-3-

9.9K 408 34
                                    

Evet!! Yeni bölüm geldi. Medyada şaşkın bir Gülfeyza! (tabiki temsili) Neyse uzatmıyorum daha fazla bir kusuruma olursa saygı çerçevesinde eleştirilere açığım.

-1 ay sonra-

"Zeyneeeep! Derin tenceremiz nerede bizim."

Zeynep seslenmemi duymamış olacak ki bana cevap vermemişti. Mutfaktan çıkıp küçük evimizin minnak odalarında bir adet Zeynep arayışına girmiştim. Zaten öyle çok armama da gerek yoktu çünkü bir oturma odamız bir de yatak odamız vardı. Onun dışında mutfak, banyo falan vardı.

Zeynep'i yatak odasında yatağında otururken bulmuştum. Elinde telefonu vardı ve garip bir şekilde ekrana bakiyordu.

"Zeynep?"

Zeynep ona seslenmemle irkilip kafasını kaldırdı.

"Efendim Gülfeyza?"

Yanına gidip yatakta karşısına oturdum ve elindeki telefonu alıp ellerini tuttum.

"Ne oldu yine Zeyno?"

Zeynep gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak "Ben onu çok özledim. " dedi. Ona gülümseyip kollarımı ona doladım ve kulağına fısıldadım.

"Neden nişanlın ölmüş gibi davranıyorsun anlamıyorum şapşalcım. Serkan'ın gelmesine az kalmadı mı zaten canım arkadaşım. Birkaç hafta sonra o gelecek ve ben yalnız kalacağım. Çünkü sen evlenmiş olacaksın. "

Teselli bence işe yaramaz ama ortada teselli edecek bir durum olmayınca iyi hissettirir herhalde. Zeynep benim nişanlı ev arkadaşım. Serkan da Zeynep'in biricik nişanlısı ve benim de eniştem.

Kendileri Zeynep'e nişanı taktıktan üç ay sonra askere çağırıldı. Şimdi ise dönmesine nerdeyse günleri kaldı. Haliyle okuyunca insan daha az askerlik yapıyor. Yani -muş. Ben de bunu Serkan askere giderken öğrenmiştim. Işte benim gariban Zeyno'm da asker yolu beklerken biraz fazla özlüyordu sevdiceğini.

"Haklısın galiba. Zaten az kaldı gelmesine. Eee o zaman sen bana tencere sormuştun değil mi hadi gel de göstereyim." Demiş ve hızla ayağa kalkıp mutfağa gitmeye başlamıştı bile. Ahh ah sanırım arkadaşımın gerçekten de Serkan'a ihtiyacı vardı.

...................................

"Zeynep kapıya bakar mısın? Ellerim batık da. "

Zeynep tamam diye bağırırken ben de ellerimi duralıyordum. Aslında bulaşık makinesi vardı ama biz onu ancak beş günde doldurabildiğimiz için bulaşıkları elimizde yıkıyorduk.

Daha doğrusu yıkıyorum. Çünkü Zeynep soğuğa çok dayanıksız. Benimse tek şikayetim ellerimdeki acı verici çatlaklar. Onun dışında pek bir sıkıntı yoktu.

Ellerimi duralama işi bitince bulaşık yıkarken hafifçe öne düşen gözlüğümü düzelttim. "Zeyno kim gelmiş?"

Zeynep'in cevap vermesine fırsat tanımadan oldukça fazla ses gelmeye başlayan salonuma girdim ve girmemle kendimi ona yakın teyzenin ortasında buldum. Hepsini de tanıyordum. Çünkü kendileri komşumdu. Lakin birini tanımıyordum. Daha önce hiç görmemiştim ama sanırım önemli biriydi. Bunu nerden anladın derseniz kadını baş köşeye oturtmalarından ve afedersiniz ama ağzının içine bakmalarından anladım. Yani mecazen.

Zenan teyze beni görünce hızla ayağa kalkıp kolumdan tuttu ve gülümseyerek "Bakın hanımım bu kızımız Gülfeyza öğretmen." diyip manasızca beni tanıştırdı. Daha sonra da kadını göstererek "Bu hanım da Rojda EVRAN. EVRAN Aşiretinin hanım ağası."

Aşk-ı SafderunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin