-Baba Oğul part1-

166 15 100
                                    

Merhabalar arkadaşlarım. Bu bölüm sizi birazcık heyecanlandırmaya geldim. Bakalım ne kadar başarılı olacağım. Yorumlarda buluşalım. 

Yere çuval misali yayılan adamın kollarına sarılıp bedeninin öne kaykılmasına neden olmuş olsalar da bu pek umurlarında değildi. Sahile çekilen siyah minibüs benzeri arabanın içine genç adamı özensizce atarlarken biri diğerine döndü.

"Arabasının anahtarını al! Adrese gel! Arabası ile uğraşmayalım" diyerek emir verdi. Adam hemencecik Çağatay'ın ceplerini kontrol ederken anahtarı ceketinde buldu. Anahtarı büyük bir keyifle alıp parmağında salladı.

"Tamamdır!" dedi. Emir veren adam Çağatay'ın kollarını tutup bileklerini üst üste getirdi. Sıkıca bağladıkları bilekler ile kendilerini güvende hissetseler de eğer ellerinde bir rehine olmadan saldırsalar kaybedeceklerini bildiklerinden önce büyük bir tuzak kurmuşlardı. Çağatay ve Cenk birbirleri için ölümü göze alacak kadar seviyorlardı birbirlerini. Aynı savaşta sırt sırta savaşmayı seçmişlerken Çağatay, Cenk'i ölümüme terk edemezdi.

****

Gün doğuyordu. Günün doğumu ekibe büyük bir sorumlulukta getirmişti. Hoca'nın bir çok mekanı ifşa olmuştu. Tolga denen maşa tüm bilgileri tek tek anlatmış ama ona tembihlendiği şekilde beyefendiyi görmediğini söylemişti. Oysa bizzat emri ondan almıştı. Kendisi bir daha dışarıya çıkamayacaktı. Kimliği değiştirilip, tek kişilik hücrede cezasını çekecekti.

"Tüm mekanlara eş zamanlı bir baskın düzenlenecek." Dedi Gündüz. Elindeki kalem ile açılan dijital harita üzerinden bir noktayı hayali bir çizgi ile çizdi. "Gizli mekanlara özel harekat baskın verirken, otel bizde olacak. Aldığımız ifadeye göre merkez burası. Merkezde yakalamayı başarırsak gizli mekanlara kaçması veya ona haber verilmesi güçleşir. Operasyon için iki saatiniz var." Diyerek herkese çıkması için müsaade vermiş oldu. Herkes masadan uzaklaşırken Evin amcasının yanına gitti. Evin daha ağzını açmadan,

"Olmaz! Seni bu operasyona yollamam." Dediğinde Evin omuzlarını düşürdü. "Amca yapma! Çağatay denen o haini yakalamak için tek fırsatım olabilir. Onu kendi ellerim ile yakalamak istiyorum!" dedi. Gündüz ise tavrından bir şey kaybetmeden konuştu.

"İşte tam da bu yüzden istemiyorum. Çağatay olabilir diye."

"Ama amca" Demiş ve küçük çocuklar gibi ellerini birbirine bağlamıştı ki Gündüz yüzüne bile bakmadan gözlüklerini gözünden çıkarıp "Öfkelisin Evin. Öfken sana hata yaptırır. Böylesine bir operasyonda da ben senin hata yapma riskini göze alamam. Hele de yeterince risk almışken." Dediğinde Evin kollarını açtı.

"Peki amca öyle olsun." Diyerek arkasını döndüğünde Gündüz elini masaya vurup bağırdı. "Geride kal ve çelik yelek olmadan asla çıkma!"Dedi. Evin tek ayağı üzerinde geri dönüp amcasına sıkı sıkı sarıldığında ikisinin de yüzünde gülücükler esiyordu.

Ekip en büyük operasyonlardan birine hazırlanırken Çağatay çoktan iblisin inine hapsolmuş, Cenk'in yanındaki yerini almıştı. Birbirine bağlı elleri bir de sandalyenin arka demilerine bağlanmıştı. Ayakları da aynı şekilde plastik kelepçeler ile bağlandığında durdurulmaya çalışılan iki vahşi hayvan gibiydiler.

Yüzlerinde hala da siyah çuval bulunuyordu. Hala baygın yatan ikiliye tüm geceyi uyuyarak geçirmeleri için bir de anestezik yapılmıştı ancak şimdi uyanma vaktiydi. Geldikleri bu küçük penceresiz odanın kapısı açıldığında dışarıdaki beyaz ışık içeriye sızdı.

Hemen ardından da ışık yanarken içeriye bir çifti önde iki çifti arkada olmak üzere üç çift ayak girdi. Gelen Beyefendi ve iki adamıydı. Adamlardan biri bir adım arkaya çıkıp kapıyı kapatırken diğeri de ellerindeki kovaları yerine bıraktı.

Namlu 2 HesapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin