O zaman Let's go Let's gooo 😸Jennie
Korkuyorum. İlk defa bu kadar korkuyorum. Onu kaybetmekten, güvenini boşa çıkarmaktan korkuyorum. Bilmeliydim, geçmişimin bir gün karşıma çıkacağını, beni asla rahat bırakmayacağını bilmeliydim. Belki de her şeyi önceden anlatsaydım bu kadar korkmazdım. Bayan Manoban bana bu kadar güvenmişken, öğrenmesi onu bana karşı düşman yapabilirdi.
Ben... ben evliyim. Evet bunu size şimdi söylüyorum. Evliyim ve kocamın adı Kore'de yolsuzluklara karıştı. Doğal olarak karısı olduğum için benim adım da lekelendi. Kocam kimseye haber vermeden ortadan kaybolup beni aslanların önüne yem olarak bıraktı. Aylarca evden çıkamadım. Gazeteciler televizyoncular tarafından sürekli taciz edildim. Dolandırılan acılı aileler evimin kapısına tehdit notları çürümüş gıdalar fırlattılar. Bütün suç benim üzerime kaldı. Ailem bu yüzden beni korumak için adeta kapalı bir kutuya yerleştirdiler. Kaçtım. Her şeyi geride bırakıp kaçtım. Geçmişim beni burada bulamaz sanmıştım, yanılmışım
Kocam denen pislik ondan boşanamadan ortadan kayboldu. Tam 2 senedir izini kimse bulamadı. Biliyorum evli olduğumu gizlememeliydim. Bayan Manoban evli bir kadına aşık olduğunu öğrendiğinde kim bilir nasıl yıkılacak. Tanrım onu hayata döndürmeye çalışırken, her şeyi mahvetmek üzereyim. Tzuyu'yu durdurmalıyım. Bayan Manoban asla öğrenmemeli.
Duştan çıkıp düşüncelere dalmışken, Rose odama geldi. "Jennie girebilir miyim?"
Saçlarımı küçük havluyla kurularken "tabi Rose, gir lütfen." Çekingence yatağımın kenarına oturup, sanki bir sıkıntısı varmış gibi iç çekti. "Kahvaltının hazır olduğunu söylemek için mi geldin Rose? Hemen saçlarımı kurulayıp, Bayan Manoban'ı aşağıya indireceğim." Kucağına koyduğu elinin parmaklarını sıkarak net bir sesle "Jennie. Bir sırrın mı var? Seni zor bir durumda bırakacak bir sırrın mı var?" Şaşkınca saçlarımdaki havluyu düşürdüm."S-sen ne biliyorsun Rose? Neden bana bunu soruyorsun?" Panik halim bir sırrım olduğundan emin olmasını sağlamıştı. Elini omzuma atarak "Jennie, bana anlatabilirsin. Seni asla yargılamam ve belki sana yardım edebilirim." O kadar şefkatli bir şekilde söylemişti ki, her şeyimi ona anlatmak istedim. Gözyaşlarım yavaş yavaş dökülürken başımı ellerimin arasına aldım. "Rose ben... ben evliyim..." Her şeyi anlattıktan sonra, Tzuyu'nun bunu kullanmaya cesaret etmesine, üstelik benim bir suçum yokken sırf gerçeği sakladığım için zor durumda kalmama oldukça sinirlenmişti.
"Gözyaşlarımı temizleyip, yanaklarımı ellerinin arasına aldı. "Bana bak Jennie. Ben senin yanındayım. O Tzuyu denen şeytanın hakkından birlikte geleceğiz." Gözlerimi kaçırarak "Rose, Bayan Manoban öğrenmemeli. Onu kaybedemem. Ben... ben ona yalan söyledim. Evli olduğumu bilseydi bana yaklaşmazdı." Yanaklarımı daha sıkı tutarak "öğrenmeyecek Jennie. Sana söz veriyorum sen zamanı geldiğinde anlatana kadar hiçbir şey öğrenmeyecek. Bu konuyu Bayan Kim'le konuşmalıyız. O bize yardım eder ve Tzuyu'nun çenesini kapatır."
Jisoo'ya güvenebilir miydim? Bayan Manoban'ın hayatta olan en yakını Jisoo'ydu. Bile bile ona yalan söylememe izin verir miydi?
Rose çekincemi anlamış gibi gülümseyerek "merak etme Jennie. Bayan Kim yıllar sonra Bayan Manoban'ı hayata döndüren kişinin sen olduğunun farkında. Bunu batırmak istemeyecektir. Bayan Manoban'ın bir travmayı daha atlatabileceğini sanmıyorum. Bunu kötü bir şekilde öğrenirse neler olacağını düşünmek dahi istemiyorum. Zavallı Bayan Manoban, Tanrı ona maddi olarak her şeyi verdi. Keşke daha mutlu olabilseydi."Rose konuşurken kendimi iğrenç bir varlık gibi hissetmeden yapamadım. Ben yalancının tekiydim. Bayan Manoban'ın masum aşkını haketmiyordum. Sessizliğime karşılık Rose birden ayağa kalkarak coşkulu bir şekilde "hadi bakalım, gülümse ve Bayan Manoban'ı kahvaltıya getir. Her şey yoluna girecek." Rose'den aldığım cesaretle hemen toparlanıp, Bayan Manoban'ın odasının kapısını çaldım.
"Girin." Artık cevap alabiliyordum. Derin bir nefes verip, kapıyı açtım. Jisoo'yla beraberlerdi. "Ah Jisoo, geldiğinizi bilmiyordum. Merhaba." Bana sıcak bir gülümseme ve güçlü bir sarılma vermişti.
"Merhaba Jennie, Lisa'yı çok iyi gördüm. Sana ne kadar teşekkür etsem az gelir." Beni bırakıp geri çekildiğinde, Bayan Manoban'a göz kırptığını görmüştüm. Anlaşılan benim hakkında uzunca konuşmuşlardı. Yanaklarım hemen kızarırken, Bayan Manoban'ın gözlerime bakmaktan çekindiğini fark etmiştim. Utanıyordu. Sessizliğini korurken garip havayı dağıtmak için "kahvaltı hazır Bayan Manoban. Aşağıya inelim mi?"Jisoo ellerini çırparak "çok heyecanlıyım çocuklar. Yıllar sonra Lisa'yla mutfakta kahvaltı edeceğim. Bu anı kesinlikle ölümsüzleştirmeliyiz." Bayan Manoban yataktan kalkıp terliklerini giyerken, Jisoo'nun mutluluğuna bakıp gülümsemeden edemiyordum. Yataktan kalkan Bayan Manoban birden eliyle çenemi tutarak yüzümü incelemeye başladı. "Jennie, ağladın mı sen?"
Baş başa olmadığımız için çekiniyordum. Birden çenemi ondan kurtararak geriye çekildim. "Y-yok ağlamadım Bayan Manoban. Duştan çıktım ondan öyle gelmiştir." Kaşları hala çatıktı. Jisoo araya girerek "kız ağlamadığını söylüyor işte Lisa. Hadi kahvaltıya. Kurt gibi acıktım." Neyseki çok üstünde durmamıştı.
Kahvaltı masasının etrafında toplandığımızda, Tzuyu hariç herkes vardı. Bayan Manoban'ın bulunduğu ortamda bulunması yasaktı ve yemeğini tek başına yiyordu. Basti elinde bir demet taze kesilmiş çiçekle gelmişti. Kahvaltı masasının ortasına bir vazoyla birlikte yerleştirdi. Herkes halinden oldukça memnundu. Bayan Manoban kahvaltısını bitirip ağzını peçeteyle sildikten sonra "Sebastian, kahvaltını bitirdikten sonra seninle işimiz var." Hafif bir tebessümle söylemişti. Basti korkarak "t-tabi Bayan Manoban emrinizdeyim." Muhtemelen aklından türlü türlü senaryolar geçiyordu Basti'nin. Yüzü şekilden şekile girerken, Rose ve ben birbirimize bakıp, Basti'nin haline gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk.
Jisoo ise bizim Basti'yle uğraştığımızı anlayıp, sizi gidi sizi der gibi başını sallamıştı.
Kahvaltılarını bitiren Bayan Manoban ve Jisoo bahçedeki çardağa geçerken, Basti hemen oturduğu yerden kalkıp "B-Bayan Man-Manoban beni kovacak mı? Yalvarırım bir şey biliyorsanız söyleyin." İkimize de sevimli suratıyla bakarken sonunda dayanamamış ve tuttuğumuz kahkahalarımızı patlatmıştık. Neye güldüğümüzü anlamaya çalışan Basti, gözlerini hızlı hızlı kırpıştırarak bize bakıyordu.Sonunda gülmekten karnımız ağrıdığı için, durabilmiştik. Rose Basti'nin sevimli yanaklarını sıkıştırıp "sence seni kovabilir mi? Şu sevimli tontiş yanaklara kıyılır mı hiç?" Utanan Basti, hemen yanaklarını Rose'den kurtarıp "yanaklarım en değerli servetim hanımlar, daha dikkatli olursanız sevinirim." Sahte bir gururla çenesini yukarı kaldırıp, yanaklarını çırptı. Rose gözlerini devirerek "ay yesinler, en değerli servetiymiş."
Basti'nin Bayan Manoban'ın karşısında gergin olmaması için "merak etme Basti, kovulmayacaksın. Sadece yardımına ihtiyacı var. Salıncak kurmak için." İkisi de ağızlarını kocaman açarak aynı anda "salıncak mı?" dediğinde, başımı sallayarak "evet, salıncak."
Basti Bayan Manoban'ın yanına gittiğinde mutfakta Rose'ye yardım etmek için kaldım. Tzuyu'dan kurtulmanın yolunu bulmalıydık. Jisoo'ya anlatsak bile onu kovamayacağı için daha kesin bir çözüm bulmalıydık. Gizli ve sessizce Rose'yle konuşuyordum. Birden Rose aklına bir fikir gelmiş gibi parmaklarını şıklattı.
"Buldum! Buldum Jennie." Heyecanla gözlerine baktığımda boğazını temizleyerek "onun geçmişini araştıracağız. Sana yaptığı şeyi ona yapacağız ve eminin o şeytanın geçmişi karanlıklarla doludur.""Rose seni sevdiğimi biliyorsun değil mi?" Yanaklarına kocaman öpücükler kondurmadan önce söylemiştim. Gururlu bir şekilde "beni sevmeyenler ölsün."
Ölsün be Rose. Hatta sürünsünler. Umarım Tzuyu'nun geçmişinde işimize yarayacak bir şeyler bulurduk. Benim sırrıma karşılık onun sırrı. Bir yolunu bulup, Bayan Manoban'a geçmişim hakkında gerçekleri anlatmalıydım. Peki acısız bir yolu var mıydı bunun? Bu işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyorum. Tanrım yardım et bana. Onu kaybedemem.Rose'yi sevdiğinizi biliyorum 😸
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!P
FanfictionKendiliğinden gelen bir dürtüyle, ellerim bacaklarından yukarı doğru kaymaya başlamıştı. Pürüzsüzdü. Daha fazla istedim. O sıcak deliğe girmeyi, günah çukuruna düşmeyi istedim. O gece yaşananlar tekrar edilecekti. Geceliğini pürüzsüz teninden sıyır...