ON DOKUZUNCU BÖLÜM

2.1K 181 86
                                    



O zaman Let's go Let's gooo 😸


Lisa

Uyandığımda Jennie'nin boynuyla karşı karşıya gelmiştim. Bütün gece böyle mi uyumuştuk? Tanrım her yeri uyuşmuş olmalı. Başımı kaldırıp, Jennie'nin güzel yüzünü izlemeye başladım. Dudakları şişmişti. Tombul yanakları sarkmış, ara sıra burnunu oynatarak uyuyordu. Rahatsız bir pozisyonda kalmasına rağmen oldukça rahat görünüyordu. Onu öperek uyandırsam çok mu garip olurdu?

Onu öpmek istiyorum. Garip görünmesi umrumda değil. Boynuna doğru yavaşça sokulup, dudaklarımı tenine bastırdım. Geri çekildiğimde gülümsemişti ama uyanmamıştı.
Bu sefer yanağına bir öpücük kondurdum. Mırıldanarak "beş dakika daha." Elimi yorganın altına sokup, çıplak bacağının üzerinde gezdirmeye başladığımda, aniden gözlerini açarak donmuştu. Bu haline gülümseyerek "günaydın Jennie."

Elim hala bacağında gezerken yavaşça yukarıya doğru yol almıştı. "Gü-günaydın mmhh Bayan Manoban." Dudaklarına doğru uzandığımda şaşkınlığını bir kenara atarak hemen karşılık vermişti. Fazla sert olmayan günaydın öpücüğümüzden sonra geri çekildim. "Seni uyandırmak zordu Jennie." Elimi bacak arasına ulaşmadan çekmiştim. Hayal kırıklığını görebiliyordum. "Üzgünüm Bayan Manoban gece geç uyuduğum için zor uyanmış olmalıyım."

"Rahat değil miydin? Yani sana zorluk mu çıkardım?" Hemen kaşlarını havaya kaldırarak "ne? Hayır hayır. Çok rahattım, sizinle ilgili değil Bayan Manoban." Gülümseyecek "sevindim Jennie. Bundan sonra benimle uyumanı istiyorum. İlk defa huzurla uyudum. Senin sayende." Kızaran yanaklarını gizlemek için ellerini yanaklarına bastırdı. "B-ben mutfağı toplamalıyım. Kahvaltıda görüşürüz Bayan Manoban." Hızla odamdan çıktı.

Bugün salıncak kurma planımı gerçekleştirecektim. Jennie'nin oldukça hoşuna gideceğinden emindim.

Jennie

Kızaran yanaklarımla hemen mutfağa indim. Hızlı hızlı etrafı toplarken, Tzuyu'nun bahçe kapısından girmesiyle duraksadım. Kapının çerçevesine yaslanıp "nasıl Jennie? Bayan Manoban'ın yatağı yeterince sıcak mı?" Onu duymazdan gelebilirdim. Ya da karşılık verip delirtebilirdim.

Duymazdan gelmeyi seçtim. Mutfağı toplamaya devam ederken tekrar konuştu.
"Biliyorsun ailem Kore'de yaşıyor ve senin hakkında birkaç şey öğrendim." Söyledikleri beynimde yankılanırken hızla ona döndüm.
"Ne saçmalıyorsun sen? Beni mi araştırdın?" İğrenç sırıtmasıyla "evet, ne var bunda? Korktuğun ya da sakladığın bir şey mi var Jennie?" Kendimi kontrol etmem gerekiyordu. Rahat bir tavır sergilemeye çalışıp "hayır, sakladığım bir şey yok. İzin verirsen mutfağı toplamaya çalışıyorum."

Mutfağı terk etmeden önce kahkaha atarak "göreceğiz Jenniecik, göreceğiz." Gider gitmez elimi ağzıma kapatarak sakinleşmeye çalıştım. Ne öğrenmişti? Ya da gerçekten bir şey öğrenmiş miydi? Kaçtığım geçmişim beni burada bulabilir miydi? Düşüncelerle boğuşurken Rose uykulu gözleriyle mutfağa girdi. "Bırak Jennie ben hallederim. Hem uykum açılır belki." Rose yüzümdeki şaşkınlığı görünce "tanrım Jennie ne oldu? Cin görmüş gibisin. Otur şuraya." Beni sandalyeye oturtup bir bardak su verdi.

"Ne oldu Jennie?" Suyumdan bir yudum aldıktan sonra "y-yok, yok bir şeyim Rose. Tzuyu'yla biraz atıştık sadece." Kaşlarını çatarak "o sürtük hala sana bulaşma cesaretini nereden alıyor?" Eğer gerçekten öğrendiyse, her şeyi yapmaya cesareti olur Rose. Kimse öğrenmemeli, özellikle Bayan Manoban öğrenmemeli. Karşısında nasıl bir pozisyona düşerim? Tzuyu'yu durdurmam gerekiyor!

"Boşver Rose, her zamanki şeyler işte. Ben odama çıkıyorum. Kahvaltıdan önce duş almalıyım." Rose şüpheli bakışlarıyla "pekala Jennie." Kendime hakim olmalıydım. Gerginliğimi saklamalıydım. Aceleyle odama çıkıp duşa girdim.

Rose

Jennie'nin hali hal değildi. Tzuyu ona ne söylediyse dehşete düşmüştü. Normalde onun söylediklerini pek takmazdı. Kahvaltıyı hazırlarken düşünceliydim. O kadar dalmışım ki, Bayan Kim'in geldiğini bile duymamıştım. Arkamdan sarılan kollarla çığlık atmıştım.
"Hey sakin ol Rose benim." Başımı çevirip Bayan Kim'i görmemle yanaklarım kızarmıştı.
"B-bayan Kim, beni korkuttunuz." Bir elini yanağıma çıkararak "üzgünüm Rose sana sürpriz yapmak istemiştim. Gözlerimi gözlerinden kaçırmaya çalışarak "hoşgeldiniz. K-kahvaltı birazdan hazır olur." Ellerini belime yerleştirerek "kızardın mı sen?" Nasıl kızarmayayım? Şu an oldukça yakınız ve elleri belimde.

Daha fazla utandırmak istememiş olmalı ki, geriye çekilip "ben Lisa'ya bakacağım Rose. Kahvaltıda görüşürüz." Kendime gelmeye çalışarak "g-görüşürüz Bayan Kim." Gülümseyerek mutfaktan ayrıldı. Hemen musluğu açarak ellerimi ıslattım. Yanaklarıma ve boynuma sürdüğüm ıslak elimi kalbimin üzerine bastırdım. Deli gibi atıyordu. Bana bu kadar yakın davranmasından umutlanmalı mıydım? Jennie haklı olabilir mi? Gerçekten Bayan Kim'in de bana karşı duyguları olabilir mi?

Kalbimi sakinleştirmeye çalışırken, Tzuyu'nun sinsi sırıtmasıyla içeri girmesi hemen yüzümü düşürmüştü. Masadan aldığı yeşil bir elmayı kıyafetine sürtüp "kimlerle arkadaşlık ettiğine dikkat et Rose. Jennie düşündüğün kişi değil."
Onu takmadığımı belli etmek için işime döndüm. Cevap vermemiştim. Kahkaha atarak "bak sen şu Jennie'ye herkesi kandırıp, kendine inandırmış. Pes doğrusu." Artık sabrımı zorluyordu. Elimdeki bıçağı sertçe tezgaha vurup "yeter! Herkesi kendin gibi pislik mi sanıyorsun sen! Benden ve Jennie'den uzak dur Tzuyu. Seni uyarıyorum. Zehrini başka yerde akıt!"

Tepkime şaşırmamış gibi gayet rahat bir şekilde elmayı yerine bıraktı. "Yakında öğreneceksiniz. O zaman da böyle konuşabilecek misin merak ediyorum Rose." Kendinden oldukça emindi. Acaba gerçekten Jennie hakkında bir sır mı biliyordu? Jennie bana ailesinin ilgisinden sıkıldığını ve kendini keşfetmek için bu ülkeye geldiğini söylemişti. Hayatından pek fazla söz etmemişti. Eğer geçmişinde bir sıkıntı varsa ve Tzuyu bunu ona karşı kullanıyorsa, bu sabahki hali bu yüzden olmalıydı. Ne saklıyorsun Jennie? Seni bu kadar korkutan sırrın ne?

Jennie'nin geçmişini biraz deşelim bakalım🙄










.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin