Selamlaaaaaar! İyi okumalar ballı çöreklerim.😍😍
Kadir soğukkanlılığını korumaya çalışsa da buğulanan gözleri ona hiç yardımcı olmuyordu. Galip komutanını, ilk defa böyle görüyordu. O şen şakrak adamın böylesine yıkılacağı aklının ucundan geçmezdi.
"Abi nabzına bak!"
Kadir Galip'e seslense de Galip hiç oralı değildi. Duymuyordu onu. Kadir bir kez daha bu defa bağırarak söyledi.
"Abi! Nabzını kontrol et. Varmak üzereyiz."
Galip Kadir'i duyunca Nazlı'yı koluna yatırıp işaret parmağını şah damarının üzerine koyup nefesini tutarak bekledi. Parmağının ucunda atan zayıf damar onu düştüğü ümitsizlik kuyusundan çıkaracak umut ışığı olmuştu.
"Kadir gaza bas. Nabzı hala atıyor Kadir!! Bas gaza!"
Kadir ufak bir gülümseme eşliğinde hastanenin bahçesine girmiş ve acil kapısının önünde bekleyenlerin yanında durdurmuştu arabayı. Sonrası rüya gibi. Bir toz bulutundan ibaret. Nazlı hızla ameliyata alınmış Galip de kapının önünde çaresizce onu bekliyordu. Yanında sadece Kadir vardı. Baran ve Gülfeyza hastanenin başka bir odasında tedavi ediliyorlardı. Nevzat'ın ise olanlardan haberi bile yoktu.
Galip oturduğu sandalyede hiçbir tepki vermeden öylece karşısındaki duvarı izliyordu. Ne ellerindeki ne de üzerindeki kan umurunda değildi. Tek umursadığı Nazlı Ceylan'ıydı. Gözlerinin önünden korkuyorum diyen hâli bir türlü gitmiyordu. Nefes alamıyordu Galip. Mecazen değil. Gerçekten de nefes alamıyordu. Akciğerleri oksijen dilense de aldığı nefes yetmiyordu sanki. Boğuluyormuş gibi hissediyordu. O kadar bitmiş hissediyordu ki içinde endişe ve korkudan başka hiçbir duygu yoktu. Ne zaman Nazlı o ameliyathaneden sağlıkla çıktı işte o zaman içindeki öfkeyi alevlendirecekti.
Kadir ise aynı sessizlikle eşlik ediyordu Galip'e. Diyecek tek bir teselli cümlesi yoktu. Kendisi de çok üzülüyordu ama onu anlayamazdı. Bu bambaşka bir durumdu. Kadir telefonuna gelen mesajla birlikte telefonunu cebinden çıkardı. Mesaj Baran komutanından gelmişti. Durumları soruyordu. Ona aynı olduğunu yazarken bir mesaj daha geldi. Bu mesaj Aylin'den gelmişti.
"Kadir içerdeki hemşire arkadaşımız anons geçti, 0Rh- kan gerekiyormuş. Ben bankaya sorduracağım ama siz de arasanız iyi olur."
Kadir telefonunu cebine koyarken Galip'e baktı. Hala aynı şekilde duruyordu. Muhtemelen yokluğunu fark etmeyecekti. Ona söylememeye karar vererek ayaklandı ve adımlarını Baran komutanının odasına doğru yöneltti. Aslında onu yalnız bırakmak istemese de kendi kan grubu da uyduğu için ayrılmak zorundaydı.
Önüne geldiği odanın kapısını çalıp içerden gelen direktifle yavaşça içeri girdi. Baran kendi kolunu sardırmıştı ama Gülfeyza yaşananlar karşısında fenalaştığı için ona sakinleştirici verilmiş bu yüzden de hastaneye yatış yapmışlardı. Baran Kadir'i görünce Gülfeyza'nın üzerini örtüp alnına bir buse kondurdu ve dışarı çıkmalarını işaret etti. O, Galip'ten çok daha şanslıydı zira kısacık bir an da olsa görebilmişti canına silah tutan adamı. Baran o kısacık anda hayatının aşkını, eşini koruyacak fırsatı bulabilmişti fakat dostu onun kadar şanslı değildi. Olaydan hemen sonra annesini, kızlarını ve Özgür'ü iki askerle birlikte eve göndermiş kendileri de derhal hastaneye gelmişlerdi. Tüm bu olanlar sırasında şanslıydı ki Şirin uyuyordu ve yüksek müzik sesine alışan kulakları silah seslerini algılayamamıştı da uyanmamıştı biriciği. Baran, Nazlı'nın ve Galip'in durumunu merak ediyordu ama Gülfeyza'yı da yalnız bırakıp da yanlarına gidememişti dostunun. Kapıyı yavaşça kapatınca çatık kaşları ile ağrıyan başını umursamadan konuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Safderun
RomansPaçasını kurtarmak için ortaya attığı yalanın onu bu kadar farklı noktalara sürükleyebileceğini hiç düşünmemişti öğretmen hanım. Çünkü atladığı ufak bir nokta vardı; kader. Doğu'da görev yapmak için yanıp tutuşan ve gönüllü olarak bunu yapmayı başa...