ON ALTINCI BÖLÜM

2.3K 206 48
                                    





O zaman Let's go Let's gooo 😸


Jennie

Kovulma daha doğrusu önce kovulma sonra direkten dönme olayından sonra 3 gün geçmişti. Bayan Manoban'ın doktoru dün gelmiş ve Jisoo'yla beraber Bayan Manoban'ın odasında uzun saatler geçirmişlerdi. Endişelenmiştim. Bir sorunu olduğunu düşünerek mutfakta Rose'nin başının etini yemiştim. Neyseki Jisoo bize mutlu haberi getirmişti. Evet Bayan Manoban'ın durumunun gelişme gösterdiğini söylemişti ve artık ağır ilaçlar yerine yavaş yavaş azaltılan dozlar alacaktı. Eskisi gibi güçsüz olmayacaktı. Günlük işlerini kendisi halledebilecekti. Ama bunun benim için iyi olmadığı aklıma gelince kalbimde bir acı hissettim. Artık ona kıyafetlerini giydirmeyecek miydim? Peki ya banyosu? Onu da mı ben yaptırmayacaktım?

Hayır Jennie, böyle düşünmemelisin. O iyileşiyor ve sen kendi arzuların yüzünden bunu düşündüğün için kendinden utanmalısın.
Ama düşünmeden yapamıyorum. Ya artık bana, yani bir bakıcıya ihtiyacı kalmazsa? O zaman benim bu malikanede bulunmamın ne amacı olurdu ki? Ondan ayrılamam. Onu bu kadar severken bunu yapamam.

"Jennie? Jennie? Ne düşünüyorsun böyle kara kara?" Beni düşüncelerimden uyandıran Rose'ydi. Mutfak masasında başımı elime dayamış aynı dediği gibi kara kara düşünüyordum. "Hiç Rose, hiçbir şey. Yardıma ihtiyacın var mı?" Rose elindeki patatesi soyarken gülümsedi. "Hayır ama belki Bayan Manoban'ın vardır. Git bir bak istersen." Kaşlarını imalı bir şekilde havalandırmıştı.
Gözlerimi kaçırarak "öyle mi dersin? Bakmalı mıyım?" Rose benim bu kadar saf olduğuma şaşırmış olmalıydı. Derin bir nefes vererek "Jennie, mutfağımdan gider misin? Hadi kış kış, sevgili Bayan Manoban'ına hadi."

Resmen beni mutfaktan kovmuştu. Oflaya poflaya merdivenleri çıkmaya başlamıştım. Tzuyu ortalıkta pek dolanmıyordu. Anlaşılan Jisoo onu fena haşlamıştı. Yine de o şeytanın ne yapacağı belli olmazdı. Tetikte olmak en iyisi. Bayan Manoban'ın odasının önüne geldiğimde, elimi yumruk yapıp havada bekletmeye başladım. Ne demeliydim? Boğazımı temizleyerek prova yapmaya başladım. "Bayan Manoban, size eşlik edebilir miyim?" Bu ne Jennie? Eşlik etmek ne?
Tekrar "Bayan Manoban, afiyettesinizdir umarım." Yok artık Jennie konuşmayı mı unuttun? Tanrım, kendime inanamıyorum.

Birden kapı açıldığında, yumruk yaptığım elim havadayken Bayan Manoban'la karşı karşıya gelmiştim. Yüzlerimiz o kadar yakındı ki, dudaklarımı uzatsam çenesine değerdi. "B-bayan Manoban." Bir adım geri çekilerek gözlerimin içine baktı. "Jennie? Ben de seni bekliyordum. Gelmeyince ben yanına gelmek istedim." Hala havada olan elime bakıp "anlaşılan geldin." Elimi yavaş yavaş indirip diğer elimin içine aldım. "Evet ben... ben tam kapınızı çalmak üzereydim."

"Pekala ne bekliyorsun o zaman içeri girsene."
Biraz kenara çekildiğinde içeri girdim. Kapının yanındaki sandalyeyi alarak oturmam için yatağın kenarına yerleştirdi. İlk defa benim için bir şey yapıyordu. Yani çok büyük bir olay değildi elbette ama bunu yapmaya gücü vardı işte. "Otur bakalım Jennie." Sandalyenin arkasında bekliyordu. Eteğimi düzelterek yavaşça oturdum. Omuzlarıma ellerini yerleştirerek kulağıma doğru eğildi. Hayır Manoban, bana bunu yapma. Üzerimdeki etkini biliyorsun. Bunun kesinlikle farkındasın.

Nefesini kulağımda hissettiğimde, öleceğimi sanmıştım. "Bir planım var Jennie. Bahçeye bir salıncak kurmak istiyorum.Gölün yakınındaki büyük ağacı hatırlıyorsun değil mi?" Öldüm mü? Yaşıyor muyum? Yutkunarak başımı aşağı yukarı salladım. "İşte o büyük ağaca bir salıncak kuracağım, ne düşünüyorsun?"
Benim ne düşündüğümün ne önemi vardı ki? İstediği her şeyi yapabilirdi. Başımı ona çevirmek istiyordum ama hala çok yakınımda olduğu için bunu yaparsam muhtemelen dudak dudağa gelebilirdik. Kahretsin dudaklarını dudaklarımın üzerinde istiyorum Manoban.

"Jennie ne düşünüyorsun diye sordum?" Gözlerimi sımsıkı kapatarak, nefesinin tenimdeki yakıcı etkisini azaltmaya çalıştım.
"B-bu harika bir fikir Bayan Manoban." Hangi ara karşıma geçtiğini bilmiyordum. Sessizlik oluştuğunda kapattığım gözlerimi araladım. Yüzlerimiz arasında bir karıştan az mesafe vardı. "Jennie seni öpebilir miyim?" Hayır rüya görüyorum değil mi? O her gece gördüğüm ıslak rüyalardan birindeyim şu an değil mi? Lütfen rüya olmasın.

"Dedim ki, se——." Nasıl olduğunu anlamadan dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım. İkimizin de gözleri kendiliğinden kapanmıştı. Beceriksizce alt dudağımı dudaklarının arasına alıp, emmeye başlamıştı. Bu o kadar güzel bir öpüştü ki, o kadar yumuşak, o kadar yavaştı ki, kendimi pamuktan bulutların üzerinde hissetmiştim. Acemice emdiği alt dudağımdan ayrılarak gözlerini açtı. Dudaklarını yalayarak "Tadın tıpkı şekere benziyor Jennie."

Seninkiyse dünyanın en lezzetli, en keşfedilmemiş tadı Manoban. Karşısında nefes nefese kızarmış alt dudağımla beklerken "tekrar deneyelim Jennie. Daha fazla şeker tatmak istiyorum." Bir çocuk gibiydi konuşmaları. Jisoo Bayan Manoban'ın aşkın ne olduğunu bilmediğini söylemişti. Bugüne kadar hiç sevgilisi olmamıştı yani.

Memnun bir gülümsemeyle dudaklarına tekrar kapandım. Bu defa onu yönlendirerek dilimi ağzının içine gönderdim ve öpüşümüzü daha da derinleştirdim. Dilimi dudaklarının arasına sıkıştırıp emmeye başladığında gerçekten lezzetli bir şekeri bütün damağına yaymak ister gibiydi. Elini belime atarak, oturduğum sandalyeden kalkmamı ve yatağa oturmamı sağladı. Dudaklarımız hala kenetliydi. Bacaklarımız yatağın dışında yavaşça uzandık. Her şey rüya gibiydi. Hala belimi okşayan eliyle dudaklarımdan ayrılıp, bana baktı. Gözlerimi görebileceği şekilde hafifçe başını geriye çekerek bana üstten bakıyordu. "İlk öpücüğümü sana verdim Jennie. Bunu biliyor muydun?" Boşta kalan elini yüzüme çıkartıp, saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken söylemişti.

Tzuyu'yla hiç öpüşmemiş miydi yani? İlk geldiğim gün banyoda şahit olduğum sahne gözlerimin önüne geldi. Ona hiç dokunmamıştı. Bakmamıştı bile.

"B-bilmiyordum." Ne yazık ki, ben ilk öpücüğümü sana saklayamadım Manoban. Eğer seninle karşılaşacağımı bilseydim, ne pahasına olursa olsun her şeyimi sana saklardım. Parmağını alnımın ortasına dokundurup, yavaşça kaşlarımın ortasından aşağıya doğru indirdi. Burnumdan dudaklarıma geçtiğinde, orada durdu. Bakışları dudaklarımın üzerindeydi. Kıymetli bir hazineye bakar gibi bakıyordu dudaklarıma.

Smutu hak edip etmediğinize karar veremiyorum 😏









.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin