22

5.7K 269 42
                                    

Bölümü size söz verdiğim gün paylaşamadığım için gerçekten çok utanıyorum ve çok da özür diliyorum. Ben şuan köyde olduğum için her zaman yazmaya fırsatım olmuyordu ve her zaman da internetim olmuyor malesef. Beni son bir kez affetmenizi istiyorum sizden çünkü gerçekten çok üzüldüm bölüm atamadığım için. Bu yüzden bundan sonra bölümlerin ne zaman geleceğini söyleyemeyeceğim ama en kısa zamanda atmaya çalışacağım. Hepinizi çoook seviyorum. Sabrınız ve hoşgörünüz için de çok teşekkür ederim. İyi okumalar.

"Daha ben cevap vermeden nereye gidiyorsun? Hani beni bırakamazdın?"

Genç adam duyduklarına inanamadı bir an. Ne demek istiyordu orman gözlüsü? Nevzat çok da ilerlemediği yolu hızla geri döndü. Feride'nin gözünden akan inci tanelerini görünce şefkatle gülümsedi. O gidiyor diye mi akmıştı bu inciler.

Feride elinin tersiyle gözlerini silip kıkırdadı bir anda. Hastalığını öğrendiğinden bu yana ilk defa içinden gelerek gülmüştü. Çünkü tabiri caizse Nevzat gözlerinin içine, sahibinden ilgi bekleyen bir kedi edasıyla bakıyordu. Nevzat Feride'nin gülüşünde takılı kalsa da bir cevap almak için de sabırsızlanıyordu. Feride Nevzat'ı daha fazla bekletmeden eskisi gibi eğlenceli ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Artık ölüm oranımız eşit olduğuna göre, hatta sanırım bu konuda ben daha öndeyim, sana, bize bir şans veriyorum. Ama olurda bir an bile bana acıdığını hissedersem Nevzat, işte o zaman seni acınacak hale getiririm haberin olsun."

Nevzat Feride'nin sözleriyle mutluluktan ne yapacağını bilememiş ve Feride'yi kucakladığı gibi döndürmeye başlamıştı.

"Teşekkür ederim. Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim Feride'm!"

Parkta bulunan herkes bu görüntüye kayıtsız kalamamış ve alkışlamışlardı bu mutlu çifti. Ah ah! Bilselerdi bu mutluluğa ulaşmak için ne kadar çabaladıklarını, kutlama bile yaparlardı. Nevzat alkış seslerini duyunca yavaşça durmuş Feride'yi sakince yere bırakmıştı. Ama hala sarılmaya devam ediyordu sevdiğine.

"Ölüm yok! Bundan sonra ölümü düşünmek yok! Sen benim için, ben de senin için sadece yaşamak için çabalayacağız. Anlaştık mı? Hem bak bizim birlikte olamamıza herkes ne kadar mutlu oldu görüyor musun?"

Feride onun sözlerine gülüşleriyle cevap vermişti. Evet şimdi kavuşmuşlardı ve çok mutlulardı. Ama bakalım hayat onları daha nelerle sınayacaktı.

…………………………

Baran Alp Sancar

"Abi sen çok erken çuvallamışsın ya. Ama helal olsun Gülfeyza'ya, ne sana yüz vermiş ne de o kıza açık bir kapı bırakmış."

Ellerimi saçlarımdan geçirirken haklı haklı konuşan arkadaşımı dinliyordum. Annem o kızı çağırırken ne düşünüyordu acaba? O kızın değil Gülfeyza ile aynı ortamda bulunmasını, karşı karşıya bile gelmelerini istemezken şuan istemediğim her şey gerçek olmuştu. Kim bilir neler yaşanıyordu o evde. Derince oflayıp sıkıntıyla konuştum.

"Ben şimdi ne yapacağım. Ona zaten anlatacaktım ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. Bana olan güveni pekişsin istiyordum. Şimdi ya bana güvenmezse."

Galip elindeki leblebiyi havaya atıp yakalamaya çalışırken beni dinleyip dinlemediğinden emin olamadım. Ta ki tekrar haklı haklı konuşmaya başlayana kadar.

"Asıl şimdi sen anlatmazsan sana güvenmez. Senin anlatamayacak bir şeyin yok ki oğlum. Akşam git eve açık açık anlat. Geçmişte kalmış mevzu sonuçta. Ne demişler yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur. "

Aşk-ı SafderunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin