O zaman Let's go Let's gooo 😸Jennie
B-ben Bayan Manoban'a banyo mu yaptıracağım? O... çıplakken mi? Ahh Tanrım acı bana.
Rose odamdan çıkmak üzereyken kolundan yakaladım. "Rose bekle bir saniye. Tam olarak ne yapmam gerekiyor?" Rose beni rahatlatmak için kolunun üzerindeki elimi okşayarak "korkacak bir şey yok Jennie. Kendini nasıl yıkıyorsan aynısını yapacaksın. Alt kattaki büyük banyodaki küveti hazırlayacaksın ve Bayan Manoban'ı götüreceksin. Tabi önce ilaçlarını aldığından emin olmalısın." Nasıl banyo yapıldığını biliyorum Rose. Tanrım bana dayanma gücü ver. Rose odamdan çıktıktan sonra yatağıma tekrar oturdum.
Hayır Jennie oturmanın sırası değil. Görevini yerine getirmelisin.Kendimi cesaretlendirip, derin bir nefes aldıktan sonra alt kattaki banyoyu bulmak için harekete geçtim. Burası olmalı. Kapıyı açtığımda yine antika olan bir küvetle karşılaşmıştım.
Musluğu sonuna kadar açıp, uygun sıcaklıkta suyla doldurdum. Havlular kenarda hazır bir şekilde duruyordu. Kullanmam gereken her şey vardı. Duş jeli şampuan ve lif. Sırada Bayan Manoban'ın ilaçlarını verdikten sonra buraya getirmek vardı. Kalbimin sesini yavaşlatmaya çalışarak Bayan Manoban'ın odasına çıktım. Kapıyı çaldıktan sonra cevap alamadığım için girmek zorundaydım. Hala kelimelerini benden esirgiyordu. Sorun değil zamanla her şey güzel olacaktı."Bayan Manoban, ilaçlarınızı vermeye geldim. Bir de sanırım bugün banyo yapmanız gerekiyor." Tepkisizdi. Bir kez olsun bana bakmamıştı. Öylece yatağında oturmuş, karşıya bakıyordu. Ecza dolabını Rose'den aldığım anahtarla açıp, bana söylenene göre ilaçlarını hazırladım. Yatağının yanı başındaki cam sürahiden bardağa su doldurup ilaçlarını uzattım.
Elimdeki ilaçlara bakıp, bitkin bir şekilde başını uzattı. Avcumdaki iki ilacı dudaklarıyla kavrayarak aldı. Dudaklarının avcuma temas etmesiyle gözlerim istemsizce kapanmıştı. Kendime geldiğimde elimdeki su bardağına baktığını fark etmiştim. "Ah üzgünüm işte suyunuz Bayan Manoban." Bardağı dudaklarına götürüp birkaç yudum almasını sağladım. Bu ilaçlar onu gerçekten güçsüz yapıyor olmalıydı. Kolunu kaldıracak hali yoktu.
Konuşmamasının nedenini de az olan gücünü harcamak istememesine yormuştum. Kendimi kandırdığımın farkındayım, ne yazık ki.
Yataktan kalkabilmesi için beline kadar örtülmüş yorganını sıyırdım. Dikkatli bir şekilde bacaklarını yatağın kenarından aşağıya indirdi. Zaten orada olan terliklerini ayağına giydi. Ona destek olmak için kolumu uzattığımda, aldırış etmeden kendisi kalktı.Yürümeye başladığında hemen arkasında onu takip etmeye başladım. Düşecek diye korka korka sonunda banyoya ulaşmıştık. Bayan Manoban'a bakıcılık yapmanın neden zor olduğunu anlamaya başlamıştım. Size istediği şeyin ne olduğunu söylemiyordu. Gökten vahiy inermiş gibi kendiniz ne istediğini anlamalıydınız. Banyoda kısa süre gözlerini gezdirdikten sonra, kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Üzerinde basit bir siyah t-shirt ve onun üzerinde eski püskü sünmüş bir hırka. Altında ise kareli bir pijama altı. Kim derdi ki, koskoca Manoban Holding'in sahibi bu kadın.
Hırkasını çıkardıktan sonra, kareli pijama altını çıkarmaya çalışmıştı. Dengesini kaybedecek gibi olunca hemen müdehale ettim.
"İzin verin Bayan Manoban. Ben hallederim." Dizlerimin üzerine çökerek, belinden pijamasını kavradım. Yavaşça bacaklarından aşağıya doğru indirdim. Tek tek ayaklarını kaldırarak pijamadan kurtuldum. Altında yalnızca boxerı kalmıştı. Tuhaftı. Sanki... sanki ön tarafında bir şişkinlik vardı. Bunu fazla düşünmeden tekrar ayağa kalktım.T-shirtünün eteklerinden tutup, gözlerinin içine bakarak sıyırdım. Bana ayak uydurarak kollarını kaldırmıştı. T-shirt başından çıkarken en hızlı yutkunuşumu gerçekleştirmiştim. Yuvarlak göğüsleri ortaya çıkmıştı. Kollarını göğüslerine kapatarak, başını yana çevirdiğinde, 3 gündür tanıdığı bu yabancıdan utanmasını normal karşılamıştım. Altındaki kalan son parça olan boxera elimi uzattığımda hafifçe geri çekilerek, arkasını döndü. Sanırım kendisi çıkarmak istiyordu. Küvetin kenarına tutunarak çıkarmaya başladığında iyi olacağını düşünerek, kenarda duran duş jelini ve lifi almak için yöneldim. Küvete tekrar döndüğümde çoktan içine girmişti. Elleriyle bu kez göğüslerini değil bacak arasını kapatıyordu.
Hızlı olmalıydım. Hem Bayan Manoban'ın üşütmemesi hem de karşımda duran çıplak kadının kalp atışlarımı duymaması için.
Küvetin kenarına gelip, duş jelini ıslattığım life bir miktar döktüm. Yüzüme bakmaması şu an iyiydi. Yüz ifademi görmesini istemiyordum. Lifi çekingence göğüs kısmına değdirdiğimde onun tepsizliğine karşılık dudaklarını birbirine ezercesine bastıran ben olmuştum.Titreyen ellerimle lifi göğüslerinden aşağıya, karnına doğru indirdim. Elleri hala bacak arasını gizliyordu. Orada farklı bir şeyin olduğuna emindim. Bir penis? Evet bu imkansız değildi. Bir kadının da doğuştan penise sahip olabileceğini biliyordum. Bundan utanmasına gerek yoktu. Üst bedenini liflemeyi bitirdiğimde, kollarına gelmişti sıra. Bacak arasına kapattığı ellerinden birini tutmaya çalıştım. İşte o an yüzüme bakmıştı. "Sorun yok Bayan Manoban. Benden çekinmenize gerek yok." Sıcak bir gülümsemeyle söylemiştim. Ellerini serbest bırakıp küvetin kenarlarına yerleştirdi.
Bir kolunu kavrayarak nazikçe tuttum. Lifi kolunda gezdirirken kalkmamış haliyle bile oldukça büyük görünen penisine kaçamak bakışlar atıyordum. Ateşimin yükseldiğini saçlarımın arasından enseme süzülen ter damlasının yarattığı irkilmeyle hissetmiştim. Yutkunmama engel olamazken, yüzüme bakmadığı için seviniyordum. Yüzüme baksaydı kesinlikle utanç verici bir duruma düşerdim. Baktığı hasta hakkında erotik hayaller kuran bir sapık olarak görülebilirdim.
Kollarını liflemeyi bitirip, bacaklarına geçecektim ki, birden bileğimden yakalayarak beni durdurdu. "Git buradan! Hemen!"
İlk defa kulaklarıma dolan sesi öfke doluydu. Köpüklü bileğimi ondan kurtarıp, hızla banyodan çıktım. Ne yaptım? Onu kızdıracak ne yaptım? Banyonun kapısına yaslanmış neden kızdığını düşünürken, Rose koşarak yanıma gelmişti. "Jennie ne oldu? Bayan Manoban'ın bağırdığını duydum. Sen iyi misin?" Nefesimi düzenlemeye çalışırken zorlanarak konuştum. "B-ben bilmiyorum Rose. Ne yaptığımı bilmiyorum."Rose beni bırakıp banyoya girdi. Kapı açık kaldığı için onları duyabiliyordum.
"Bayan Manoban, iyi misiniz? Ben devam edeyim isterseniz?"
"Hayır. Tzuyu'yu çağırın."
"P-pekala Bayan Manoban nasıl isterseniz."
Rose banyodan çıktığında düşünceli görünüyordu. Bir şeyler mırıldanıyordu kendi kendine. "Rose neler oluyor?" İrkilerek bana döndü. "Ş-şey bir şey yok Jennie. Bayan Manoban sanırım henüz sana alışamadı. Tzuyu'yu çağırmaya gidiyorum. Sen odana çıkabilirsin."
Günler süren sessizliğini sonunda bozmuştu. Neden beni kovdu? Anlayamıyorum. Ne yapmış olabilirim? Üstelik bana güvenip rahatlamıştı. Saklanmayı bırakmıştı. Y-yoksa ondan etkilendiğimi mi fark etti? Tanrım çok utanıyorum.
Ya beni bir daha görmek istemezse, ya beni işten kovarsa?
Sonraki bölüm Lisa'nın ağzından.
Bakalım Jennie ne yapmış da Manoban'ı sinirlendirmiş 🙄.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!P
FanfictionKendiliğinden gelen bir dürtüyle, ellerim bacaklarından yukarı doğru kaymaya başlamıştı. Pürüzsüzdü. Daha fazla istedim. O sıcak deliğe girmeyi, günah çukuruna düşmeyi istedim. O gece yaşananlar tekrar edilecekti. Geceliğini pürüzsüz teninden sıyır...