ON BEŞİNCİ BÖLÜM

2.2K 190 97
                                    

melark1 bebeğim bu bölümü senin için yazdım. ❤️

O zaman Let's go Let's gooo 😸


Lisa

Gergin geçen bir kahvaltıdan sonra, kendimi güçsüz hissettiğim için odama çıkmak istemiştim. Jennie kendi yüzünden Tzuyu'yu kovduğumu düşündüğü için üzgün görünüyordu. Onu rahatlatmak için ne yapabilirdim? Üzülmesini, kendini sorumlu tutmasını istemiyordum. O hep gülmeliydi, benim aksime. Onun yüzü asla solmamalıydı. Biliyor musunuz bana annemi hatırlatıyor. Annemin de yüzü Jennie gibi hep gülerdi. Mutsuz olduğu zamanlarda bile bana belli etmemek için özel bir çaba sarf ederdi. Anlardım gülümsemesinin sahte olduğunu ama yine de benim için mutlu görünmeye çalışması içten içe beni mutlu ederdi.

Odama çıktığımızda Jennie ilaçlarımı vermek için ecza dolabını açtı. Tıpkı annem gibi belli etmemeye çalışıyordu. Henüz ilaçlarımı eline almıştı ki "Jennie? Bana bak." Yavaşça bana döndü. Çekimser bir tavırla "b-buyrun Bayan Manoban, bir şey mi istediniz?" Başımı aşağı yukarı sallayarak yatağımın kenarını pat patladım. "Buraya gel, otur." Pat patladığım yere bakıp yutkundu. Yavaşça gelip gösterdiğim yere oturdu. Yatak başlığına yaslanmış yatağımda oturuyordum. Gözlerini ellerine dikmiş "evet Bayan Manoban, işte geldim."  Elimi yanağına uzatırken, nefesinin titrediğini duymuştum. Yanağına dokunmaktan yarı yolda vazgeçtiğimde, gözlerini yerden kaldırarak gözlerime baktı.

Geriye giden elim birden devam etmek istemişti. Sanki kontrol bende değilmiş gibi, elimi yanağına yerleştirdim. Gözlerini kapatıp yanağını elime yaslamıştı. "Gülümsemeni solduran ben miyim Jennie? Seni üzüyor muyum?" Yine titrek bir nefesle gözlerini açtı.
"H-hayır Bayan Manoban. Siz benim ancak mutluluğuma sebep olabilirsiniz." Baş parmağımı hafifçe dudaklarının üzerinde dolaştırdım. "O halde neden gülümsemiyorsun?" Sıcak nefesini baş parmağımda hissediyordum. Dudaklarını aralamıştı. "Sizin yüzünüzden değil Bayan Manoban. Kendime kızıyorum."

O an onu öpmeyi, o dudaklarda eriyip kaybolmayı her şeyden fazla istemiştim. Taki Jisoo panikle odama girene kadar.
"Lisa konuşmalıyız!" Korkuyla irkilen Jennie benden uzaklaşarak kendini toparlamaya çalıştı. "Ş-şey ben sizi yalnız bırakayım." Yanaklarının kıpkırmızı olduğunu görebiliyordum. Odadan çıkmadan önce ellerini yanaklarına bastırarak ateşini ölçmüştü.

Jisoo Jennie odadan çıkar çıkmaz kaşlarını çatarak "Tzuyu'yu kovmak ne demek Lisa? Aklını mı kaçırdın sen?!" Umursamaz bir yüz ifadesiyle "evimde çalışan birini kovamaz mıyım?" Jisoo umursamaz tavrım karşısında odanın içinde burnundan soluyarak yürümeye başlamıştı. "Kovamazsın Lisa. Tzuyu'yu kovamazsın. Sen... sen delirdin mi? Defalarca becerdiğin kızı öylece kovabileceğini mi düşündün? Gidip herkese her şeyi anlatacak. İtibarını, itibarımızı yerle bir etmeye mi çalışıyorsun sen?!"

Gözlerimi devirerek "diğerlerine ne yaptıysan ona da aynısını yap. İstediği kadar para teklif et, umrumda değil." Yumruklarını sıkan ve neredeyse beni parçalayacak gibi görünen Jisoo, beni hiç korkutmuyordu. "Bak Lisa! Diğerleri sana iftira attı. Ama bu... bu gerçek. Tanrı aşkına kızı bir senedir beceriyorsun, onu kovamazsın Lisa. Hem neden kovdun ki onu?"

Neden kovduğum aklıma gelince yatağımın çarşafını sıkmıştım. Kaşlarımı çatarak "evimde çalışan birine zarar verdi Jisoo. Bunu affedemem." Sinirli bir gülüşle "hah! Ne zamandan beri evinde çalışanlar umrunda Lisa?" Fazla olmaya başlıyordu. Ona cevap vermeyip, başımı yana çevirdim. Bu gitmesini istediğim anlamına geliyordu. Ama gitmeye niyeti yoktu. "Derhal Tzuyu'yu kovmaktan vazgeçiyorsun Lisa. Şimdi gidip onunla konuşacağım ve işine devam etmesini söyleyeceğim. Bir daha da böyle bir durumun yaşanmamasını tembih edeceğim. Anlaştık mı?"

Durum ha? Durum... Durum dediği şey Jennie'nin boynunu morartan bir şiddet eylemi. Onun gülen yüzünü solduran bu iğrenç kadının evimde kalmasını istiyor. Benden yine cevap alamayan Jisoo, bu defa şefkatli  bir yaklaşımla biraz önce Jennie'nin doldurduğu yere oturdu. Elini yanağıma yerleştirerek başımı kendisine çevirdi. "Lisa, lütfen beni dinle. Onu kovamazsın. Şimdi olmaz. Makul olmaya çalış, ben senin iyiliğini düşünüyorum sadece." Evet Jisoo hep benim iyiliğimi düşünürdü. Bundan asla şüphem olmamıştı. Ama nasıl? Nasıl o kadının yaptığını bile bile hala yüzüne bakmamı beklerdi?

"Jisoo, o kadını görmek istemiyorum."
Güçsüz bir sesle söylemiştim. Eli yanağımı okşarken "onunla konuşacağım Lisa. Özür dileyecek ve senin gözüne fazla görünmemesini sağlayacağım. Bana biraz yardımcı ol ve zamanını bekle." Jisoo'ya güveniyordum. Hiç istemesem bile kabul etmek zorundaydım.
"Tamam. Jennie, Tzuyu'nun özrünü kabul ederse ben de kabul edeceğim." Jennie'nin ismini duyduğunda kaşı havaya kalkmıştı. Bir şeyler düşündüğü belliydi.

Yataktan kalkarak "pekala ben Jennie'yle konuşur durumu tatlıya bağlarım. Sen şimdi biraz dinlen yemekte görüşürüz." Çıkmadan önce arkasından seslendim. "Jisoo? Acaba doktoru çağırabilir misin?" Açtığı kapıyı bekleterek endişeyle sordu. "Ne oldu? Kendini iyi hissetmiyor musun yoksa?" Başımı iki yana sallayarak "hayır aksine daha iyi hissediyorum. İlaçlarımın dozunu düşürmek için konuşmak istiyorum."



Jisoo

Lisa gerçekten de iyiye gidiyordu. Daha doğrusu Jennie ona iyi gelmişti. Onu hiçbir zaman böyle görmemiştim. Gözleri parlaktı. Bir ölüyü andırmıyordu. Odasından çıkar çıkmaz Jennie'nin odasının kapısını çaldım.
Girin komutunu aldıktan sonra kapıyı açarak "Jennie konuşabilir miyiz?" Tedirgince başını salladı. İçeri girip kapıyı kapattım. Derin bir nefes aldıktan sonra boynundaki morluklara bakarak "Jennie çok üzgünüm. Tzuyu'yla olanları duydum. Lisa'nın onu kovduğunu da." Parmaklarıyla oynayarak "bu yüzden mi geldiniz?"

"Evet Jennie. Biliyorum Tzuyu size zorluk çıkarıyor. Ama... ama onu kovamayız." Anlamış gibi başını sallayarak "kovamazsınız çünkü çok şey biliyor değil mi? Tzuyu'yla neden bu olayı yaşadığımı biliyor musunuz Jisoo?"
Elbette bilmiyordum. Başımı iki yana sallayıp anlatmasını bekledim.

"Dün gece onu Bayan Manoban'ın odasında çıplak bir şekilde yakaladım."
Bunda ne var yani der gibi omuz silktiğimde devam ederek "Bayan Manoban uyuyordu. Onu dışarı çıkarıp, Bayan Manoban'dan uzak durmasını söylediğimde açık açık artık Bayan Manoban'ın ona dokunmasını istemediğini ve bunun benim suçum olduğunu söyledi." Anlıyordum. Tzuyu Lisa'nın isteği dışında davranıyordu. Bu onu tehlikeli sınıfına koyardı. "Benden ne yapmamı istiyorsun Jennie? Lisa'ya iyi geldiğini görüyorum. Onu tekrar hayata bağladın bunun farkındayım. Ama ne yapmam gerekiyor? Tzuyu'yu kovayım mı? Her şey daha da berbat olur."

Jennie kararlı bir duruşla "hayır onu kovmanızı istemiyorum. Bayan Manoban'a onu kovmasını da ben söylemedim. Sadece nerede durması gerektiğini bilmesini sağlayın ve Bayan Manoban'dan uzak dursun. Kimsenin işinden kovulmasının sebebi olmak istemiyorum." İki parmağımla burun kemiğimi sıkıştırarak "tamam Jennie. Bunu onunla konuşacağım ama sen de onun özrünü kabul edeceksin ve bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için elimden geleni yapacağım. Anlaştık mı?"

"Anlaştık Jisoo. Tek istediğim Bayan Manoban'ın iyileşme sürecinin zarar görmemesi ve onu mutlu görmek."

Hepimizin tek dileği bu Jennie. Bundan emin olabilirsin. Lisa'yı tekrar hayata döndürenin sen olacağını ilk gördüğüm andan beri biliyordum. Bunu hissetmiştim.

Sorry arkadaşlar, Tzuyu kalacak😸







.

MANOBAN MALİKANESİ (JENLİSA) G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin