Son Öpüş

611 47 62
                                    

Büşra'nın ona bakıp yüzsüzce gülümsemesi ona olan nefretini daha da körüklüyordu bir insan ancak bu kadar saygısız olabilirdi.

B: Fekeli demeye ne dersin Hünkâr'cım.

Hünkar'ın duyduğu soy isimle siniri iki katına çıkmıştı. Sakin olmalı ona istediğini vermemeliydi. O da onun gibi tebessüm etmeye başladı.

H: Yapma Büşra daha fazla oynama istersen, Ali Rahmet bana yaptıklarını öğrense seni bu çatı altında bile barındırmaz sen de bunu çok iyi biliyorsun.

Hünkâr'ın aksine Büşra sinirini belli etmeye gayet niyetliydi. Bıkmıştı Hünkar'ın her an karşısına çıkmasından.

B: Niye anlatmadın o zaman ilk gün niye söylemedin Hünkâr bu ayırdı bizi niye demedin.

H: Konduramadım çünkü sana. Adnan anlattığı zaman bile inanmadım ben ona benim yirmi yılımda Adnan ne kadar suçluysa sen de o kadar suçlusun.

B: Yanılıyorsun Hünkâr sen ne kadar masum olduğunu savunuyorsan ben de o kadar masumum sen Ali Rahmet'i ne kadar sevdiysen ben ondan da çok sevdim.

Hünkar'ın gözlerinden yaşlar akıyordu tanıyordu bu cümleleri Adnan'da aynı cümleleri ona sıralamıştı. “ Ali Rahmet seni ne kadar sevdiyse ben ondan daha çok sevdim ” Beyninde çaktı kelimesi kelimesine. Neydi bu ikisinin sevdadan anladığı... Hünkar'a kalırsa koca bir hiçti koca bir hiç...

H: Peki Ali Rahmet o da sevdi mi seni Büşra? Bizi yirmi yıl ayırdın.

Ona daha da yaklaştı.

H: Beni evlat hasretiyle yaktın ölmeden mezara koydun değdi mi gerçekten? Sevdamı boşver bir anneyi evladından ayırmaya değdi mi?

Büşra bu sözler sonunda ne diyeceğini bilememişti belki sadece bu konuda haklıydı ona göre Hünkâr ama Ali Rahmet'e olan duyguları ağır basıyordu.

B: Adnan Yılmaz'ı da alabilirsin demişti sana.

Hünkâr bu cümle sonunda bir kahkaha attı ama bu sefer ki başkaydı çok başka. Acıydı olabildiğince acı...

H: Yılmaz'ı da alabilirsin öyle mi. Adnan bana ne dedi biliyor musun sen. “ O adam da çocukları da senin hiçbir şeyin değil senin tek gerçeğim benim ”. Hem de Masal'a hamile olduğumu öğrendiğim gün söyledi bana bunları. Daha ben gideli iki hafta geçmişti Büşra. Benim hayatım yetmedi gözüne oğlumu da mı kestirdin.

Şimdi iki kadın sessizce bakıyordu birbirine. Kin, nefret olabildiğince öfke vardı o gözlerde. Son bir umut bir cümle döküldü ortamda hem sessizliği bozan hem de bir affetme duygusu barındıran.

H: Hiç pişman oldun mu? Yazdığım onca mektubu Ali Rahmet'e verdim ama okumadan çöpe attı derken, ben her şeyi anlattım bana inanmadı Hünkâr derken, ben karşında her gün azar azar ölürken hiç pişman oldun mu?

Afallamıştı karşısındaki kadın beklediği tepki bunlar değildi kızma, bağırış, çağırış... Hünkâr hiçbirini yapmıyor bu da onu daha fazla sinirlendiriyordu. Sadece soruyordu son bir umut soruyordu.

B: Olmadım.

Sesi bile titrememişti tek nefeste söylemişti o anlatırken bile sesi titrerken yapanın umrunda bile değildi.

B: Yılmaz'ı almaman iyi olmuş merak etme benim yanımda seni hiç aramadı.

H: Kes sesini.

B: Hatta ne oldu biliyor musun sen son mektubunu verdiğin gün ne demiştin “ Bu benim son gücüm, son umudum, son nefesim, bu benim kalbim, bu benim hayatım... Bana bunları geri getir . ”  Ben o gün kapıdan çıkar çıkmaz yırttım o mektubu Hünkâr her şeyini o gün kırdım ben senin.

AŞK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin