştüğünde yutkundu. Nefes almak bir an için unuttuğu bir eyleme dönüştüğünde sonunda derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

"Neden Çağatay? Neden? Biz , bu karanlıktan çıkabiliriz. Ben sana yardım etmek için buradayım. Seni tek bırakmam" dedi ve Çağatay'ın elini tuttu.

Namlu 2 HesapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin