YEDİNCİ BÖLÜM

2.4K 190 67
                                    




O zaman Let's go Let's gooo 😸


Jennie

"Ne yapacaksın Jennie? Benim yerime Bayan Manoban'ın yatağına mı gireceksin?"

Öfkeden gözüm dönmüştü. Ne söylediğimin farkında bile olmadan, sırf Tzuyu'ya üstünlük sağlamak için söylememem gereken şeyler dudaklarımdan döküldü.
"Geldiğim ilk andan beri korktuğun bu değil mi? Evet! Gerekirse onu senin gibi iğrenç bir yaratıktan kurtarmak için yatağına gireceğim! Eminim onu senden daha mutlu edebilirim."

Bana yaklaştığı gibi suratına iyice yaklaşarak "banyoda ne gördüğümü söyleyeyim sana. Sen Bayan Manoban'ın kucağında zıplarken, onun umrunda bile değildin. Sen onun içinde olduğunu sanıyorsun ama gerçek bu değil. Orada değildi. Sana ait değildi. Bir fahişenin içinde olmaktansa benim içimde olmayı tercih edeceğinden eminim."

Rose şaşkınca mutfağın kapısında dikilmiş, söylediğim şeyler karşısında şoka uğramıştı. Tzuyu daha fazla dayanamayarak koşarak uzaklaşmıştı. "J-Jennie? Sen... az önce... o sürtüğe dersini verdin! Tanrım Jennie, harikaydın!" Rose'den olumsuz bir tepki beklerken yaptığım şeyi büyük bir sevinçle karşılamıştı.
"Rose, biraz önce benim içimden ne çıktı bilmiyorum ama sanırım fazla ileri gittim." Kaşlarını çatarak "hayır Jennie az bile yaptın. Onun bize şimdiye kadar neler söylediğini bilseydin buna üzülmezdin."

Mutfağa geçerken konuşmaya devam etti.
"Peki söylediklerinde ciddi miydin Jennie? Gerçekten Bayan Manoban'ın yatağ—-."
Birden sözünü keserek "Rosee! Çok utanıyorum zaten lütfen sorma." Rose yemeklerini hazırlarken kıkırdadı. "Aslında fena fikir değil Jennie. Sen Bayan Manoban'ı tavlarsın ben de Bayan Kim'i." Alaycı bir tavırla söylemişti. Söylediği komik gelmişti. İkimiz de birbirimizin suratına bakarak kahkaha atmaya başlamıştık. O sırada bahçe kapısından mutfağa giren Basti yüzlerimize aval aval bakarak "hey bir şey mi kaçırdım? Komik olan ne, bana da anlatın lütfen?"

Basti'nin meraklı ve sevimli suratı daha fazla gülmemize yol açmıştı. Rose Basti'nin omuzlarına ellerini yerleştirerek sandalyeye oturttu. "Kadınlar arasında bir mesele Basti. Senin bilmene gerek yok." Basti gözlerini devirerek "şu koca malikanedeki tek erkek olmamın cezasını çekiyorum resmen. Bahçedeki çiçeklerden başka konuşabileceğim kimse yok. Alacağınız olsun." Kollarını karnında birleştirip, küsmüş gibi yapmıştı.

Rose Bayan Manoban'ın yemek tepsisini hazırlamıştı. Tepsiyi bana uzatırken imalı bir sırıtmayla gözlerime bakmıştı. Tanrım, sanırım Rose'nin diline düştüm. Tzuyu'ya söylediklerimi o an sinirden söylemiştim. Gerçekten Bayan Manoban'ın yatağına girmek gibi bir düşüncem yoktu. Yani bunu hiç düşünmedim diyemem. Belki birazcık hayal etmiş olabilirim ama... bu gerçekten bunu yapacağım anlamına gelmezdi. Öyle değil mi?

Bayan Manoban'ın yemeğini yemesi işin odasına gelmiştim. Yeni uyandığı bekliydi. Kapıyı açtığımda onu esnerken yakalamıştım. Çok sevimli gelmişti gözüme, küçük bir çocuğun esnemesini andırıyordu. Ağzını genişçe açtıktan sonra dudakları büzülmüş ve sanki bir şey yiyormuş gibi dudaklarını oynatmıştı. Hemen sonrasında ölü ifadesi geri gelmişti.

Kapıda dikilip ona hayranca baktığımı anlamam uzun sürmemişti. Hemen kendime gelip, yemek tepsisini özel masasına bıraktım.
"Bugün nasılsınız Bayan Manoban? Yemekten sonra biraz hava almak ister misiniz?"

Gözleri yemek tepsisindeydi. Bir kez olsun gözlerime uzunca bakmamıştı. Gerçi buna dayanabilir miydim ben de bilmiyordum. Masayı önüne doğru sürüklerken çatalını eline aldı. Yine cevap vermeyecekti. Yatağın kenarına karşısına gelecek şekilde oturdum.
"Bayan Manoban, size yardım etmeye çalışıyorum. Siz de bana biraz olsun yardımcı olsanız?" Yemeğini yemeye başlamıştı. Cevap alabilmek için başımı hafifçe öne eğerek gözlerine bakmaya çalışıyordum. İfadesiz bir şekilde ağzına attığı lokmayı çiğnerken, gözleri gözlerimi buldu. Sevimli bir şekilde gülümsediğimde çok kısa bir an şaşkınlık görmüştüm gözlerinde. Çok kısaydı.

Hemen gözlerini benden ayırarak yemeğine devam etti. "Buraya geldiğimden beri bahçeyi dolaşma fırsatım olmadı hiç. Belki beraber dolaşırız ne dersiniz Bayan Manoban? Sessiz kalmaya devam ederseniz bunu evet olarak kabul edeceğim." Birden çatalını sertçe tepsiye bıraktı. Kızdırmış mıydım onu? Yine mi? Kalbim korkuyla atarken, öfkeli gözlerine bakıyordum. O kadar soğuktu ki, üşüdüğümü hissettim.
"Ben sizin rehberiniz değilim. Bahçeyi dolaşmak istiyorsanız bunun için size yardımcı olacak bir sürü insan var. Şimdi beni rahat bırakın ki, yemeğimi yiyebileyim."

İlk defa bu kadar uzun bir cümle kurmuştu. Buna mı sevineyim yoksa beni kovduğuna mı üzüleyim şaşırmıştım. "B-ben üzgünüm Bayan Manoban. Haddimi aşmak istememiştim. Gidiyorum, ilaç saatinizde görüşmek üzere."
Ona alınamazdım. O benim patronumdu. Üstelik hastaydı. Söylediklerini sineye çekmeliydim ama kalbimin kırılmasına engel olamıyordum. Umutsuzca beni sevmesini beni kabul etmesini bekliyordum.

Odadan çıktığımda merdivenleri temizleyen Tzuyu'yla karşılaşmıştım. Üzgün suratımı görünce sırıtmıştı. Hemen özgüvenli bir duruş sergileyerek yeni temizlediği merdivenlere sertçe basa basa aşağıya inmeye başladım. Yanından geçerken ona dönüp sırıtmayı da ihmal etmemiştim. Madem böyle oynamak istiyordu, o zaman ona onun gibi karşılık verecektim.

Dışardan gelen korna sesiyle Rose sevinçle kapıya koşmuştu. Sanırım Jisoo gelmişti. Rose'nin bu haline gülümseyerek peşinden gittim. Kapının önüne çıktığımda, Jisoo'nun elinde hediye paketleriyle olduğunu gördüm.
"Bayan Kim hoşgeldiniz. Sizi daha geç bekliyordum. Haber verseydiniz sizin için özel yemekler yapardım." Rose utangaç ve kızarmış yanaklarıyla ellerini önünde birleştirmişti.

Jisoo koşarak gelen Basti'ye elindeki paketleri verdikten sonra, Rose'nin omuzlarına ellerini yerleştirdi. "Ahh sevgili Rose, senin dokunduğun her şey güzelleşiyor. Özel bir çaba sarf etmene hiç gerek yok." Tanrım Rose şimdi düşüp bayılacak. Jisoo Rose'nin cevap vermesini beklemeden bana doğru döndü.
"Nasılsın Jennie? Malikaneye alıştın mı?" Biraz önce kalbimin kırılmasını bir kenara bırakıp gülümsemeye çalıştım. "Çok iyiyim. Rose sayesinde evimde gibi hissediyorum."

Rose bana teşekkür eden gözlerle bakarken, Jisoo gururla "Rose'miz öyledir Jennie. Narin, düşünceli ve sıcakkanlıdır. Hadi içeri girelim ve size aldığım hediyelere göz atın."
Jisoo gerçekten iyi bir insandı. Bir patrondan çok, arkadaş gibiydi. Evdeki herkesin onu sevmesinin nedeni buydu. Tzuyu hariç. O yılan Jisoo geldiğinde ortadan kaybolmuştu. Tzuyu'nun Jisoo'dan korktuğuna bahse girebilirdim. Geldiğini gördüğünde yüzü bembeyaz kesilmişti. Aceleyle merdivenlerden çıkıp kaçmıştı.

Bu kadar nazik ve düşünceli birinden neden kaçıyordu ki?
Jisoo'yla aranızda ne geçti Tzuyu? Neden ondan bu kadar korkuyorsun?


Hadi bakalım yine bir gizem 🙄









.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin