Merhabalar size gene uzun bir bölümle gelirken artık hikayede yavaş yavaş sonuca yaklaştığımızı da söylemek istiyorum. Hikayenin finali şu anda hazır. Eğer son anda bir değişiklik yapmazsam 40 civari bölüm olacak. Bölümün sonunda görüşürüz
Ayla gün sonunda dalmayı başardığı uykudan uyandığında uzun zamandan sonra ilk kez kabussuz bir gece geçirdiğini fark etmişti. İşte bu yüzden belki de ilk defa yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirmişti. Gece uzun süre uyuyamamış sonunda uykuya yenik düşmüştü. Kız kardeşi aklına gelince gülümsemesi solmuş ve ne yaptığını düşünmüştü.
"Ben ne yapıyorum burada?" dediğinde yerinden kalktı. Dün Maria denen kadının ondan zorla çıkarmasını istediği kıyafetlerini koyduğu yerden alıp giyindi. En azından kendini biraz daha güvende hissediyordu.
Üstünü giyinmiş bir şekilde dışarıya çıktığında Çağatay'ın üzerine sarıp sarmaladığı battaniyesi ile uyurken bulmuştu. Pek de uyuduğu söylenemezdi gerçi Anlından boncuk boncuk terler akıyor dudakları bozulmuş gibi aynı sözleri tekrarlıyor. Açıkta kalan parmaklarını avuçlarına bastırmış sıkıyordu.
"Çağla? Hayır Çağla! Gitme, uzaklaşma benden!" dediğinde Ayla içindeki ışığın onu yönetmesine izin vererek elini anılına götürdüğü anda Çağatay ani bir atakla genç kızın bileğine sarılıp onu çekerek yerinden kalkıp elini boğazına dayadı. Neye uğradığını şaşıran Ayla nefes almak için Çağatay'ın eline sarılırken Çağatay bir kaç saniye içinde olanları fark etti ve "Ayla" diyerek elini kızın boğazından çekti. Ayla yattığı yerde zorlukla nefes alırken Çağatay "Ne işin var kızım senin benim yanımda?" diyerek kızdığında Ayla "Be ben şey sen kabul görüyordun ku kurtarmak için..." dediğinde Çağatay hemen battaniyeyi eline alarak beline sararken "Kapı çaldı. Ayla panikle "Geldiler!" dediğinde Çağatay elini kızın ağzına kapatarak sesini kıstı.
"Şimdi sessiz ol ve planladığımız gibi yap anlaştık mı?" dedi. Ayla başını salladığında Çağatay elini onun ağzından çekti ve "Şimdi hadi git!" diyerek yerinden kalktı. Ayla ile zıt yönlerdeki kapılara ayrıldıklarında Çağatay üzerindeki battaniye ile banyoya girdiğinde hemen lavabo kenarındaki havlu yerinden bornozu alıp giyindi. Saçlarını da ıslatmak için lavabonun altına kafasını sokup çıkardı. Küçük bir el havlusunu da alıp saçına sürterek iki saattir alacaklı gibi çalınan kapıyı açtı. Yüzüne alaycı bir ifade takınıp bir yandan saçlarını kurularken bir yandan da adama bakıyordu.
"Kapıyı geç açtın?" dedi Tolga bir şeyleri ima etmek ister gibi. Çağatay gözlerini devirip "Ne yapmamı bekliyordun. Banyodaydım anlarsın ya?" dediğinde Maria öne çıkıp "Ah sizin saçma muhabbetinizin bitmesini bekleyemeyeceğim." diyerek içeri girip etrafa şöyle bir göz atarak memnun bir tavırla içeriye girdi.
"Ee nasıldı?" dediğinde Çağatay ters ters Tolga'ya bakıp "Sana ne ulan benim özelimden?! Sen kendi uçkuruna bak." dedikten sonra "İçeriye geliyorsan gel yoksa kapatacağım kapıyı." dediğinde Tolga "On beş dakika sonra aşağıda ol! Patron bekliyor." dedi. Çağatay kafa sallayıp kapıyı kapattığında Maria ise yatakta iki büklüm olmuş kızı umursamadan etrafa bakıyordu.
"Anlaşılan bayağı ateşli bir gece olmuş. Canın acıdı mı?" dediğinde Ayla kızarık ve yaşlı gözleri ile konuştu.
"Seni ne ilgilendirir. Kardeşim, beni ona götür nerede o?" dedi. Maria tek kaşını kaldırıp "Sen beni tersliyor musun yoksa bana mı öyle geldi?" dedi ve Ayla'nın saçına yapıştı. Ayla "Ahhh" diyerek kadının bakımlı ellini tutup saçını kurtarmaya çalıştığında Maria "Kalk oradan çabuk!" dedi ve Ayla'yı tuttuğu gibi yere savurdu. Zaten dal kadar cüssesi olan kız, sonbahar yaprağı gibi yere düştüğünde Maria hırsla yorganı yere savurup kırmızı lekeyi aradı. Kırmızı lekeyi bulduğunda ise yüzü güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namlu 2 Hesap
ActionKapak tasarım @lavender_odor a aittir. Ne adalet bekçisi,ne de kanun kaçağıydım artık . Arada , arafta kalmış , duygularının kaybetmiş , umudunun yerine ölümün soğunu doldurmuş hiç kimseydim. Ben gri olmuştum. İnsanlar üçe ayrılır ; Beyaz olanla...