YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

1.8K 137 75
                                    





O zaman Let's go Let's gooo 😸


Jisoo

"Bay Kang, buraya kadar toplantı için geldiniz ve olanlara bakın. Lütfen bu gece sizi misafir etmemize izin verin." Jennie'nin beklenmedik baygınlığı toplantımıza engel olmuştu. Şirket için önemli bir adım olduğu için Bay Kang'ın vazgeçmesine izin veremezdim. Kibarca gülümseyip "lütfen endişe etmeyin küçük hanımın rahatsızlanması beni derinden üzdü ve teklifiniz için çok teşekkür ederim ancak, şoförüm kapıda beni bekliyor." Rose ellerini önünde birleştirip "yemek yeseydiniz öyle giderdiniz Bay Kang." Gülümsemesi hep aynıydı. Bir santim bile oynamadan kıvrılıyordu dudakları "ah üzgünüm başka bir zaman yemeyi tercih ederim."

Gitmek için kapıya yöneldiğinde onu geçirmek için biz de peşinden çıktık. Şoförü koşarak bize doğru geldiğinde "efendim bir sorunumuz var araba çalışmıyor bu gece yola çıkamayız." Bay Kang büyük bir sıkıntıyla iç çektikten sonra "senin görevin bu arabayla ilgilenmek değil mi?" Şoför başını eğerek "evet efendim, çok, çok üzgünüm hemen tamir edilmesi için birini bulacağım."

"Bay Kang teklifim hala geçerli. Arabanız tamir edilene kadar lütfen misafirimiz olun." Bu defa mecburen kabul etmişti. Tzuyu'ya hemen bir oda hazırlatıp, misafirimizin rahat etmesini sağlamıştım.

Yatmak için Rose'yle odama geçtiğimde kıyafetlerimi değiştirmeye başladım. Rose düşünceli görünüyordu. Gömleğimin düğmelerini çözerken "neyin var Rose? Jennie'yi mi düşünüyorsun?" Rose irkilerek yanıma adımladı ve gömleğimin düğmelerini çözmeme yardımcı oldu. "Evet Jennie'yi düşünüyorum Jisoo. Neden birden bayıldı? Doktor stresten olduğunu söyledi. Kocası yüzünden olmalı. Bir an önce boşanmasını sağlamalısın, yoksa Jennie için de Bayan Manoban için de iyi olmayacak."

Sevgilimin ellerini tutarak endişeli gözlerine baktım. "Merak etme Rose, avukata çoktan talimat verdim. Öncelikle kocasının nerede olduğunu bulmaya çalışacak. Bulamasa bile mutlaka boşanmalarını sağlayacağım." İçi rahat eden Rose, rahatlamış bir nefes vererek "umarım bir an önce biter ve Bayan Manoban öğrenmeden Jennie huzura kavuşur."

Jennie

Uyandığımda beni izleyen bir çift kocaman gözle karşılaşmıştım. Lisa hayran hayran beni izliyordu. "Ne zaman uyanacağını düşünüyordum Jennie ve horladığını bilmelisin." Uyanır uyanmaz horlamakla suçlanmak mı? Oyuncu bir şekilde hemen ona arkamı döndüm. Elini omzuma atarak "sadece şaka yapıyordum Jennie, uyurken tıpkı bir bebek gibisin." Hala ona dönmediğimde dudaklarını enseme bastırarak "dün gece çok güzeldi."

Hemen baştan aşağıya kıpkırmızı olmuştum. Geri çekildiğinde yavaşça ona doğru dönerek "ş-şeyy ben kahvaltı için Rose'ye yardım edeyim." Yataktan kalkmak üzereyken beni tutup üzerine çekti. Düşmenin etkisiyle dudaklarımız birbirinin üzerine gelmişti. Yavaşça gözlerimi açıp dudaklarından ayrıldım. "Dün gece benim için de çok güzeldi." Dudakları kıvrılırken "kahvaltı çoktan hazır olmalı hazırlanıp inelim Jennie." Ağırlığım göğsündeyken yüzüne hayran hayran bakıyordum. Kendime gelmemi sağlayan sözcükler dudaklarından döküldü. "Jennie, nefes alamıyorum. Ü-üzerimden kalkmalısın."

Hızla yan tarafa geçip gözlerimi kaçırarak "özür dilerim ben..."
Yatakta doğrulup gözlerime bakmak için başını eğdi. "Biliyorum Jennie, beni çok seviyorsun ve bana bakmaktan kendini alamıyorsun. Tıpkı benim de sana bakmaktan kendimi alamadığım gibi." Tanrım Manoban beni öldürmek istiyorsun değil mi? Sabah sabah bu kadar güzel sözler sarf etmek zorunda mısın?
Başımı onaylar bir biçimde salladım.

"Pekala hadi seni doyuralım o zaman." Yataktan kalkarken söylemişti. Lisa odamda bulunan banyoya girdikten sonra yatağımı toplayıp, giyebilmesi için kıyafet almak için Lisa'nın odasına yöneldim. Dolabı açıp, kıyafet seçerken kapıda beliren beden neredeyse çığlık atmama neden olacaktı. Elimi ağzıma bastırarak kendime engel oldum. "Jennie beni gördüğüne bu kadar heyecanlanacağını bilseydim, çok daha önce karşına çıkardım karıcığım." İğrenç sırıtmasıyla yine karşımdaydı. Kısık bir tonda "ne işin var burada? Gitmedin mi sen?"

Alaycı bir şekilde tırnaklarına bakarak "Bayan Kim o kalmam için o kadar ısrar etti ki, kabul etmekten başka çarem kalmadı. Çok kibar ve misafirperver insanlar, yazık olacak Jennie." Kenarda duran muhtemelen çok pahalı vazoyu elime alarak havaya kaldırdım. "Sana bu insanları rahat bırakmanı söyledim. Eğer... eğer onlara bir zarar verirsen... seni öldürürüm Jiyong." Hiçbir korkaklık belirtisi göstermeden elimdeki vazoya uzandı. Vazoyu tutan elimin üzerinde elini gezdirerek "onlara beraber zarar vereceğiz sevgili karıcığım. Bana yardım edeceksin."

Hemen ondan uzaklaşarak sırtımı duvara yasladım. Dehşete düşmüştüm. "Asla! Asla sana yardım etmem. Bu defa pisliğinin içine beni çekemeyeceksin. Senden boşanacağım ve yaptıklarının cezasını çekeceksin!" Üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Köşeye sıkışmış hissediyordum. Söylediklerimden dolayı kaşları çatılmıştı. Hala elimde olan vazoyu alarak kenara koydu. Kaçmak için fırsat kollarken ani bir hareketle beni duvara yapıştırdı. Pis nefesi dudaklarıma çarparken "sana ne diyorsam onu yapacaksın. Yapmak zorundasın. Küçük sevgiline her şeyi anlatmamı istemiyorsan yapmak zorundasın."

Lisa... tanrım ben ne yapacağım? Onu kaybedemem. Daha da kötüsü, onun eski haline dönmesine izin veremem. Gözlerimi sıkıca kapatıp bu kabusun son bulmasını bekliyordum. Birden üzerimdeki karanlık çekilince gözlerimi açtım.

"Jennie hanım dün sizin için çok endişelendim. Umarım daha iyisinizdir?" Ne diyor bu pislik?
"Sen ne—-." Kapıda Lisa'yı bornozla gördüğümde anlamıştım. Bozuntuya vermeden hemen toparlanarak "şey üzgünüm, daha iyiyim." Lisa Jiyong'u iyice süzerek "gittiğinizi düşünmüştüm Bay Kang." Jiyong yeni fark etmiş gibi arkasını dönerek "Ahh Bayan Manoban, dün gece arabam arıza yaptı ve Bayan Kim kalmam için ısrar etti." Lisa sorgulayan gözlerle "pekala odamda ne işiniz var?"

Jiyong profesyonelliğini hiç bozmadan yalanlarına devam edecekti. "Şey ben banyoyu arıyordum ve Jennie hanımı görünce geçmiş olsun demek istemiştim. Özür dilerim sizin odanız olduğunu bilmiyordum." Lisa yumuşayarak "pekala ziyanı yok Bay Kang, kahvaltıda görüşürüz." Jiyong bana bakarak kaşını kaldırdıktan sonra odadan ayrıldı. Lisa titrediğimi fark etmeden önce kendime gelmeliydim. Bana doğru yaklaşıp "kıyafetlerimi kendim giyebilirim Jennie, banyonu kullanabilirsin."

Duştan çıkıp hazırlandıktan sonra tekrar Lisa'nın odasına girdim. Orada değildi. Beni beklemeden kahvaltıya inmiş olmalıydı. Hızla merdivenlerden inip, mutfağa yöneldim. Mutfaktan yükselen gülüşme sesleri beni şaşırtmıştı. İçeriye göz attığımda Jiyong'un anlattığı şeylere herkesin güldüğünü ve özellikle Lisa'nın bundan büyük keyif aldığını gördüğümde dünya başıma yıkılmıştı. Lisa'yı kendine alıştırmayı başarmıştı. Benim masum sevgilim her şeyden bir haber iğrenç kocamı sevmişti. Ne yapacağım ben? Bütün bunlarla nasıl başa çıkacağım?

Rose kapıda dikildiğimi fark edince "Jennie gelsene, Bay Kang çok eğlenceli bir insan. Anlattıklarını sen de dinlemelisin." Lisa da başını benim olduğum yere çevirdiğinde gözlerindeki mutluluğu görmüştüm. "Sevgilim, kahvaltını yapmalısın. Daha sonra Bay Kang'a malikanenin çevresini gezdireceğiz." Yumruğumu arkama saklayarak olanca gücümle sıkmaya başladım. Zor da olsa gülümseyerek "nasıl istersen Lisa."

Jiyong'a hiç bakmadan Lisa'nın yanındaki yerime oturdum. Masada benim rahatsız olduğumu anlayan tek bir kişi vardı. Jisoo. Şüpheli bakışlarını üzerimde gezdiriyor, ona baktığımda hemen normal haline dönüyordu. Onunla konuşmalıydım. Kocamın bu evde olduğunu ve onları dolandırmanın peşinde olduğunu söylemeliydim. Lisa ona daha fazla alışmadan yapmalıydım bunu.

Jennie'nin kocası da ne şerefsiz çıktı be 🙄













.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin