ALTINCI BÖLÜM

3K 197 125
                                    



O zaman Let's go Let's gooo 😸



Jennie

Anlamaya başlıyordum.
İlan için şirkete ilk gittiğimde herkesin neden tuhaf karşıladığını anlamıştım. Bu korkunç bir şeydi. İnsanların hasta ve aciz bir insandan iftira atarak yararlanmaya çalışması. Korkunçtu. Tzuyu'nun yaptığı ise fahişelikti. Sırf kendi çıkarı için Bayan Manoban'ın cinsel dürtülerini kullanıyordu. Oysa Bayan Manoban'ın iyileşmesi ve hayata yeniden dönmesi için, çıkarcı ilişkilere değil, onu gerçekten seven, ona değer veren insanlara ihtiyacı vardı. İçine düştüğü bu karanlıktan kurtulmalıydı.

"Rose, Bayan Manoban'ı Tzuyu'dan korumalıyız." Rose birden şaşkınca yüzüme baktı. "N-nasıl? Jennie Bayan Manoban bundan şikayetçi değil. Ama sürtük Tzuyu bize büyüklenip, işten kaytarıyor. İnanır mısın, sen gelmeden önce onun görevi olduğu halde, bütün evi Basti ve ben temizlemek zorunda kaldık. Üstelik ikimizin de kendi işleri aksadı. Sırf Bayan Manoban'ın yatağına giriyor diye kendini bizden üstün görüyor."

Sinirden yumruklarımı sıkmıştım. Şu an karşımda olsa o sürtüğü büyük bir zevkle boğabilirdim. "Bayan Kim'e söylemediniz mi size böyle davrandığını, ya da Bayan Manoban'a?" Rose çaresizce yutkundu.
"Bayan Manoban'a neler anlattıysa bize inanmadı Jennie. Gerçi Bayan Manoban'ın malikanedeki olaylarla çok ilgilendiğini sanmıyorum. Yaşayan bir ölü gibi, onun yaptıklarını anlattığımızda hiçbir şey söylemeden öylece bize baktı. Bayan Kim'e anlattığımda ise Tzuyu'nun ne mal olduğunu bildiğini ama onu kovarsa her yerde malikanede olup bitenleri üstüne katarak anlatacağı için sustuğunu söyledi. Aslında Bayan Kim'in de işine geliyor bu durum, biliyorum."

Rose ağlamaklı bir ses tonuyla "birgün yaptıklarına dayanamayıp isyan ettiğimde, beni 'Bayan Kim'i sevdiğini biliyorum. Bir daha işime karışırsan ona her şeyi anlatırım.' diye tehdit etti. O kız bir şeytan Jennie. Onunla baş edemeyiz." Rose ağlamaya başladığında ona sarılarak sırtını sıvazlamaya başladım.
"Bayan Kim'i sevdiğini çok belli ediyorsun Rose. Eminim o da farkındadır. Bunun için boşuna üzülüyorsun. Ve sana bir sır vereyim. Jisoo da sana karşı boş değil. Sana olan bakışlarını yakaladım." Kollarımın arasından çıkarak gülümsemeye başladı. Ağlamaktan kızarmış burnuyla çok sevimliydi. "Gerçekten mi Jennie? Gerçekten o da benden hoşlanıyor mu?" Başımı evet anlamında salladığımda, tekrar kollarıma atılarak bana sıkıca sarıldı.

"Rose Tzuyu'dan kurtulmak için bir yol bulmalıyız. Bayan Manoban için endişeleniyorum." Rose sorgulayan gözlerle bana bakıyordu. "Jennie, Tzuyu Bayan Manoban için bir sorun değil. Biz çalışanlar için sorun. Kendimizi düşünmeliyiz."

Hayır Rose yanılıyorsun. Tzuyu her şeyden önce Bayan Manoban için tehlikeli, onun duygularını köreltiyor. Onu gördüm, kucağında zıplarken yüzünde en ufak bir ifade yoktu. Olması gereken şey bu değildi.

"H-haklısın Rose, kendimiz için kurtulmalıyız o zaman." O kadını Bayan Manoban'ın yanına yaklaştırmayacağım. Bana karşı elinde hiçbir koz yok. Beni sindiremeyecek. Rose benden izin isteyerek mutfaktaki işlerini halletmek için odamdan ayrıldı. Bugün için Bayan Manoban'a kitap okumayı planlamıştım. Belki sonra hava almak için bahçeye çıkmak isterdi. Onu iyileştirmek için elimden geleni yapmalıydım.

Rose yemeği hazırlayana kadar Bayan Manoban için daha önce kütüphaneden seçtiğim bir kitabı yanıma alarak odasının önüne geldim. Bir cevap alamayacağımı bildiğim halde kapıyı çaldım. Beklediğim gibi cevap yoktu. İçeri girdiğimde uyuduğunu görmüştüm. Çıkmam gerekirken kendime engel olamadım ve yatağının yanına kadar ilerledim. Uyurken bile mutsuzdu. Bir insanın en azından uykusunda huzur bulması gerekmez miydi? Ne oldu sana Manoban? Bu kadar canını yakan şey ne? Güzel yüzünü solduran ne?

Kapının yanında duran sandalyeyi alarak yatağının kenarına sessizce yerleştirdim. Yanı başına oturarak, onu izlemeye başladım. Bugün banyoda gördüklerim birden zihnimde canlanmıştı. Kendimi aldatılmış gibi hissetmem tuhaf mıydı? O kadının bana bakışı... geldiğim ilk anda benden hoşlanmamıştı zaten. Bayan Manoban'ı elinden almamdan korkmuş olmalı. Öyle olacak seni sürtük! Korkmakta haklısın! Bayan Manoban'ı senin kirli ellerinden kurtaracağım.

Huzursuzca başını yana çevirdiğinde yüzüne gelen bir tutam saç dikkatimi çekmişti. Rahatsız olmalıydı. Kaşları çatılmıştı. İlaçlar yüzünden uyuyordu. Yoksa bu saatte uyuması normal değildi. Yüzüne gelen saçı yavaşça çekmek için uzandım. Alnına hafifçe dokunarak onu rahatsız eden saç tutamından kurtardım. Bekle, gülümsedin mi sen Manoban? Çok kısa bir andı. Ayırt edememiştim. Küçücük bir gülümseme gördüğümü sandım. Öyle miydi? Hayır hayır yanılıyor olmalıyım. Gülümsemesini görmeyi o kadar çok istiyorum ki, kendi kendime hayal görüyorum.

Birgün huzurla uyuyacaksın Manoban. O günün gelmesi için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Bana güven...Bana izin ver...

Uyandığında başında dikilen birini bulmak onu rahatsız etmesin diye Rose'ye yardım etmek için mutfağa gidiyordum. Birden Rose'nin biriyle tartışır gibi konuştuğunu duydum.
Ne olduğunu anlamak için mutfağın kapısında duraksadım.

"Kendi işlerini kendin hallet Tzuyu! Biz senin uşağın değiliz!"

"Yakında uşağım da olacaksınız, merak etme." İğrenç bir gülüşle söylemişti.

"Rüyanda görürsün Tzuyu. Şansını çok zorluyorsun! Bayan Manoban'ın sana karşı bir şey hissedebileceğini mi düşünüyorsun yoksa? Gerçekten acıyorum sana."

"Bir şey hissetmesine gerek yok, ben onun yatağına girerken siz burada kıskançlıktan çatlıyorsunuz ya, o bana yeter. Hem belli olmaz bakarsın birgün sizin başınıza malikanenin hanımı olurum. Hah o zaman da bana böyle saygısızca konuşabilecek misiniz?"

"Tzuyu sen gerçekten hayal aleminde yaşıyorsun. Bayan Manoban'ın kendine hayrı yok. Sen kalkmış malikanenin hanımı olmaktan bahsediyorsun. Hahah buna ağaçlardaki sincaplar bile güler. İşinin başına dön ve hayal kurmayı bırak!"

"Dikkat et Rose, yakında bir sürprizle karşılaşabilirsin."

Tzuyu mutfaktan çıkarken burun buruna gelmiştik. Gözlerini kısarak "sen bizi mi dinliyorsun?" Karşısında dik durmak için çenemi hafifçe yukarı kaldırarak sert bir tavra büründüm. "Oyununu ortaya çıkaracağım Tzuyu. Bayan Manoban'dan daha fazla yararlanamayacaksın." Korkmuş gibi elini göğsüne çıkarıp "aahh çok korktum Jenneicik nasıl yapacaksın? Kapıların ardından Bayan Manoban ve beni izleyerek mi?"

Yüzündeki sırıtmaya yumruğumu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Nasıl bu kadar iğrenç olabilirdi? Söyleyecek bir şey bulamıyordum.
Hafifçe yüzüme yaklaşıp alçak bir sesle iğrenç nefesini vererek "nasıldı Jennie? Gördüğün şey hoşuna gitti mi? Onu içime alırken sen de ıslandın mı?" Bu artık son noktaydı. Yanağına hızla bir tokat geçirdiğimde, hala sırıtıyordu.

"Sen... sen iğrenç bir insansın Tzuyu! Hasta bir insanı kullanıyorsun! İğreniyorum senden! Çok yakında Bayan Manoban'ın artık sana ihtiyacı kalmayacak. O zaman da böyle sırıtıp, iğrenç sözler sarf edebilecek misin merak ediyorum?"
Tzuyu birden kaşlarını çatmıştı. Kızaran yanağına elini bastırarak "ne yapacaksın Jennie? Benim yerime Bayan Manoban'ın yatağına mı gireceksin?"

Ehhem devamı sonraki bölüme 😸








.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin