Merhabalar dostlarım. Finale adım adım gidiyoruz. Son iki bölüm kaldı. Bakalım umduğunuz gibi bir final olur mu? Yanlışım varsa affola.
Gece çekip gitmişti bir gün sonra yeniden görüşmek üzere ayrılmıştı gök kubbeden. Gün doğarken içeri giren üç adam ve Beyefendi sandalyede oturan ikiliye yaklaştı. Üç adam hemencecik ikilinin arkasına geçerken Beyefendi "Çağatay'ı çözün!" dedi. Adam Çağatay'ın üç ip ile bağlanmış ellerini çözerken Beyefendi anlatmaya koyuldu.
"Bu akşama kadar vaktin var! Nasıl istiyorsan öyle öldürebilirsin ama..."
"Ama?"
"Ama olur da kahramanlık yapmaya kalkarsan -dedi ve cebinden enjektörü çıkardı.-Onu öldürmekten çekinmem!" dediğinde Çağatay kollarının özgürlüğe kavuşmasıyla beraber el bileklerini ovuştururken yüzüne sinsi bir gülüş yerleştirdi. Şimdi hayaleti ile yer değiştirmiş gerçek Çağatay benliğinin derinliğine saklanmıştı.
"Peki en büyük rakibin ölünce benim çıkarım ne olacak? Kuru kuruya adam öldürmüş olmayacağım değil mi? Üstelik büyük bir risk alacakken." Dedi. Beyefendi kendi gibi birini görmesi ile gülerek "Hocanın adam mıydın değil mi sen? Onun yerine ne dersin?" Dedi. İki elini yana açıp "Tüm yeraltı dünyasının kirli çamaşırlarını bilirken, silah ticareti yapmanın ana neler katacağını düşünmeni öneririm." Dediğinde Çağatay elini uzattı.
"Bu kulağa eğlenceli ve karlı geliyor. Anlaştık."Dedi. Beyefendi o eli sıkacaktı ki Cenk bağırdı.
"Çağatay yapma lan! Yapma! Bu sen değilsin! Savaştığımız canavara dönüşüyorsun! Kız kardeşinin katili ile el sıkışıyorsun farkında mısın? Gerçekten beni mi düşünüyorsun? Bence şu anda tek yaptığın kendi çıkarlarını düşünmek." Dediğinde beyefendi kendisine uzatılan eli sıkıp "Sadece akıllandı ve bu benim işime geliyor" Dedi.
"Çağatay yapma diyorum duy beni!" Diyerek bağırdı Cenk. Dostum dediği adamın bir canavara dönüşmesi karşısında gerçekten eli kolu bağlıydı.
Oturduğu sandalyede kıpırdanmaya başlamıştı. Keşke gücü olsa da ellerini çözüp onu şuracıkta öldürebilseydi. Beyefendi denen canavarı öldürüp Çağatay'ı da ele geçireni devirebilseydi.
Çağatay elini düşmanın elinden çektiğinde Cenk duyulmadığını düşünüp susmayı tercih etti. Omuzları düşerken o şu an bir hayaletti.
"Pişman olacaksın!" Diye fısıldarken Çağatay omzunun üzerinden kafasını Cenk'e çevirdi. Cenk ona bakmamayı tercih ederken Çağatay alevlere teslim etti benliğini. Sağ elinin işaret parmağını kaldırıp tehditkar bir şekilde salladı.
"Ben senin benden istediğini yapana kadar Cenk'in kılına dahi zarar vermeyeceksin. İş bitince seni ararım."Dedi ve Beyefendinin bakışları arasında o küçük odadan dışarıya çıktı. Cenk ise bu durumda bir hayaletten farksızdı. Kimse onu duymamış, görmemişti. Oysa kendi hayatı değil miydi söz konusu olan. Neden kimse duymamıştı onu? Neden en yakın dostu onu dinlememişti.
**
Akif operasyon sonrası verilen arada sırılsıklam olan badisini çıkarmak için dolapların olduğu odaya gelmişti. Dolabının kapısını ceketinin cebinden çıkardığı küçük anahtar ile açıp kapağı sağa doğru açtı.
Anahtarı yeniden cebine koyarken eline gelen kağıt parçası ile yüzünü ekşitirken bir anda dolap kapağı sertçe kapandığında Akif yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirip "Ne o artık üstümüzü değiştirirken de mi rahat yok?" Dediğinde Seher ona doğru bir adım atıp "Merak etme bir soru sorup gideceğim.-dedi ve derin bir nefes alıp bir adım daha atıp bedenini ona yaklaştırdı- Çağatay hakkında ne biliyorsun?" Dedi. Akif "Sen ne biliyorsan onu biliyorum." Dedi. Seher güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namlu 2 Hesap
AzioneKapak tasarım @lavender_odor a aittir. Ne adalet bekçisi,ne de kanun kaçağıydım artık . Arada , arafta kalmış , duygularının kaybetmiş , umudunun yerine ölümün soğunu doldurmuş hiç kimseydim. Ben gri olmuştum. İnsanlar üçe ayrılır ; Beyaz olanla...