BEN SENDE TUTUKLU KALDIM

692 53 48
                                    

Hünkâr albümü de yerine bırakınca kendini toparlayıp aşağıya indi. Sonuçta az yapmamıştı Adnan geldiğinde ağladığı belli olmasın diye bunları. Aşağı indiğinde herkes masa başında onu bekliyordu. Yavaşça ilerledi o da masaya doğru. Ali Rahmet ise Hünkâr aşağı indiğinden beri onu süzüyordu uzaktan da olsa belliydi ağladığı. Hünkâr ise Ali Rahmet'in gözünü bile kırpmadan onu izlemesinden utanmıştı. Napıyordu bu adam herkesin içinde. Hünkâr Ali Rahmet'in göz hapsinde oturdu masaya.

H: Kusura bakmayın beklettim.

M: Önemli değil Hünkâr Hanım. Sizin gibi bir hanım beklemeye değer.

Ali Rahmet Murat'ın sözleri ile sinirlenmiş ona bakıyordu. Onun yanında resmen karısına bir adam yürüyordu. Hünkâr Ali Rahmet'in aksine sinir değil şaşkınlık yaşıyordu. Bu adamın ona olan yakınlığını anlayabilmiş değildi. Gözleri sinirle Murat'a bakan Ali Rahmet'e değdi. Sevinmişti Hünkâr ne olursa olsun Ali Rahmet tarafından sevilip kıskanılmak çok hoşuna gidiyordu. Ali Rahmet'in hâlâ Murat'a sinirle baktığını ve masanın altından bacağını salladığını da fark edince elini onun elinin üzerine koydu. Ali Rahmet elinde hissettiği sıcacık elle gözlerini Hünkar'a çevirdi. Şimdi kalbi de sıcacık olmuştu. Ne güzel tebessüm ediyordu bu kadın. Özleminden mi bu kadar güzel geliyordu acaba. Yok yok gençken de Hünkâr ona bakıp tebessüm edince içine sıcacık sevdanın aktığını hissederdi. Şimdi sinir falan kalmamıştı. Etraflarında o kadar insanın varlığı bile unutulmuştu onlar tarafından ama etraflarında olanların kendilerini unutturmaya niyeti yoktu.

B: Hünkâr tuzu uzatır mısın?

Büşra'nın sesini duyan Hünkâr yüzünü ona çevirmiş yine mutluluğuna gölge düşürdüğü için sinirlenmişti. Adnan'a bir konuda teşekkür borçluydu galiba ne yaşarsa yaşasın sinirini öfkesini kontrol etmeyi öğretmişti ona. Sabırla bekleyip hakkını almayı ondan öğrenmişti. Yüzündeki tebessümü hiç bozmadan tuzu uzattı Büşra'ya.
Hünkar'ın küçücük tebessümü bile rahatsız ediyordu Büşra'yı. Hünkâr da bunun farkına varmıştı ona inat, hayata inat sevdiğinin elini tutup çocukları ile mutlu olacaktı onu ağlatanlar çok gülmüştü şimdi sıra ondaydı.
Yemekte sohbet Ali Rahmet Murat ve Yılmaz arasında iş için dönmüştü. Yemekler yenilince Murat Bey'e kahve ikram edilmek istenmiş ama o geç olduğunu söyleyerek evden ayrılmayı tercih etmişti.

M: İyi akşamlar Ali Rahmet Bey. Yarın görüşmek üzere.

A.R: İyi akşamlar Murat Bey.

M: Görüşürüz Yılmaz'cım.

Y: Görüşürüz.

Ali Rahmet ve Yılmaz Murat'ı yolcu edince içeri geçmişlerdi. Ali Rahmet Hünkar'da yolcu etmeye geleceği sırada ondan su istemiş onun gelmesini engellemişti. Murat'ın ona kendisi gibi bakmasına tahammül edemezdi bir kere daha. Bir defa kaybetmişti Hünkar'ı bir defa daha kaybedemezdi.
Ali Rahmet Hünkar'ın salonda olmadığını görünce mutfakta olabileceğini düşünüp oraya yöneldi. Tam da tahmin ettiği gibi oradaydı. Hünkâr suyu doldurunca yüzünü döndü karşısında Ali Rahmet'i görünce istemsiz gülümsüyordu.

H: Ben getiriyordum sen niye geldin?

A.R: Seni özledim.

Bu adamın ağzından çıkanı kulağı duymuyordu pat diye söylenir miydi böyle şeyler karşındaki kişi de insandı sonuçta. Hünkâr bakışlarını yine Ali Rahmet'ten kaçırmış etrafta gezdirmeye başlamıştı. Ali Rahmet şaşırıyordu Hünkar'ın bu hallerine sanki iki çocuğunun babası kendi değilmiş gibi utanıyordu ondan. Olsundu ama çok yakışıyordu sevdasına utanmak. Her şeyin yakıştığı gibi. Yavaşça yaklaşıp sardı sevdasını. Onunda elinden bardağı alıp ellerini boynuna doladı. Bu yakınlık ikisi içinde çok fazlaydı çünkü Hünkâr biraz daha bu şekilde kalırsa nefessiz kalıp ölebilirdi.

AŞK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin