Merhabalar gene ben. Finalin ikinci kısmı ile karşınızdayım. B bölüm hem duygu yüklü bir bölümdü aman ha dikkat. Lafı fazla uzatmadan görüşürüz.
Çağatay doğrulup burunu çektiğinde kötü adamların attığı cinsten bir kahkaha atıp ellerini arkada birleştirdi. "Seninle aramızdaki fark bu be Hoca. Sen öfkeni saklayamadın, bana o kadar sinirlenmiştin ki bunun bir tuzak olabileceği aklına gelmedi değil mi?" dediğinde hoca ona baktı. Çağatay ellerini arkasına atarak bir adım attı.
"Diyorum ki sobe!" dedi ve elini kaldırdı. Elini kaldırması ile işareti alan Akif ikisini de sıyıracak bir atış yaptığında ilk ateş, alev aldı. Akif'in atışı ile diğerleri de adamları kaçırmamak için ateş etmeye başlarken Çağatay kendini arabasının yanına zor atmıştı.
Derin bir nefes alırken başından seken kurşunlar ekibinin aslında ne kadar iyi olduğunu gösterse de şuan isabet alması işine gelmezdi. Yerde sürünerek arabasının arkasına doğru süründü. Arkaya geçtiği sırada hoca , kurşunların arasında nefes almasına izin vermeden Çağatay'ın üstüne atladı. "Biliyordum lan. Bunlar istihbaratın adamları değil mi? Seni şerefsiz! Geberteceğim lan seni!" diyerek boğazına sarıldığında Çağatay bir şey demek yerine belindeki silahı çekip kafasına vurdu.
"Sıraya gir Hoca!" dedi ve Hocanın arkasından gelen adamları ile çatışmaya girmiş olan arkadaşlarının meşguliyetinden faydalanarak aracının bagajını açtı. Kafasını kaldırmadan kolunu uzattı. Hemen geride olan el bombasını bulduğunda gülerek bombayı aldı.
Pimini çekip bombayı ortaya savurduğunda bir ses duyuldu.
"Dikkat bombaa!" dedi ve Çağatay çoktan arkadan kaçmak için yola koyulmuştu.
******
Cenk ise babası defterine bakarken bir anda silahını çekti. Yüzüne iğrenircesine bir ifade yerleştirirken beyefendi kafasını kaldırıp oğluna baktı. Gözlerinde alevi gördüğü genç adamı bir yerlerden tanıyordu.
"Beni öldürmeye geldin değil mi oğlum?" dediğinde Cenk kafasını salladı. "Bence boşuna kelime sarf etmeye gerek yok değil mi baba? Sana bir gün intikamımı alacağımı söylemiştim." Dediğinde Beyefendi kahkaha atıp gülerek yerinden kalktı. Attığı adımlar ile ortamdaki gerilimi arttırırken yüzünde alaycı bir ifade vardı.
"Beni öldürsen bile bu binadan canlı çıkmazsın." Dediğinde Cenk babasını namlusunun ucu ile takip ederek bir adım geriye çıktı. "Çıkacağım! Hem de sen izin vereceksin!" dediğinde beyefendi "Ya nasıl olacak o?" dedi bastonunu çekmişti ki Cenk silahını ateşledi. Babasını sol elinden vurdu.
Merminin kovanı yere düşüp tiz bir ses çıkarırken beyefendi bileğinin acı ile iki büklüm olmuştu. Cenk hemen babasını kendine çekip silahını kafasına dayadı. Adamları silahlı bir vaziyette içeriye dalıp Cenk'e silah doğrulttuğunda kopma noktasına gelmişti ipler. Hatta belki de çoktan kopmuş bile olabilirdi.
"Yaklaşmayın! Yoksa öldürürüm!" dediğinde adamlardan birisi telsize sarılıyordu ki Cenk bir anlığına silahını babasından çekip adama doğrulttu ve onu vurdu. "Telsiz yok! Şimdi iyi dinle beni.Ben buradan sahibin ile çıkacağım. Sen de gitmemize izin vereceksin." Dediğinde adam bakışlarını Beyefendi'ye çevirdi.
Beyefendi gülerek "Cenk, bunun bir işe yarayacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Bir emrim ile beni bile vuracak kadar sadık onlar bana. Ağzımdan çıkacak tek kelimeye bakıyorlar!" dediğinde babasının boynunu biraz daha sıkıp hırpaladı.
"O zaman doğru emri ver sen de!" diyerek bağırdı. Beyefendi oğluna ters ters baktı. Cenk ise babasının tepkisizliğine sadece birkaç saniye tahammül edebilmişti. Boyundaki kolunu biraz daha sıkıp "Sabrımı zorlama istersen ha. Şu lanet olası emri ver!" diyerek konuştuğunda beyefendi adamına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namlu 2 Hesap
ActionKapak tasarım @lavender_odor a aittir. Ne adalet bekçisi,ne de kanun kaçağıydım artık . Arada , arafta kalmış , duygularının kaybetmiş , umudunun yerine ölümün soğunu doldurmuş hiç kimseydim. Ben gri olmuştum. İnsanlar üçe ayrılır ; Beyaz olanla...