-31- (part 2)

2.4K 114 118
                                    

Yeni bölüm geldi. Biliyorum çok ama çok uzun bir zaman oldu. Hala burada olanlara çok büyük minnettarlığımı, teşekkürlerimi ve sevgimi sunuyorum. Hepiniz cansınız. Sizi çok seviyorum. Umarım hikayemizi terk etmemişsinizdir. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Fikirlerinizi ve yorumlarınızı beklerim.

Bu bölüm neden yarım milyon yıl sonra geldi?
Neden bilmiyorum ama bölümü yazmakta çok zorlandım. Ay şunu da yazayım, ay bunu da yazayım derken bu bölüm ortaya çıktı. Umarım çorba olmamıştır. Umarım seversiniz.

Mm: Sarı elbise Nazlı'nın. Gelinlik acaba kimin¿

~~~~~~~

Baran evin kapısını anahtarıyla açmak yerine zile basmayı tercih etmişti. Tabi kendisi de kenara çekilmiş sahneyi tamamen kardeşine bırakmıştı. Özgür kapının açılmasını beklerken çok heyecanlanmıştı çünkü annesini en son yedi ay önce görmüştü. Sevgi hanım zilin sesi ile hazırladığı masaya son bir kez bakıp içine sinerek gülümsedi ve kapıya yöneldi onu bekleyen sürprizi bilmeden. Güle yüzüyle kapıyı açınca ilkin gördüğüne inanamamıştı. Özgür müydü bu? Sevgi hanım özlem ve hasretle dolan gözlerine mani olamazken titreyen sesiyle konuştu. 

"Özgür... Özgür'üm, sen misin annem?" 

Özgür'ün de gözleri aynı hızla dolarken daha fazla bekleyememiş kucaklayıvermişti annesini. 

"Benim tabi ya. Annem, çok özledim seni."

 Sevgi hanım bir yandan sesli bir şekilde gülerken bir yandan da incilerini dökmekle meşguldü. 

"Oy benum kuzum. Oy benum canum. Hoşgeldin annemm." 

Baran gülümseyerek sarılan ikiliye bakarken yalandan bir boğaz temizleme ile onları ayırmıştı. 

"Vay be anacım. İki saniyede unuttun en sevdiğin evladını." 

Özgür annesini kolunun altına alırken abisine göz kırptı. 

"Yoo unutmadı. Buradayım işte abi." Baran gülerek ağzının içinden "Hayta!" diyerek söylendi. Sevgi hanım oğullarının atışmalarına alışkın olsa da bunu bile özlemişti. O sırada gözleri Galip'in kucağındaki Şirin'e kaydı Sevgi hanımın gözleri. 

"Uiyy! Ha şu çipile bak hele. Baran, Şirin midur bu güzel kiz?" 

Baran kafasını sallayarak onayladı annesini. "Aman ya Rabbim. Sen ne kada da güzelsun oyle." Sevgi hanım o anda hala kapı önünde olduklarını hatırlayınca herkesi içeri almış hatta sofraya bile oturtmuştu. 

Yemek boyunca çoğu Özgür ile alakalı bir sürü konu konuşulmuş, Baran ve Gülfeyza'nın iki hafta sonraki düğünlerinin üzerinden geçilmiş ve Şirin ile bolca ilgilenilmişti. Şirin, evlenene kadar Sevgi hanımla kalacaktı çünkü odası bu evdeydi ve Gülfeyza Fahriye'lerde kaldığı için Şirin'i yanına alması uygun olmayacağından böyle karar kılmışlardı. Fakat Şirin bunu bilmeyecekti çünkü Gülfeyza'ya çok bağlıydı ve ondan ayrı kalmak istemiyordu. Bu yüzden Gülfeyza o uyuduktan sonra gidecek uyanmadan da dönecekti. Biraz zor olacaktı ama Gülfeyza razı ve mutluydu çünkü bu aynı zamanda Baran'ı da her gün görmek demekti. Son zamanlarda günleri hep hazırlıklarla geçtiği için adam akıllı vakit geçiremiyorlardı ve bu ikisini de bir nebze üzüyordu. Ama sabredip hep birlikte olacakları ana ulaşacaklarını biliyorlardı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Nazlı ve Galip evlerine gitmek üzere ayrılınca salonda kalan dörtlü minik kızla tam manasıyla yeni bir başlangıç yapıp tanışmak için heyecanla bekliyorlardı. Şirin Gülfeyza'nın kucağında onun saçlarıyla oynarken kaçamak bakışlarla Sevgi hanım ve Özgür'ü inceliyordu. Özgür abisi adına mutluydu mutlu olmasına ama bu mutluluk Şirin'i öğrenince katlanmıştı. Çocukları çok seviyordu ve hiç yoktan ortaya çıkan bir yeğen lütuf gibiydi. Üstelik bu cimcime çok tatlıydı. Özgür aradan onun kaçamak bakışlarını yakalıyor gülerek karşılıyordu. Sevgi hanım da aynı şekilde çok heyecanlı hissediyordu. Evinde çocuk sesi olmayalı epey bir zaman olmuştu. Üstelik torun bir başkaydı. Bu aile o kadar başkaydı ki, içlerindeki sevgi o kadar temizdi ki hiçbirinin aklına Şirin'i farklı addetmek, onu aileden ayrı görmek gelmiyordu bile. 

Aşk-ı SafderunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin