OTUZ ALTINCI BÖLÜM

1.7K 158 83
                                    




O zaman Let's go Let's gooo 😸

Jennie

Uçak biletimi yanıma alıp, kimseye yakalanmadan odama ulaşmıştım. Zihnimde her şeyi toparlamalıydım. Jisoo'nun yaptığı telefon görüşmesi... evet benim hakkımdaydı.

<İşler değişti. Şimdilik açıklamayı bekletin. Bayan Manoban'la görüştükten sonra sizinle tekrar iletişime geçeceğim.>

Lisa beni Kore'ye göndermek için Jisoo'yla plan yapmıştı. Ama hamile olduğum için bundan vazgeçti. Beni affetmesinin tek nedeni bir bebeğimizin olacak olmasıydı. Bunu kaldırabileceğimden emin değilim. Ne yapmalıyım? Bunu Lisa'yla konuşmam gerekiyor.

Elimdeki uçak biletini tekrar kontrol ettiğimde, açık tarihli olduğunu görmüştüm. Belirli bir tarih yoktu. İstenilen zamanda seyahat edilebilecek şekildeydi. Bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyorlardı? Arkamdan gizlice böyle işler çevirmelerini sindiremezdim.

Düşünceler içinde boğulurken kapım çalınmıştı. Saate göz gezdirdiğimde gecenin 01.35'i olduğunu görmüştüm. "Girin." Kapı yavaşça açıldı. Gelen Lisa'ydı.
"Şey Jennie... geri dönmedin ve merak ettim. Yani..." 

Yatağın üzerine bıraktığım uçak biletini saklamaya çalışarak "çok yorgun hissediyorum. Bu gece kendi yatağımda uyusam iyi olacak Bayan Man—."
Lisa elini havaya kaldırarak sözümü kesti. "Pekala anlıyorum. İyi geceler Jennie." Yüzündeki ifade hayal kırıklığı mıydı? Bir umut kal dememi bekler gibi gözlerini benden ayırmadan kapıyı tuttu. Çözmem gereken çok şey vardı. "İyi geceler." Odamdan çıktıktan sonra sakladığım uçak biletini tekrar elime aldım. Üzgünüm Lisa, beni gerçekten sevdiğine ikna olmam lazım.

Uyandığımda yüzüme vuran güneş ışıkları beni rahatsız etmişti. Zor bir gece geçirmiştim. Duş alıp hazırlandıktan sonra mide bulantısından muzdarip olduğum için hiçbir şey yemek istemiyordum. Yine de Rose'ye yardım etmek için mutfağa inmek istemiştim. Lisa'yla bu yeni duruma alışabilecek miydim bilmiyordum.

Mutfak kapısına geldiğimde, herkesin uyanmış olduğunu gelen cıvıltılı seslerden anlamıştım. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle kapıyı açtığımda gördüğüm manzara olağandışıydı.
Lisa elindeki tavada krep çevirmeye çalışıyordu. Rose ona nasıl yapılacağını öğretiyor olmalıydı. Jisoo ise ağzına attığı salatalık dilimiyle Lisa'nın haline kıkırdıyordu. Henüz beni fark etmemişlerdi.

Jisoo ağzındaki salatalığı bitirdikten sonra "Lisa, iyi bir anne olacaksın. Baksana hiç yapmadığın bir şeyi yapmaya çalışıyorsun küçük bebeğin çok şanslı olacak." Yaptığı şeyden gurur duyan Lisa başını kaldırıp, cevap vereceği sırada beni görmüştü.
"J-Jennie, günaydın. Sizin için krep yapıyorum."
Görüyorum Lisa, görüyorum ama benim için yaptığını hiç sanmıyorum.

Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip "günaydın. Zahmet etmeseydiniz Bayan Manoban." Ortam buz gibiydi. Lisa ise şaşkındı. Elindeki tavayı bırakarak Rose'ye teslim etti. Üzerindeki önlüğü çıkarmaya başlamıştı. "Sen devam edersin Rose. B-benim şey... benim bir işim vardı." Mutfaktan kaçarcasına çıkarken, bütün gözler benim üzerimdeydi. Jisoo bana sorgularcasına baktıktan sonra Lisa'nın arkasından gitmişti.

Rose dudaklarını büzerek "Jennie neden öyle söyledin? Sabah erkenden kalktı ve senin için mutfağa girdi. İstediğin bu değil miydi? Seni affetmesini istemiyor muydun?" Derin bir iç çekerek "beni affettiği falan yok Rose. Bütün bunları hamile olduğum için yapıyor. Beni affetmesinin tek nedeni bebeğimiz." Rose şaşkınca "Jennie yanlış düşünüyorsun. Tamam belki bu da bir neden olabilir ama..."
Susmuştu. Haklı olduğumu içten içe o da biliyordu.

Lisa

Jennie'nin bu davranışına anlam veremiyordum. Onu affetmemi istiyordu. Şimdiyse onu affettiğimi söylediğim halde bana uzak davranıyordu. Ağlamamak için kendimi tutmayı başarıp, mutfaktan ayrılmıştım. Odama girdiğimde birkaç dakika sonra Jisoo gelmişti. "Hey Lisa, iyi misin?" Yatağıma oturup, yumurtalı ellerimi incelemeye başladım. "Bilmiyorum Jisoo. Jennie bana çok uzak davranıyor ve nedenini bilmiyorum."

Jisoo omzuma elini koyarak "belki hamile olduğu içindir. Hamile kadınların duygu durumlarının değişebileceğini duymuştum." Jisoo'nun beni teselli etmesine minnettardım ancak, hissediyordum. Jennie'de bundan daha farklı bir durum vardı. Artık beni sevmiyor muydu? Ona çok mu kötü davranmıştım?

"Şey bu arada Lisa... Jennie'nin ve ailesinin itibarı için hazırladığımız basın açıklaması geldi. Ne yapayım?" Ben onu tamamen unutmuştum. Daha birkaç hafta öncesine kadar Jennie'yi göndermeyi düşünüyordum.
"Jisoo! Sakın, sakın Jennie'nin bundan haberi olmasın. Zaten yeterince uzak davranıyor bana. Bunu öğrenirse... onu göndermek istediğimi öğrenirse samimiyetimden şüphe edebilir."

Jisoo omzumu sıkarak "merak etme Lisa, belgeler çalışma odamda. Öğrenmesi imkansız zaten. Ama ne yapmalıyım? Jennie'yi göndermesen bile itibarı için bir şeyler yapmalıyız. O pislik herifi polise teslim ettim ve  yakında Kore'ye iadesi yapılacak. İade yapıldıktan sonra bu açıklamayı hemen yapmalıyız." Odamın içinde birkaç tur döndükten sonra "tamam, Jennie'yi göndermek hariç işlemlere devam edin. Sevdiğim kadının adını temize çıkaracağım ama ona her zamankinden daha sıkı sarılıp gitmesine asla izin vermeyeceğim Jisoo."


Biraz toparlandıktan sonra mutfağa geri dönmüştük. Jennie mutfakta değildi.
"Rose, Jennie nerede?" Kahvelerimizi dolduran Rose tedirgince "şey, midesi iyi olmadığı için yemek istemedi Bayan Manoban. Odasına çıktı." Masadaki kendi ellerimle yaptığım kreplere göz gezdirdim. En azından tadına baksaydı mutlu olacaktım.

Neyin var Jennie? Neden bana bu kadar uzaksın? Buna dayanamıyorum.



Siz de Lisa'ya üzücüklü oldunuz mu? Ben oldum. 🥺










.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin