Hasretinden Yandı Gönlüm

1.7K 62 64
                                    

Ali Rahmet artık Hünkar'ı döndürmeyi bırakmıştı. Ama hala sımsıkı sarılmış kokusunu içine çekiyordu. Şuan yaşadığı mutluluğun hiçbir dilde tarifi yoktu . Kollarındaydı işte  20 yıllık hasreti, yaşama sebebi, ilk kalp atışı, iki evladının annesi... Evet iki evladı... Şimdi bu yaştan sonra yeniden baba mı olmuştu. Bunu düşündükçe Hünkar'ı daha da sıkı sarıyordu. Hünkâr ise artık nefes alamaz durumdaydı. Ali Rahmet biraz daha sıkarsa gerçekten kollarında can verecekti. Aslında olurdu. Şuan şurada can verse... Hiç canı yanmazdı. Ama onlarla yaşayacağı günleri düşünerek birazda zorlanarak konuştu.

H: Aaa Ali Rahmet biraz daha sıkarsan şurda can vereceğim.

Ali Rahmet telaşla kollarını gevşetti ve heycanla konuştu.

A.R: Öözür dilerim canımı yaktım.

Hünkâr ise o zarif gülümsemesi ile elini Ali Rahmet'in yanağına götürüp cevap verdi

H: Sen benim istesende canımı yakamazsın.

İkisi de birbirinin gözlerinde kaybolmuştu ki Hünkar gülmeye başladı. Ali Rahmet neden güldüğünü anlamasada o da o güzel gülüşlere karşılık verip güldü. Hünkâr diğer elini de Ali Rahmet'in yanağına götürdü. O yemyeşil gözlerini kapatmış Ali Rahmet'in yüzünde gezdiriyordu ellerini. Ali Rahmet ise yaşadığı anı hala algılayamamış o da gözleri kapalı Hünkar'ı hissediyordu. Elleri ise ondan bağımsız yerlerini almıştı. Bir elini saçlarında bir eli ise belindeydi. 20 yılın hasretini azaltırcasına kalplerine hatırlatıyorlardı birbirlerini. Kalplerinde bir sıcaklık vardı ikisininde. Yıllardır duymadıkları bir sıcaklık... Yıllardır kalplerinde özlem vardı hüzün vardı yıllardır hiç ısınmamıştı kalpleri şimdi özlem kokularını duydukça azalıyor kalplerindeki soğukluk yerini ilkbahara bırakıyordu. Yeniden açıyordu çiçekler, yeniden düşüyordu cemre ,yeniden geliyordu göçmen kuşlar her şey yeniden başlıyordu .

A.R: " Sen benim yokluğunu sindiremediğim en büyük özlemim. Acısını dindiremediğim en derin yaram. Bütün hiçlerin içinde tek varlığım. Yere göğe sığdıramadığım ama şu gönlüme sığdırdığımsın" Ben kalbimden hiç atamadım seni. Her gün bağırıp çağırarak unuttum dedim ama gece yatağa yatınca kalbim yine bana ihanet etti yine Hünkâr dedi sadece Hünkâr... Ben seni yere göğe sığdıramadım  belki ama şu gönlümden de atamadım. Orası hep senindi sadece senin...

H: Seni tüm ömrüm boyunca sevdim ve hep bekledim. Hasretin içimi yaktı ama ben yine bekledim. Ruhum kavruldu yokluğunda ama ben yine bekledim. Hep gel diye bekledim kapımı çal bitsin bu ıstırap diye bekledim. Sen gel o güzel gözlerine  bakayım da dünya dursun diye bekledim...
"Uzak"! diyor iki şehir mesafe arasına.
Haritadan bak !
Uzak dediğin mesafenin tutarı sadece iki parmak...
Belki saat olarak çoktu aramızdaki mesafe ama harita da sadece iki parmaktı Ali Rahmet o kadar kısa . Hani bir şey hem çok yakının da hem çok uzağında olur ya sen benim için öyleydin haritadan bakınca hemen yanında oluyordum ama gerçekte yanına gelmem bile bir mucizeydi. Ama ne demiş Özdemir Asaf
" Gelecekse beklenen,  beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; O hayat her şeye bedeldir." Ben biliyordum Ali Rahmet bir gün sana gelecektim bunu beklemeyi sevdim... Biliyordum sen de beni özlüyordun bu yüzden özlemi sevdim. İnsan özlemi sever mi deme göğe bakınca onun da seni özlediğini hissettiğin an her şeye bedeldir. Ve biliyordum sen bu hayatta sadece beni sevdin bu yüzden benim hayatım her şeye bedeldi.

Elleri hala birbirini hissetmeye devam ediyordu. Ali Rahmet belindeki elini Hünkar'ın yüzüne getirmişti. O da dokunuyordu sevdiği kadının gözlerine o yemyeşeyil baktı mı bahar getiren gözlerine . Yanaklarına dokunuyordu baktığında cenneti gördüğü yanaklarına. Sonra elleri 20 yıldır hasret olduğu dudaklara gitti 🙈🙈 Dokundu sıcaktı dudakları. Demek ki onun gibi Hünkar'da heyecanlıydı. Hünkar'ın elleri ise Ali Rahmet'in saçlarına gitmişti beyazların düştüğü hasretin her damlasını gösteren saçlarına... Ama Ali Rahmet'in ellerini dudağında hissedince duraksadı. Bitiyor muydu 20 yıllık hasreti. Yine aynı adama teslim olacaktı öylemi heyecanı kendini iyiden iyiye hissettiriyordu. Kalbi fark edilir şekilde hızlanmış sesini dahi duyuyordu. O duyuyorsa Ali Rahmet'te duyuyordu o sesi iyice utanmıştı bulunduğu durumdan artık emindi yanakları al al olmuştu bile. Hünkâr bulunduğu heyecanı yatıştırmaya çalışırken Ali Rahmet'in iki elini de belinde hissetti yavaşça kendine çekiyordu onu. Bitiyordu işte özlem yerini kavuşmaya bırakıyordu. İkisi de öyle çok yaklaşmıştı ki nefesleri birbirine değiyordu artık Hünkar'da ellerini Ali Rahmet'in saçlarından çekmiş boynuna dolanmıştı. O da istemsiz Ali Rahmet'i kendine çekiyordu. Ali Rahmet önce Hünkar'ın kıpkırmızı olduğundan emin olduğu yanaklarından öptü. Yavaş yavaş öpüyordu 20 yıllı unutmak istercesine... Sonra baharım dediği gözlerinden öptü yavaş yavaş . Hünkâr ise artık düşünmeyi unutmuştu ellerini boynunda hareket ettiriyor o da hasretinin son bulmasını bekliyordu. Artık sırası gelmişti 20 yıldır kavuşamayan dudakları da kavuşmalıydı. Ali Rahmet kendini hafif geri geçti. Gözlerini açtı . Hünkâr gözlerini kapatmış boynunu okşuyordu yavaş yavaş. Yanakları al al olmuştu. Nasıl güzeldi böyle. Aslında hiçbir şey yapmadan onu böyle izleyebilirdi ama onu çok özlemişti. Yine kapattı gözlerini yavaş yavaş yaklaşmaya başladı hasretine. Yine nefesi nefesine  değmeye başlamıştı. Bu onu daha da heycanlandırmıştı. 20 yıl olmuştu sonuçta... İyice yaklaşmış artık dudakları birbirine değiyordu. Ali Rahmet artık soluksuzca öpecekti ki onu , duyduğu iki sesle olduğu yerde çakılı kalmıştı.

AŞK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin