Zordur kadın olmak, Her an kırılıverecekmiş gibi yaşamak. Herkesin yerine her şeyi düşünüyor olmak ama herkesçe çokta umursanmamak! Bir türlü anlaşılamamak, hep bir şeyleri istemekle suçlanmak. Onca kalabalığa rağmen yalnız olmak ve sadece içindeki çocuk tarafından sarılmak. Anne olmak, eş olmak, her şey olmak... Bir varlığıyla bin parçaya ayrılmak. Bütün bunların yanında içindeki çocuğun elinden tutup O'nu da yaşatmak...Zordur kadın olmak; Hep bir şeyleri, birilerini toplamak zorunda kalmak. Güçsüzlükle suçlanmak ama her zorlukta sığınılan liman olarak var olmak. Ve bu tezat duygular arasında yine de ayakta kalarak yaşamak... Zordur kadın olmak; Her gün bir şekilde kırılmak buna rağmen tüm parçaları bir arada tutmak. Kalbi kırılır, umudu kırılır, Allah vergisi olmalı bu kadar çok kırılırken; hep ayaktadır hep tek parçadır. Çok şeyleri saklar içinde, bilir belki de anlatamayacaktır kimselere! Onca kalabalığa rağmen ; Bu yüzden yalnızdır bütün kadınlar belki de...
Hünkâr bu kadınlardan yalnızca bir tanesiydi. Bilirdi ağlasa sesini duyan olmayacak, gözyaşını silen olmayacaktı... Hani kızların ilk aşkı babasıdır ya ilk sevdayı ondan öğrenir. Güven nedir, korunmak nedir, saçına rüzgar değse canı yanmak nedir ilk ondan öğrenir ya insan...Hayat her konuda tokatını acımasızca attığı gibi bu konuda da Hünkar'a acımamıştı. Bunları öğretmesi bir yana babası Hünkar'a bir defa olsun kızım dahi dememişti. İlk o zaman öğrenmişti işte hayatı boyunca güçlü olmak zorunda kalacağını. Babası bile onu sevmezken bu hayattan nasıl bir merhamet bekleyip kalkanlarını indirebilirdiki. Hep güçlü oldu güçlü kalmak için çabaladı. . İnsanın en savunmasız olduğu andır ağladığı zamanlar, ağlamayı yasak etti kendine . Kimse güçsüz yanını görüp de onu tekrar ağlatamasın diye.
Zordu ama böyle yaşamak kim isterdi ki bu kadar güçlü olmayı, o da istemiyordu elbet. Canı yandığında yarasını saran olsun, ağladığı zaman gözyaşını silen olsun, gözlerine bakınca yarınım var diyeceği biri olsun hepsinden önemlisi koşulsuz gözlerinin içine bakıp seni seviyorum diyen olsun. Hep bekledi Hünkâr onu gerçekten sevecek birini tam ümidi tükenmişken çıktı karşısına Ali Rahmet Fekeli... Hayat sanki ona vermediklerini Ali Rahmet'ini vererek telafi etmişti. Sevmek neydi öğrendi. Güvenmek neydi öğrendi. Ruh eşiyle beraber babasını, abisini, çocuğunun babasını, yarınını, umudunu da bulmuştu. Kaldırmıştı onunla kalkanlarını çünkü biliyordu artık koruyanı vardı. Lakin hesap edemediği bir şey vardı hayatın onun mutluluğu ile bir sıkıntısı vardı. Ne zaman yeniden ağlamaya başladı hayatta onun güçsüz yanını görüp ordan vurdu. Elinden aldı gökyüzü gibi masmavi olan umudunu. Onun yerine kara bulutları olan gökyüzünün hep simsiyah olduğu anı verdi. Adnan Yaman...
Babasına çok benzerdi Adnan. Sevmek nedir bilmeyen onu sadece kendi istediği zanneden karşısındaki ne ister diye umursamayan. Oysa asıl sevgi ben demeden önce O demekti. Kendi isteğini düşünene kadar O'nun her bir zerresini anlamaktı Sevgi. Adnan'la yaşadıkları ile yine kalkanlarını kazanmıştı Hünkâr ve onu çıkarmamaya yemin etmişti çünkü artık o da farkındaydı hayat onu takip ediyor ve onun kalkanlarını indirmesini hain bir düşmancasına bekliyordu.
İşte yine sevdiği adamın kollarındaydı. Sımsıkı sarılmıştı ona ben hep yanındayım dercesine. Ama Hünkâr korkuyordu bu defa kalkanlarını kaldırmaya bir kez daha hayat onu aynı yerden vurursa bu defa dayanamazdı. Yorulmuştu çünkü çok yorulmuştu...Ali Rahmet'in kokusu burnuna buram buram gelirken nasıl dayanırdı bilmiyordu ama bir kez daha ondan ayrılmamak için mecburdu içinde bulunduğu duruma. Derin bir nefes verip ayrıldı Hünkâr huzurundan.
H: Teşekkür ederim.
Ali Rahmet şaşırmıştı neydi şimdi bu neden teşekkür ediyordu.
A.R: Neden
H: Bilmem içimden geldi.
Gözleri dolmuştu Hünkar'ın Ali Rahmet ise yanlış bir şey mi yaptım acaba diye sesi titreyerek konuştu.
A.R: Hünkâr iyi misin? Ben mi bir şey yaptım? Öyle ise özür dilerim.
Gülümsedi hafiften Hünkâr nasıl da heyecanla soruyordu sevdiği birine zarar vermek bu hayatta en çok korktuğu şey olmuştu Ali Rahmet'in. Belki de o yüzden bu durumdaydı korktuğu şeyler insanın başına geldiği için. Sakin bir sesle konuştu Hünkâr:
H: Seninle bir alakası yok. Yani var da yok.
Ali Rahmet ne demek istiyorsun gibi bakıyordu.
H: Şuan burda senin yanında olduğuma, oğlumun yanında olduğuma sana tekrar sarılabildiğime, yeniden gözlerinde baharı görebildiğime hala inanamıyorum o yüzden bu halim. Tekrar sana gelebilmiş olmanın mutluluğundan, sesini duyabilmenin huzurundan.
A.R
''Kalbimde maziden bugün izler var
Her siyah saatım bu izle erir
Ruhumu geçmişin hicranı sarar
Doğanlar ölür ölen dirilir
Anladım hayatmış mazinin adı
Yıllara karışan her şey ses verir
Hasretle doludur geçmişin yadı
Mazinin elemi bile tatlıdır.''
H: Nazım Hikmet
Gülümsedi Ali Rahmet.
A.R: Evet ya Nazım Hikmet. Biz maziyi geri de bıraktık Yaman Hanım. Şimdi ileriye bakma zamanı artık hep yan yanayız.
Ellerini tutup devam etti.
AR: El ele. Göz göze. Sana söz veriyorum bir daha ayrılmak yok. Evlatlarımız sen ben bizim sonumuz masal gibi mutlu bitecek.
Hünkâr gözünden akan tek damla yaşla tekrar sarılmıştı Ali Rahmet'ine.
Başaramamıştı işte anında kalkanları kalkmıştı. Dua etti içinden en büyük düşmanı onu görmesin diye...
"KADIN OLMAK ADAM OLAMAYANLARIN KARŞISINDA İNSAN KALABİLMEKTİR" ❤️V.P❤️
KADINLARIMIZIN YÜZÜ
"Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır,
acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
göllerde ışıyan seher vakıtları gibi.Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar
gerçeğimize en yakın ve en uzak."NAZIM HİKMET RAN
HEPİMİZİN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN ❤️
Sevgiyle kalın ❤️🌼Hatam yanlışım olduysa affola
Kemdize iyi bakın 🤩☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ZAMANI
Fanfiction20 yıl... Çocuğun biri bağırıyordu dükkanının önünde Hünkâr Yaman geri dönmüş. Ses kulaklarında çınlamaya başladı Hünkâr Yaman geri dönmüş. Geri dönmüş. Gözleri karardı yanındaki kişiye döndü geri dönmüş. Oysaki onun geri dönüşünün hayatının başla...