-10-

8K 375 35
                                        

Baran gideli yaklaşık beş dakika olmuştu ve onlar çıktığından beri sesler artmıştı. Masanın altından çıkmak şöyle dursun burnumu bile çıkaramıyordum. Korkuyordum hem kendim için hem de Baran ve diğerleri için. Tamam köyde bazen böyle şeyler olurdu ama hiç bu kadar yakınımda gerçekleşmemişti. 

Neden yapıyorlardı bunu? Barış ve huzur içinde yaşamak varken bu kadar kin bu kadar nefret ve kan dökmek nedendi? Allah'ım sen devletimize ve Mehmetçiğimize zeval verme! 

Elimdeki metali tekrar hissedince içimi bir ürperti kapladı. Bunu kullanacak duruma gelmek istemiyordum. Kesinlikle istemiyordum! Baran gelsin istiyordum. Elime damlayan gözyaşı ile ağladığımı farketmiştim. Ağzımdan kaçan hıçkırıklara engel olamıyordum ta ki onca gürültünün arasında kapının sesini duyana kadar. 

Hayır olamazdı dimi. Bir sürü asker vardı bu karakolda içeri girmiş olamazlardı. Boştaki elimi ağzıma bastırıp nefesimi tutarak beklemeye başladım. Diğer elimdeki silahı sıkıca kavradım. Kalbim duracaktı neredeyse. Odada adım sesleri yankılanıyordu. Kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Adım sesleri iyice yakınlaşınca silahı sesin geldiği tarafa doğru çevirdim. Gözlerimden durmaksızın akan gözyaşları görmemi olanaksız hale getiriyordu. Ama aynı zamanda hafif siyah beneklerde belirmeye başlayınca bayılmak üzere olduğumu anladım. Önümde duran botlarsa gördüğüm son şeylerdi.

...............................................

Baran Alp SANCAR

Ayaklarımın önüne yığılan bedenle gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Ne yani benim geldiğimi anlamamış mıydı? Ah be öğretmen hanım, sen benim başıma bela olmak için mi geldin bu dünyaya? Yüzümdeki küçük tebessümle yerdeki bedeni kucaklayıp revirin yolunu tuttum.

....................................................

Gülfeyza YILMAZ

"Abi bu çocuk niye yengenin yanından ayrılmıyor. Tanıyor mu acaba?" 

"Saçmalama Galip ne alakası olabilir ki Gülfeyza'yla?"

"Ne bileyim ya aklıma başka bir şey gelmedi."

Kulağıma gelen uğultuvari seslerle gözlerimi açmaya çalıştım. Zorlukla da olsa gözlerimi açtığımda beyaz tavanla karşılaştım. En son masanın altındaydım halbuki. Hiii en son masanın altındaydım e şimdi nerdeydim peki. 

Hızla yattığım yerden doğrulup geriye doğru kayarak küçüldüm. Anlık bir şeydi tabi. Yani revirde olduğumu anlayana kadar. Hareketlerim odadakilerin dikkatini çekmiş olacak ki Baran ve Galip'in gözleri beni bulmuştu. Hemen ardından da yanıma gelmişlerdi. 

"Nasılsın öğretmen hanım?" 

Baran'ın sözleri üzerine kafamı iyiyim manasında sallamıştım. Boğazım çok kuruydu. Fısıldayarak su diyebilmiştim sadece. Galip'in elime verdiği suyu içince kendime gelmiştim.Kendime gelmemle endişeyle konuşmaya başlamam tabiki aynı anda gerçekleşti. 

"Asıl siz nasılsınız? Birine bir şey olmadı dimi? Herkes iyi mi? Sen-" 

Endişeyle konuşmaya devam ederken Baran'ın beni bölmesiyle durmak zorunda kaldım. 

"İyiyiz Gülfeyza iyiyiz biraz sakin ol. Sesinden bazıları korkabilir." 

Son cümlesini anlamamıştım, kim korkacakdı ki? Gözleriyle bana bir yeri gösteriyordu. Gösterdiği yere bakınca şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Bu çocuk da nerden çıkmıştı. Ay yoksa Baran'ın çocuğu muydu? Ayyyy adamın çocuğu varmış demek, o yüzden bana o kadar  kızdı nişan yalanını söyleyince. Gözlerimi kocaman açıp Baran'a döndüm. Şokla ama çocuk duymasın diye kısık bir sesle bağırarak konuşmaya başladım. 

Aşk-ı SafderunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin