-Sevda-

157 17 116
                                    

Merhabalar biz geldik. Aksiyon dolu bir bölüm öncesi kilit bir bölüm. Sonu gene sürprizli oldu. Yorumlarda buluşalım.

Siz hiç kendinizi hiçbir filimin ortasında hissettiniz mi? Çağla'nın şu an yaşadığı şey tam olarak buydu. Elinin, ayağının hakimiyetini kaybetmiş ona baktığının bilincinde olmayan hatıralarının baş rolü adama bakıyordu. Her şey ağır çekimde ilerliyor, Çağatay'ın saçları rüzgara teslim olurken hafif hafif atıştırmaya başlayan kar da zamana uygun olarak yavaşça düşüyordu yere.

"Çağatay" diyerek kapıyı zorladı sanki açacakmış gibi. Elini kaldırıp cama vurmaya hazırlanırken elini yavaşça yere indirdi. Parmaklar birbirine kavuşup dizlerine kapaklanırken, Çağla yüreğinden aşağı sıcak bir şeyin aktığını hissetti. O sıcaklık gözüne yaş olurken Çağatay arkasını dönüp yanmış dükkandan içeri girdi.

Dükkanın köşesinde bulduğu eski bir çerçeveye doğru ilerlediğinde çerçevenin camı paramparça olmuş olsa da içindeki fotoğrafın bir kısmı sağlamdı. Fotoğrafı dikkatlice eline aldığında is yüzünden karardığı halde seçilen iki yüz vardı. Çağatay ve Çağla, objektife karşı mutlu bir bakış yollamıştı. Ayfer kalan anıya karşı burukça gülümserken duyduğu sesler ile irkildi.

Çağatay içeri girdiğinde çıkardığı ayak sesi yüzünden Ayfer elinde tuttuğu yanık fotoğrafı avcuna saklayarak gözlerini kapattı. Çağatay geldiğinde ona söyleyecek mantıklı bir yalanı olmalıydı. Zaten Çağla'yı buraya getirerek bir risk almıştı. İkinci bir riske gerek yoktu.

"Kimsin sen?" sesinin hemen ardından duyduğu metalik ses ile Ayfer ellerini kaldırıp önüne döndü. Korkmuş gibi yaparak gözlerini büyüttü, yutkunarak titreyen çenesini kullandı.

"Be ben sadece araştırma yapmaya gelmiştim. Be ben bir gazeteciyim." dedi. Çağatay "Öyle mi ben de kebapçıyım. Doğru söyle seni kim yolladı." dediğinde Ayfer "Biliyorum izinsiz girdim ancak sizi bulamadığım için izin almam gerekirdi. İsterseniz size kimliğimi gösterebilirim." dedi. Çağatay bir anlığına güvenmeyi düşündü.

"Bakın ben silahlardan gerçekten korkarım. Hem şeytan doldurur onu. Kaza çıksın istemem. Gerçi siz eski polissiniz, elbette bana ateş etmezsiniz değil mi ?" dedi ve zorlukla güldü. Çağatay "İyi hadi göster bakalım kimliğini?" dedi. Ayfer gülerek hemen gömleğinden kimliğini çıkardı. Titreyen elleri ile kimliğini bir adım ötesine uzattığında Çağatay silahını indirdi ancak çatık kaşlarını düzeltmedi.

"Ne istiyorsun?" dedi. Ayfer saçını geriye attı. "Dediğim gibi gazeteciyim. Ev yandığında gazetede haberini okumuştum. Yangın sigorta kaynaklı görünüyordu ancak yangından on beş gün önce sigorta şirketi, dükkanın sigortası için elektrik donanımı kontrol edilmişti ve sağlamdı. Kısacası bu ev yanmadı, yakıldı." dediğinde Çağatay'ın kaşları mümkünmüş gibi daha da kasılırken Ayfer devam etti.

"Bakın, yangından kısa bir süre önce de dükkan silahlı adamlar tarafından tarandı ama dükkanınızdan hiçbir şey çalınmadı. Bana siz sigorta dolandırıcısısınız." dediğinde Çağatay silahını yeniden çekti.

"Sen ne dediğinin farkında mısın? O yangında ben ailemi kaybettim. Kız kardeşim ölümden döndü. İki kuruş için kim kendini ölüme yollar." dedi. Ayfer "Ben de onu merak ettim işte. Bakalım dükkan sahipleri gerçekten canlarından vazgeçecek kadar paragöz mü? Yoksa bu olayın belirli aralıklara tekrar eden sebebi hep aynı olan yangınların bir zinciri mi?" dediğinde Çağatay "Diyelim ki öyle bu davayı çözmek sana ne kazandıracak?" dedi.

"Sadece biraz prestij belki daha çok tiraj alan bir gazeteye geçiş." diyerek Çağatay'ın yanına geldi. Cebinden bir kağıt çıkarıp Çağatay'ın yüzüne yaklaştırdı.

Namlu 2 HesapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin