Mektup

903 51 71
                                        


Derler ya ; Ağaçtan düşen yaprak rüzgarın oyuncağı olurmuş.. Hayatla mücadelen tutunduğun daldan düşene kadardır.. Sonrası rüzgar nereye sen oraya...
Hünkar'ın hayatı da böyleydi sanırım Ali Rahmet'i , oğlunu bırakınca ağacından düşmüş rüzgar onu çok acımasız savurmuştu. Peki şimdi bu arabada gördüğü resim neyin nesiydi. Oğlu elini tutmuş onun göğsünde yatıyor , kızı yıllardır hayalini kurduğu babasının elini tutmuş masumca onu izliyor, ilk ve tek sevdası da en büyük hayalinin gerçek olmasının mutluluğunu yaşıyor ve  onu tekrar kaybetmekten korktuğundan yola bakması gerekirken sürekli ona bakıyordu belki de  yaşananların bir rüya olduğunu düşündüğünden,  gitmesinden korktuğundan gözlerini ondan bir saniye bile ondan ayırmak istemiyordu. Ne yani  rüzgarda mı anlamıştı artık onun yorulduğunu , biraz daha geç kalırsa her şeyi bırakacağını... O yüzden mi ailesine getirmişti onu bunca savrulmadan sonra gülmek senin de hakkın mı diyordu.
❤️Flaşback❤️

Ailesini görmeli bugün tam 10 yıl oluyordu. 10 koca yıl... Nefes almayı bırakalı kalbi atmayalı yaşayan bir ölüye döneli 10 koca yıl... Neredeyse bir aydır kızını da göremiyordu. Yalvarmıştı ona ailemi aldın bari kızımı alma diye ama dinlememişti işte onu da elinden çekip almıştı... Senin ailen sadece benim o adam da çocukları da değil demişti... Yaşama tutunmak için tek sebebi de yoktu artık.
Masanın başına geçti , yaşamayı düşünmüyordu yaşamıyordu da zaten.
Ne kötüdür insanın yaşamak istediği hayatla, yaşamak zorunda kaldığı hayat arasında sıkışıp kalması... Eline kağıt kalem aldı yazmaya başladı son satırlarını yazıyordu...

Masalım

Düşünüyorum da yüreğimde seninle paylaştığım sohbetleri, seninle birlikte olduğumuz anların meyvelerini toplasak sepetler dolar taşar. Her damlası başka enerji kaynağı, koca okyanusları düşünebiliyor musun ? Hangi kıyısından, hangi ucundan başlayabiliriz bu üstesinden gelinmez işin ? Seni daha dünyaya gelmeden, benimde taşımaya başladığım andan itibaren sevmeye başladım. Seni nasıl merak ettiğimi bir bilsen ? Bir an önce dünyaya gelsen de görsem diye sabırsızlandığım anları asla unutmam... Sen benim geldiğin anda nefesim olacaktın kalbim yeniden atmaya başlayacak ben yaşamayı seninle yeniden öğrenecektim.  Ve zorlu bir yolculuğun ardından seni kucağıma verdiklerinde kızıl saçların , simsiyah gözlerin ve küçücük burnunla en güzel varlığı kucağıma alıp koklamıştım işte o zaman  ikinci defa cennetin kokusunu duymuştum... Minicik ellerini okşadığımda , parmaklarımla hemen parmaklarımı kavrıyor bırakmak istemiyormuş gibi sıkı sıkı tutuyordun... Ve sana o gün söz vermiştim seni asla bırakmayacığım diye. Yine sözümü tutamadım kızım ben abini nasıl bırakmak zorunda kaldıysam seni de öyle kaldım. Ama şunu hiç unutma Masal'ım yeryüzünde ki bütün okyanusaları toplasan yüreğimdeki senin bir damlası bile edemez. İlerde bu mektubu okuduğunda belki bana çok kızacaksın beni nasıl bırakırsın diyeceksin bunlar bir sebep değil bir anne evladını bırakmaz diyeceksin haklısın ama şunu unutma bir anne evladı yanında değilse zaten ölüdür... Şimdi sana yazdıklarımı benim ağzımdan duymanı çok isterdim ama olmadı hayatımı elimden aldığı gibi gerçekleri anlatma fırsatı mı da elimden aldı. Masalı'm senin baban Adnan değil senin baban Ali Rahmet Fekeli. Sen onun en büyük hayalisin prensesim sen babanın en büyük hayalisin. Ne çok isterdim seni onunla büyütmeyi her anını onun görmesini ilk kelimenin baba olduğunu bilmesini... Şimdi senden rica ediyorum bu mektup eline geçerse babanı bul kızım annem senden başkasını sevmedi de onun tek sevdiği kalbinin tek sahibi senin de abine anlat o seni isteyerek bırakmadı mecbur bırakıldı de yoksa annemiz bizi bırakmazdı abi de ve onlara sımsıkı sarıl olur mu kokularını içine çek ve gökyüzüne bakıp kavuştuk anne de... Ben sizin için ölüyorum kızım ama kalbim hep sizinle
Ailem sizi çok seviyorum ...

AŞK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin