Yeni bölümümüz hayırlı olsun. Bu bölüm 2370 kelime. Evet yanlış duymadınız tam 2370. Atılan minnoş yorumlarla gaza geldim galiba.☺️ İyi okumalar. Yüzünüzde ufak da olsa bir gülümseme oluşması dileğiyle.
"Çay elunden oteye gidelum yali yali gidelum yali."
Elimdeki son kıyafeti de katlayıp valizin içine yerleştirirken yüzümdeki gülümseme genişledi. Sevgi anne Trabzon'a gideceğimizi öğrendiğinden beri o kadar mutluydu ki sürekli Karadeniz türküleri söyleyip duruyordu.
Aslında daha gitmemize birkaç gün vardı çünkü Baran henüz buradaki işlerini bitirememişti ama Sevgi annem o kadar heyecanlıydı ki hastaneden döner dönmez toparlanmaya başlamıştık onun sayesinde. O içeride götürülecek birkaç küçük eşyayı kolilerken ben de kendi valizimi hazırlıyordum.
Son parçayı koymamla dolan valizimin fermuarını kapatırken duyduğum zil sesi ile yarıda kalan fermuarı umursamayıp kapıya koştum. Gerçekten içimdeki kan pompalayan arkadaş yönetiyordu artık bedenimi ve ben de buna izin veriyordum şu sıralar.
"Ben bakarım."
Sevgi anneme seslenirken kapıya varmış heyecandan ve koşmaktan hızlanan nefesimi düzene sokmak için elimi kalbime koyup derin bir nefes aldım. Bu hissettiklerim umarım karşılıklıdır ve umarım ben o gün yarı bilinçle yanlış duymamışımdır. Çünkü eğer öyleyse çok büyük bir kalp ve hayal kırıklığı yaşayacağım gün gibi ortada.
Kapının bir kere daha çalmasıyla hızla kapıyı açtım. Ama karşılaşmayı beklediğim görüntü bu değildi. Karşımda Baran değil, benim üzerime atılan iftiralara koşulsuz inanan komşularım vardı. Ben şaşkınlıkla bakakalırken onlar sanki arkamdan konuşan başkasıymış gibi konuşmaya başlamışlardı.
" Kız Gülfeyza almayacan mı bizi içeri? Geçmiş olsuna geldiydik."
Her ne kadar kapıyı suratlarına kapatmak istesem de kimseyle kötü ayrılmak istemediğim için istemeye istemeye kapıyı tamamen açıp içeri buyur ettim.
Bu sırada Sevgi annem de gelmiş kötü bakışlarla gelenleri süzüyordu. Belli ki o da sinirlenmişti ama ben içeri aldığım için bir şey diyemiyordu muhtemelen. Ona bakıp bana bakmasını bekledim. Gözlerimiz buluşunca ben iyiyim dercesine gülümsedim ona. Yani öyle anlamıştır inşallah.
Herkes girince kapıyı kapatıp Sevgi annenin ardından ben de kolilerin dağınık halde bulunduğu salona girdim. Aklıma o kadını buraya getirişleri gelmişti bir anda ve bu da duraksamama sebep olmuştu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım. Umarım çabuk giderlerdi.
Sevgi annemin oturduğu ikili koltuğa oturup birinin konuşmasını bekledim. Hoşgeldiniz dememi beklemezlerdi inşallah.
Sonunda tam karşımdaki evde oturan Behice teyze konuştu.
"Geçmiş olsun Gülfeyza kızım başına gelenleri duyduk, çok üzüldük şimdi nasılsın?"
Allah'ım şükürler olsun sana ki yüzüme gülüp ardımdan konuşan bu insanlara daha fazla tahammül etmek zorunda kalmayacağım. Yüzüme nezaketen bir gülümseme yerleştirip cevapladım onu.
"İyiyim Behice hanım. Yakında çok daha iyi olacağım inşallah."
Benim sözümün hemen üzerine Kamile abla sordu sorusunu. Geç bile kaldı. Keşke gerçekten geçmiş olsuna gelmiş olsalardı. Gelme sebepleri elbette ki merak ettikleri şeyleri öğrenmekti.
"Niye kız? Hem bu koliler falan ne böyle?"
Sorularına cevap verecektim ama onların karşısında kendimi güçsüz göstermeyecektim elbette ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Safderun
RomancePaçasını kurtarmak için ortaya attığı yalanın onu bu kadar farklı noktalara sürükleyebileceğini hiç düşünmemişti öğretmen hanım. Çünkü atladığı ufak bir nokta vardı; kader. Doğu'da görev yapmak için yanıp tutuşan ve gönüllü olarak bunu yapmayı başa...