Merhabalar efenim. Size bayaaaaa uzun bir bölüm getirdim. Ufak da bir şey söyleyip bölümle aranızdan çekilicem. Ben bu hikâyeyi okuyan sizlere teşekkür ederim efendim. Yani yazarken saçmaladığım oluyor bazen ama siz buna bile katlanıp okumaya devam ediyorsunuz çok teşekkürler. Hadi bakalım yüzünüzde ufak da olsa bir tebessüm bırakması dileğiyle. Hatamız olduysa affola.Anne olmak. Zor bir zanaat. Gerçekten zor. Her kadının yapabileceği bir şey değildi bana göre anne olmak. Psikolojik olarak hazır olmak gerekirdi bir kere. Kendini ikinci plana atmak demekti belki de. Sahip olduğu canın kıymetini bilmek onu korumak sakınmaktı.
Ben hiç anne olmamıştım ki. Nerden bilecektim anne olmayı. Ya da ne yapmıştım da bu minik bana annelik gibi özel bir sıfatı layık görmüştü. Ne diyecektim şimdi ona. Bana alışmaması gerekirdi. Bu kadar değil. Bu çok fazlaydı. Baran haklıydı. Üzülecektik. Ben de çok alışmıştım Şirin'e. Öyle ki söylediği kelimeyi benimseye hazır olacak kadar. Ama maalesef bu pek mümkün değildi. Buna daha fazla müsade etmemeliydim. Bir şekilde onu kırmadan halletmeliyim.
Kulağıma ısrarla çalınan zil sesi ulaşınca bozguna uğramış yüz ifademi düzelterek Şirin'e gülümsedim.
"Beni burda bekler misin cimcime? Kapıya bakıp gelicem."
Kafasıyla beni onaylayınca yerimden doğrulup kapıya yöneldim. Yüzüm yine az evvelki şaşkın haline dönmüştü hemen. Ona karşı nasıl davranmıştım ki bana anne demişti hiç anlayamıyordum.
Zilin sesini bir kez daha duyunca hızla kapıyı açtım. Karşımda tabiki Baran vardı. Geleceğini haber vermişti zaten ama aklımdan çıkmıştı Şirin sayesinde. Baran yüzümü görünce gülümseyen ifadesi anında kaybolup yerini bir meraka bırakmıştı. İçeri geçerken sorguya başlamıştı bile.
"Bu ne surat öğretmen hanım?"
Onu cevaplamak için salona geçip oturmayı beklemiştim. Ondan saklamayacaktım tabiki de.
"Baran şimdi söyleceklerimden sonra bana kızma olur mu çünkü benim dahlim dışında gelişiverdi olay."
Baran'ın kaşları çatılsa da kafa sallayarak onayladı beni. Derin bir nefes alıp sakince anlatmaya başladım.
"Az evvel yani sen gelmeden hemen önce ben Şirin'i yemeğe çağırmak için odasına gittim. Sonra bir şey oldu."
"Ne oldu Gülfeyza delirtme de söyle artık."
Derince bir of çekip bir çırpıda söyleyip kurtuldum.
"Şirin anne dedi."
Baran şaşkınlıktan açılmış gözleriyle ve derince çatılmış kaşlarıyla oldukça korkunç görünmeyi başarıyordu. Ama benim bir suçum yoktu ki. Ben Şirin'in psikolojik olarak sağlıklı bir hale gelmesi için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Ama yaşadıkları elbette onun küçük yüreği için çok fazlaydı. Muhtemelen kendine bir dayanak arıyordu. Yoksa bana anne demesinin başka mantıklı bir açıklaması olamazdı. Düşüncelerimden Baran'ın konuşmasıyla sıyrıldım.
"Merak etme sana kızmadım. Zaten böyle bir şeyin olacağını tahmin etmiştim. O daha çok küçük Gülfeyza ve çok kötü bir olaya şahit oldu. Bu tip tepkiler gösterebileceğini söylemişti sosyal hizmetlerdeki kadın."
Derin bir nefes alıp gözlerini gözlerime kilitledi.
"Benim asıl merak ettiğim senin nasıl bir tepki verdiğin. Daha önce de söylediğim gibi üzülmeni istemiyorum ve ayrılmanız yakın. Bugün aradılar kurumdan, yarın geleceklermiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Safderun
RomancePaçasını kurtarmak için ortaya attığı yalanın onu bu kadar farklı noktalara sürükleyebileceğini hiç düşünmemişti öğretmen hanım. Çünkü atladığı ufak bir nokta vardı; kader. Doğu'da görev yapmak için yanıp tutuşan ve gönüllü olarak bunu yapmayı başa...