DUDAKLARIMDA ADIN

712 52 60
                                    

Kahvaltı sonrası herkes oturmuş keyifli bir sohbet eşliğinde kahvesini yudumluyordu.

Y: Baba çıkalım mı artık Murat Bey çırçıra geçmiştir.

A.R: Çıkalım evlat.

Onlarla beraber Hünkar'da kalkmıştı yolcu etmek için. Afet ve Masal sohbete kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Büşra ise gözünü dahi kırpmadan Hünkâr ve Ali Rahmet'i inceliyordu.

Ali Rahmet, Yılmaz ve Hünkâr kapıya gelmişti.

Y: Görüşürüz annecim.

Babasının bir şeyler söylemek istediğini anlamış gibi annesini öpüp babasına dönmüştü. Bu defa uğraşmak istememişti nasılsa daha çok vakti olacaktı.

Y: Ben arabadayım.

Baş başa kalınca Ali Rahmet gülümseyerek Hünkar'a bakıyordu.

H: Niye gülüyorsun?

Ali Rahmet biraz daha yaklaştı Hünkar'a ve kulağına doğru fısıldadı.

A.R: Sen meğerse nasıl her şeyimmişsin benim... Seni sevmek benim içimde, toprağı, suyu, güneşi, hayatı ve fikri sevmekle birbirine karıştı. Sen ciğerimdeki nefes, gözlerimdeki ışık, kalbimdeki çarpıntı ve beynimdeki düşünce gibisin. Neyi düşünsem seni düşünüyorum. Neyi görsem seni görüyorum.

Yanağını öpüp geriye çekildi.

A.R: Ee seni görmek benim en büyük mutluluğum Yaman Hanım. Gülmeyeyim mi yani?

Hünkâr yanağının sıcaktan alev aldığını düşünüyordu şuan. Bu adam bu sözleri nerden buluyordu.
Hâlâ yerde olan kafasını zorda olsa kaldırdı, karşında onu tebessümle izleyen adamı buldu yine zümrütleri. Hoşuna gidiyordu onu böyle utandırmak biliyordu ama buna rağmen utanmaktan geri duramıyordu. Onların tebessümle bakışmalarını artık araba da beklemekten sıkılan Yılmaz bozdu.

Y: Ağaç oldum ayrılın artık.

Hünkâr ve Ali Rahmet aynı anda kahkaha atmışlardı yine göz göze gelince zamanının nasıl geçtiğini unutuyorlardı, dünya bir tek onların etrafında dönüyor, tek yaşayan canlı onlar oluyordu. Tabii onlar için öyle olsa da dönen bir dünya, yaşanan başka hayatlarda vardı ve Yılmaz arabanın içinde biraz daha beklerse sıcaktan yanacaktı.

A.R: Akşam görüşürüz o zaman.

H: Hıhı!

A.R: Şey ceketi alayım mı ben?

Hünkâr, Ali Rahmet'e izin vermeden kendi uzanıp almış giymesi için ona doğru tutmuştu.

A.R: Zahmet olmasın ben giyerim.

H: Olmaz. Sana yaptığım hiçbir şey bana zahmet olmaz.

Hünkâr bunu nasıl söylediğini kendi bile anlamamıştı galiba dudakları değil kalbi konuşmuştu yine. Hep olduğu hep olacağı gibi yine Ali Rahmet'te çözülmüş onun için dile gelmişti. Kalbi nasıl dile geldiyse gözleri o kadar kaçıyordu ondan bir insanın vücudu bu kadar kararsız olmamalıydı o da ne yapacağını bilemiyordu böyle olunca.
Ali Rahmet duyduğu sözcüğün huzuru ile Hünkar'ın uzattığı ceketi giymişti.

A.R: Teşekkür ederim.

Hünkâr kafasını kaldırmadan sadece yukarı aşağı hareket ettirmekle yetinmişti. Ali Rahmet ise hâlâ Hünkar'ın kendinden utandığına inanamıyordu ama böyle öyle güzel öyle masum duruyordu ki saatlerce onu böyle izlemek istiyordu.

A.R: Hünkârrr.

H: Hıı.

A.R: Seni seviyorum.

AŞK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin