Merhabalar arkadaşlar biraz içime sinmeyen bir bölüm olsa da olaylı bir bölüm oldu. İyi okumalar. Yorumlarda buluşalım.
Bir hafta sonrası...
Gün yavaş yavaş aydınlığa kavuşurken Evin ise bedeni için yorucu geçen günlerin ardından yattığı yatağında güne merhaba demişti. Henüz ifade vermemiş kimseye de açıklama yapmamıştı. Yükseltişmiş yatağında, solunda duran geniş pencereden doğan güneşi izlerken aklı ise yaşadıklarındaydı. Günler geçmiş ama gözlerini kapattığında karanlıkta gördüğü görüntü hiç gitmemişti. Boş gözlerle bakan ok gibi sözlerle onu kalbinden vuran adamın varlığı hep bir adım yanındaydı sanki.
Kalbinin yerini şimdi kocaman bir oyuk almıştı. Gördüklerine tepki bile veremiyordu Evin. Her duygu iç içe girmiş, şaşırsa mı üzülse mi bilemezken öfke de onu kendi yanına çekmek için her türlü yola başvuruyordu. Eli omuzdaki yarayı kapatan pansumanı bulduğunda yoğunluktan onun ağrısını dahi hissetmediğini fark etti. Çağatay'ın neden onu dımdızlak ortada bıraktığı şimdi belli olmuştu. Bırakılmakta yakmıştı canını ama sırf hain olmak için bırakılmak daha çok oturmuştu içine. Dağılmış saçından bir tutamı alıp önüne çekti. Parmakları saçına dolanmışken kapı çaldı.
"Girrr!" dediğinde içeriye Gündüz müdür girmişti.
"Evin gelebilir miyim kızım?" dediğinde Evin zorlukla tebessüm etti. "Gel amca ne demek?" dediğinde Gündüz içeriye girip arkasından kapıyı kapattıktan sonra Evin'in tattığı sedyenin karşısında duran sandalyeyi Evin'in yanına çekti. Sandalyeye oturduktan sonra Evin2in elini tutup "Nasıl oldun kızım?" dedi.
Evin kafa salladı. "İyiyim ben." diyerek kestirip atarken Gündüz "Kızım acele ediyorum belki ama bir iki gün içinde olanları anlatmak zorundasın da" dediğinde Evin'in kaşı çatıldı. "Sa ne amca?" dedi. Gündüz o an bir baba şefkati ile konuştu . "Da senin kaçırılmış olmaktan daha büyük sorunların var gibi." dediğinde Evin uzaklara baktı. Bir ciğer dolusu nefes akciğerlerini ziyaret ederken bir damla göz yaşı düştü yanağına "Var amca çok büyük bir sorunumuz var. Kalbimin yerinde kocaman bir oyuk var artık." dedi. Gündüz yerinden kalkıp Evin'in kafasını sıkıştırdı göğsüne ben buradayım der gibi. Onu gene tüm kötülüklerden korumak ister gibi.
"Beni kaçıran kimdi biliyor musun amca? Beni korumak için bir zamanlar gönüllü olan Çağatay'dı beni kaçıran." dediğinde Gündüz sarılmayı bırakıp kaşlarını çatarak yeniden karşısına otururken Evin onun bakışlarını görünce "Ben de ilk görünce senin gibi baktım amca. Bu bu gerçek ama biliyor musun? Beni kaçıran da beni vuran da oydu." dedi bir nefeste. Yüreğine batmış olan hançerden tek seferinde kurtulmak ister gibi.
"Sen ne diyorsun böyle kızım? Bu çok ciddi bir mesele." dedi. Evin devam etti. "Keskin Dumanlı ile iş tutmuş, beni kaçıran onlardı. Çağatay açık açık taraf değiştirdiğini söyledi. Sebep olarak da Çağla'nın ölümünü söyledi. Artık kimseyi umursamadığını ve intikamı için yaşadığını söyledi. Yüz ifadesi -diyerek duraksadı.- yüz ifadesi çok donuktu. Sanki duyguları alınmış, bizim tanıdığımız Çağatay ölmüş yerini başka biri almış gibiydi." dediğinde sağ elini göz yaşlarından kurtulmak için kullanıp "Hatta tanıdığımız Çağatay'ın öldüğünü söyledi." dediğinde Gündüz hızla yerinden kalktı.
"Allah kahretsin! Bu herif neyin peşinde ulan! Her şeyi berbat etti. Hemen onun hakkında yakalama emri..."
"Hayır amca, Çağatay'ı yakalamayacağız." dedi Evin kararlı bir ses ile. Gündüz bir telefona bir ona bakarken Evin "Biliyorum garip geliyor ama o oyun çevirmeye kalktıysa ben de çevireceğim amca. Polislere beni kaçıranın kim oluğunu bilmediğimi söyleyeceğim. Tutulduğum süre boyunca da kimseyi görmediğimi kaçmaya çalışırken de vurulduğumu. Çağatay'ı ben kendim yakalayacağım." dediğinde Gündüz "Deli deli konuşma Evin! Burada söz konusu olan devlet sırları!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namlu 2 Hesap
ActionKapak tasarım @lavender_odor a aittir. Ne adalet bekçisi,ne de kanun kaçağıydım artık . Arada , arafta kalmış , duygularının kaybetmiş , umudunun yerine ölümün soğunu doldurmuş hiç kimseydim. Ben gri olmuştum. İnsanlar üçe ayrılır ; Beyaz olanla...