Baran Alp Sancar
"Komutanım, sizinle görüşmek isteyen biri var. Kapıda."
Kaşlarımı çatıp Ahmet'e baktım. Bu şekilde bir yere varamayacağımı anlayınca onu onayladım.
"Tamam geliyorum. "
Ahmet kafa sallayıp uzaklaşırken ben de elimdeki çaydan bir yudum daha alıp, çayı kenara koydum ve kapıya yöneldim. Kimin geldiğini merak etmiştim.
Annem daha geçen ay gelmişti ve zaten o gelmeden önce haber verirdi. Daha fazla beklemeden kapının önüne çıktım. Çıktım çıkmasına ama kapıda kimse yoktu. Tam arkamı dönecekken sağ tarafımdan yediğim yumrukla dumura uğradım. Hızla, karşılık vermek için yumruğun geldiği yöne dönmüştüm ki gördüğüm yüzle şaşkınlıkla kala kaldım.
Ne işi vardı bunun burda. Yüzüme arsız bir gülümseme yerleştirip karşımdaki 'densize' bir yumruk geçirdim.
"Aahh oğlum tamam geleneksel selamlaşma falan da sen yumruk atmadın ki bildiğin kırdın elmacık kemiğimi. Insan dostuna böyle mi davranır. Ahhh."
Galip sinirle yanağını tutarken ben katılarak gülüyordum.
"Nasıl muamele görmek istiyorsan öyle davranacaksın Galip bey. Sen sanki hafif vurdun."
Galip benim küçüklüğümden beri dostumdu. Dostluğumuz her daim devam etse de tayinlerimiz farklı yerlere çıkınca ayrı düşmüştük. Bu selamlaşma da liseden kalma bir şeydi. Önce davranan yumruğu geçiriyordu. Saçma olabilir ama anlamlı.
"Hiç de bile. Ayrıca ben sen bana sarılırsın falan sanıyordum. Ne bileyim senin gavura vurur gibi geçireceğini."
Onun sitemleri e gülüp kolundan tuttuğum gibi sarıldım. Sarılma faslı bitince kapının önündeki basamaklara oturduk.
"Ne işin var lan senin benim birliğimde?"
Galip gülümseyip "Birliğini paylaşmak zorunda kalacaksın pis üsteğmen çünkü sevgili dostunun tayini buraya çıktı. " dedi.
Şaşkınlıkla bir süre ona baktım daha sonra söylediklerini idrak edince sırıttım.
"Sen ciddi misin lan? Hayırlı olsun kardeşim. "
"Tabiki ciddiyim oğlum. Ne sandın?"
Tam konuşacakken Galip daha ben ağzımı açmadan sırıtmaya başlayınca altından ne çıkacağını beklemeye başladım.
"Hayırlı olsun kardeşim gelirken ilçede öğrendim nişanlandığını. Ama söylemeden geçemiycem çok kırıldım tertip."
Galip'in herbir sözüyle kaşlarım daha derin çatılırken ne demeye çalıştığını anlayamamıştım.
"Ne nişanı ne nişanlısı lan."
Galip de sözlerimle kaşlarını çatarken "Abi sende bunaklık falan mı başladı. Hayır seni geçtim öğrenince ilkin tebrik etmek için Sevgi teyzeyi aradım o da anlamazdan geldi. Noluyor ben anlamadım?" dedi.
Ben de anlamamıştım. Kim söylemişti ki böyle bir şeyi.
"Ula kim söyledi sana bunu?" Galip afallamış bir şekilde suratıma bakıyordu.
"Yani, ben bu ilçeye karakolun yerini sormak için girmiştim. Bakkaldaki adam bana yol tarifi yaparken arkada iki tane kadın konuşurken duydum. Hatta nişanlının adı da neydi, neydi? "
Hatırlamaya çalışan Galip'e kaşlarımı çatarak bakıyordum.
"Hatırlasana oğlum. Balık hafızalı mısın sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Safderun
RomancePaçasını kurtarmak için ortaya attığı yalanın onu bu kadar farklı noktalara sürükleyebileceğini hiç düşünmemişti öğretmen hanım. Çünkü atladığı ufak bir nokta vardı; kader. Doğu'da görev yapmak için yanıp tutuşan ve gönüllü olarak bunu yapmayı başa...