ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

2.2K 197 113
                                    


O zaman Let's go Let's gooo 😸



Jennie

Sabah uyandığımda boynumdaki kızarıklıkların artık kızarıklık değil, hafif morluklara döndüğünü görmüştüm. Tzuyu şeytanı lanet izlerini boynuma bırakmıştı. Bu izleri saklamam gerekiyordu.

Duş alıp kıyafetlerimi giydikten sonra, boynuma Jisoo'nun hediye olarak aldığı fuları geçirdim. Bu iş görecektir. Aynada son kez düzeltme yaptıktan sonra Bayan Manoban'a günaydın demek için odasına girdim. Uyanmış ve yatağında suçlu bir çocuk gibi duruyordu. Perdeleri açmaya yeltenip "Günaydın Bayan Manoban, iyi uyudunuz mu?" Kocaman bir gülümsemeyle söylemiştim. Gözlerini kaçırarak "günaydın Jennie. Sanırım banyo günümü erkene almamız gerekiyor." Söylediği şeyle perdeleri açıp ona doğru yaklaştım. Yorganını sıkı sıkı tutuyordu. "Bir sorun mu var Bayan Manoban? Bana söyleyebilirsiniz, lütfen çekinmeyin." Utanarak yorganını üzerinden yana doğru açtı. Pijamasının ön kısmında lekeler oluşmuştu.

Onu daha fazla utandırmamak için "Ne zamandır düşünüyordum Bayan Manoban, bence banyo sayınızı haftada iki yerine üçe çıkarmalıyız. Bu konu hakkında Rose'yle konuşmuştum. Ne dersiniz?" Başını aşağı yukarı sallayarak yorganı üzerine geri örttü.
"Harika o zaman ben banyonuzu hazırlarken burada bekleyin. Hemen döneceğim."

Zavallı Bayan Manoban, kontrol edemediği ereksiyonunun kurbanı olmuştu. Tzuyu'nun dün gece bahsettiği şey doğruysa, artık cinsel ihtiyacını ondan karşılamıyorsa bu durumun sık sık yaşanması kaçınılmazdı. Hemen banyoyu hazırlayıp, Bayan Manoban'ı almak için geri döndüm. Yatağından kalkmıştı. Koluna girerek merdivenleri yavaşça indirdim. Burada geçirdiğim 1 ay boyunca ilk geldiğim gün hariç Bayan Manoban'ın banyosunu hep ben yaptırmıştım. O gece aramızda geçenlerden sonra bunun nasıl bir etkisi olacağını tahmin edemiyordum.

Kıyafetlerini tamamen çıkarıp, hazırladığım küvetin içine yerleşmesini sağladıktan sonra, lifi elime aldım. Küvetin kenarına geçip, nefesimi tutarak liflemeye başladım. Beni izlediğini hissedebiliyordum. Bu his daha çok gerilmemi ve istemsizce dudaklarımı yalamamı sağlıyordu. Küvetten çıkan buhar dudağımın üstünün nemlenmesine sebep olmuştu.

Göğüslerini ve karnını liflemeyi henüz bitirmiştim ki, Bayan Manoban'ın elini elimin üzerinde hissettim. "Burası oldukça sıcak ve buharlı Jennie. Boynundakini çıkarmak isteyebilirsin." Refleksle elim boynuma gittiğinde şaşırmıştı. "Ş-şey gerek yok Bayan Manoban, böyle iyiyim." Şüpheli gözlerini fularımda gezdirirken "yaklaş." Göz bebeklerim titriyordu. Ona yaklaşmak için can atıyordum ama aynı zamanda kendime engel olamayacağımı bildiğim için korkuyordum. Tekrar etti. "Yaklaş Jennie." Yüzüne yaklaştım.
Boynumdaki fuları ince bir hareketle çözüp çıkardığında, kaşları çatılmıştı. Fular küvetin içine düşmüş, parmaklarını boynumda gezdirmeye başlamıştı. Nefesimi tutarak, gözlerimi kapattım. "Kim yaptı bunu sana?" Tuttuğum nefesimi bırakarak transtan çıktım.
"Ö-önemli bir şey değ—." Bu defa daha yüksek bir sesle "kim yaptı dedim!"

"Üzgünüm Bayan Manoban. Bunu söylemek istemiyorum." Küvette doğrularak yüzüme daha da yakınlaşmıştı. Parmaklarını tekrar morluklarda gezdirip "acıyor mu?" Güçlü bir şekilde yutkunarak "a-acımıyor, hiç acımıyor." Parmaklarının değdiği yer acıyabilir mi Manoban? Sen bana dokunurken ben acı çekebilir miyim? Dokunuşların altında ancak, büyük bir mutluluk hissedebilirim.

Zor da olsa Bayan Manoban'ın banyosunu bitirmiştim. Size yemin ederim, ona orada, hemen küvetin içinde sahip olmamak için büyük bir savaş verdim kendimle. Vücudum titreyerek, ağzım kuruyarak savaş verdim.
Odasına geri çıktığımızda kıyafetlerini giydirip, yatağının üzerine oturttum. Saçlarını iyice kurutmayı da ihmal etmemiştim.
Yüzüme gülümsememi yerleştirip "Bayan Manoban, bugün mutfakta bizimle kahvaltı etmek ister misiniz? Evdekiler de buna çok sevinecektir." Hemen kabul edeceğini sanmıyordum. Belki bana kızabilirdi bile.

"Olur." Aldığım cevapla şaşkınlığımı gizleyememiştim. Bu kadar kolay kabul edeceğini düşünmemiştim. Yüzüme bakarak "sanırım ciddi bir teklif değildi, suratının haline bakarsak?" Hemen toparlanarak
"h-hayır hayır. Sadece bu kadar kolay kabul etmenize şaşırdım Bayan Manoban. Kahvaltı hazır olmalı, inelim mi?" Kolumu ona uzatarak girmesi için bekledim. Yataktan yavaşça kalkıp, koluma girdi. Herkesin çok şaşıracağını biliyordum.

Mutfağa girdiğimizde beklediğim gibi herkes donup kalmıştı. Basti ağzına bir peynir parçası atarken yakalanmıştı. Rose ise Bayan Manoban'ın yemek tepsisi elinde dudakları şaşkınca aralanmış kekeleyerek "B-bayan Manoban siz?" Araya girerek "evet Rose bizimle kahvaltı edecek." Tzuyu henüz mutfağa teşrif etmemişti. Bayan Manoban'ı sandalyeye oturtup, Rose'ye yardım etmeye başlamıştım. Ara sıra masaya göz attığımda, Basti'nin gergince yutkunduğunu ve Bayan Manoban'ın etrafta gözlerini gezdirdiğini görmüştüm.

Nihayet kahvaltıyı tam anlamıyla hazırlayıp hepimiz masanın etrafına toplanmıştık. Mutfağın kapısından söylenerek giren Tzuyu'ya başlarımız çevrilmişti. "Biraz daha dikkatli olsanız ölür müsünüz? Her yer pislik içinde. Bari banyo yaptığınız yeri temizley—-." Masada Bayan Manoban'ı görmesiyle devam edememiş utançla kıpkırmızı olmuştu.
"B-bayan Manoban, özür dilerim. B-ben öyle—-." Bayan Manoban elini havaya kaldırarak sözünü kesmişti. Hemen ardından bana bakarak "kahvaltımıza devam edelim."

Tzuyu kıpkırmızı suratıyla masadaki yerini almıştı. Başını tabağından hiç kaldırmadan duruyordu. Bir süre sonra Bayan Manoban, kollarını okşayarak "biraz üşüdüm. Jennie odamdan hırkamı getirir misin?" Tanrım ne aptalım! Banyodan yeni çıktı, üşüyeceğini tahmin etmeliydim. "Hemen getiriyorum Bayan Manoban." Hızla masadan kalkıp mutfaktan ayrıldım.

Lisa

Jennie'yi bilerek odama göndermiştim. Gider gitmez çatalımı bırakarak "Jennie'ye hanginiz zarar verdi?" Soğuk bir sesle sormuştum. Masadaki herkes gerilirken, Rose ve Basti önce birbirlerinin suratına sonra ikisi de aynı hızda Tzuyu'ya bakmıştı. Tzuyu yutkunarak gözlerini kocaman açtı. "B-ben... neden hepiniz bana bakıyorsunuz? Ben y-yapmadım." Cevabımı aldığımı düşünüyordum.

"Sen! Benim evimde, benim için çalışan birine zarar verme hakkını nereden alıyorsun?" Öfke dolu gözlerim Tzuyu'nun gözlerini hedef almıştı. Korkuyla yaşaran gözleri ve titreyen elleriyle "b-ben özür dilerim Bayan Manoban. G-gerçekten isteyerek o—-." Sözünü keserek "isteyerek olmadı öyle mi? İstemeyerek bir insanın boynunu nasıl morarttın Tzuyu?"

Birazdan kalp krizi geçirecekmiş gibi duruyordu. Artık gözyaşları akmaya başlamıştı. Yüzündeki gülümsemesiyle hırkamı getiren Jennie masadaki gerilimi fark edince duraksamıştı. Elinde hırkamla dikilen Jennie'ye bakarak "kendine yeni bir iş bul Tzuyu. Evimde senin gibi birini istemiyorum." Herkes şaşkınca bana bakarken kahvaltıma devam ettim. Jennie şokunu üzerinden atıp, hırkamı sırtıma yerleştirerek, sessizce yerine oturdu. Tzuyu masayı terk edip, ağlayarak mutfaktan çıktı.

"B-Bayan Manoban?" Jennie'nin seslenmesiyle tabağımdan başımı kaldırıp yumuşak bir ses tonuyla "efendim Jennie?" Yutkunarak dudaklarını araladı. "B-benim yüzümden mi? Y-yani Tzuyu'yu benim yüzümden mi kovdunuz?" Kararlı bir tavırla hepsinin yüzüne tek tek baktım. Tzuyu'yu kovmam hepsini içten içe sevindirmişti. "Hayır Jennie, senin yüzünden değil. Hiçkimse benim çatımın altındaki birine zorbalık yapamaz. Şimdi lütfen kahvaltınızı yapın."

Daha önce de Tzuyu hakkında şikayetler duymuştum. O zamanlar bu işi Jisoo'ya bırakmıştım. Onun gerekeni yapacağını bildiğim için karışmamıştım. Ancak... Jennie'ye yaptığı şeyi affedemezdim. Belki soracaksınız, bunu Rose'ye yapmış olsaydı nasıl davranırdın diye. Bilmiyorum. Bu derece önemser miydim bilmiyorum. Son zamanlarda değişik duygularla boğuşuyorum. Jennie hayatıma girdiğinden beri bir şeyleri düzeltme ihtiyacı hissediyorum. Onun hayat dolu gülümsemesine ihtiyacım var.

Lisa bebeğim hayırdır 😸








.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin