Merhabalar canlarım! Yeni bölüm sizlerle.
Sınırımız 200 oy 100 yorum hadi bakalım size güveniyorum
2 ay sonra
Mert: Bugün sen gideli tam iki ay oldu Zeynep. İki ay boyunca lanet olsun ki bir an olsun çıkmadın ne aklımdan ne kalbimden.
Mert: Bulamıyorum seni. Her yeri aradım Zeynep. Ankara'ya geldim. Koca şehri didik didik ettim ama bulamadım seni.
Mert: Hakettim ama dimi. Biliyorum hakettim. Kuyruk acımı senden çıkardım. Senin canını yakan dilim sen gittiğinden beri lal oldu Zeynep'im. O kadar az konuşur oldum ki bazen sesimi bile unutuyorum. Aynı senin sesini de unuttuğum gibi.
Mert: Tamam gittin ama kalbimi niye yanında götürdün be kızım. Hayattayım. Ama yaşıyor değilim Zeynep. Nefes alamıyorum. Aldığım her bir nefes kalbime batıyor.
Mert: Yine cevap vermeyeceksin bana biliyorum. Tıpkı iki aydır hergün olduğu gibi. Ama engellemiyorsun ya beni, bir ümit diyorum. Belki bir gün diyorum.
Mert: Desen ki şu zaman geleceğim sana yeminim olsun 50 yılda desen beklerim seni Zeynep'im. Ama bilinmezlik öyle acı ki. Hoş böyle de bekliyorum ya, bilinmezliğin tadı boğazımı yakıyor işte.
Mert: Annem derdi ki: "Gerçek aşk bir kere olur Mert. Olduğunda da sonrasında da bunu nasıl anlarsın biliyor musun? Hayatında başkası olsa bile kalbinin de aklının da bir köşesinde hep o kalır." Sana sözüm olsun Zeynep. Sen belli ki aklımdan da kalbimden de çıkmayacaksın. Ben de hayatıma senden başkasını almayacağım.
Mert: Ben seni çok sevdim Zeynep. Hala da seviyorum. Ve hep seveceğim.
.............................................
"Abin nasıl? Daha iyi mi?"
Feride elindeki kupayı Nevzat'a uzatırken umutsuzca kafasını salladı.
"Değil Nevzat. Abim gün geçtikçe çöküyor. Zeynep'i bu kadar sevdiğini tahmin etmemiştim aslında ama o gittiğinden bu yana abim adam akıllı uyumadı bile. Yemiyor, içmiyor, gülmüyor, hatta konuşmuyor bile neredeyse. Hatta farkındaysan sana bile tepkisiz. Her yerde Zeynep'i arıyor ama bulamıyor. Gülfeyza'ya sordum ama söylememekte ısrarcı. Onu da alıyorum ama abimin hali korkutuyor artık. Bir şekilde Zeynep'e abimin halini göstermem veya anlatmam gerekiyor."
Nevzat kafasını sallayıp oturduğu yerden kalktı ve Feride'nin yanına oturdu.
"Sen canını sıkma bitanem. Bir çaresini buluruz elbet."
Feride Nevzat'a gülümserken Nevzat elindeki kahveyi sehpaya koyup koltukta yan döndü.
"Peki sen nasılsın Feride'm? Biliyorum hoşlanmıyorsun bu sorudan ama anla beni olur mu? Ben görevdeyken beni merak ediyorsun ya hani, işte ben o merak duygusunu 7/24 hissediyorum."
Feride de elindeki kupayı sehpaya koydu ve Nevzat'a döndü. Kafasını koltuğun başlığına yaslarken kafasının içinde geride bıraktıkları iki ay canlandı kısaca. Nakilden sonra bir süre müşahede altında kalmıştı Feride. İliğin uyum sağlamasıyla eve geçebilse de bu defa da fizyoterapi süreci başlamıştı. Ama Nevzat bu süreçte de bir an olsun onu yalnız bırakmamıştı. Hatta o kadar ki bir ara abisi de bunalımda olduğundan Nevzat mesleğini bırakmayı bile düşünmüştü Nazlı bir an olsun yalnız kalması diye. Feride zor ikna etmişti onu bu kararından dönmesi için. Ama o gün anlamıştı bir kez daha. Bu adam onun şansıydı. Kaç kadına nasip olurdu ki onun gibisi. (Hiç kadına çünkü o bir kurgusal karakter 😭😭) Feride artık iyiden iyiye toparlamıştı. Saçları bile uzatmıştı hatta. Her ne kadar yeni çıkan çimlere benzese de sağlığına kavuştuğu için hiçbirini dert edinmiyordu Feride.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Safderun
RomansaPaçasını kurtarmak için ortaya attığı yalanın onu bu kadar farklı noktalara sürükleyebileceğini hiç düşünmemişti öğretmen hanım. Çünkü atladığı ufak bir nokta vardı; kader. Doğu'da görev yapmak için yanıp tutuşan ve gönüllü olarak bunu yapmayı başa...