Merhabalar ben ve yeni bölüm geldik. Ben yorumlarınızı cevaplamak için, bölümümüz de okunmak için hazır.
"Buranın manzarası çok güzeldir"
Zeynep çayını yudumlarken bir yandan da karşısında hırçınca kenara vuran dalgalara bakıyordu. Karadenizin gerçekten de anlatıldığı kadar hırçın olduğunu düşünüyordu manzaraya bakarken. O kadar dalmıştı ki Kadir'in söylediklerini bile duymamıştı. Zeynep dalgaları izlerken Kadir de Zeynep'i izliyordu. Daha önce onun gibi bir kızla hiç tanışmamıştı Kadir. Hoş pek fazla kız tanıdığı da söylenemezdi ya neyse. Gerçi Zeynep'i de daha tanımıyordu ama şuana kadarki izlenimlerine göre değişikti. Bir kere özgüvenliydi. Hırçın ve tuttuğunu koparan biri olduğunu ise kendisine kaza yerinde söylediklerinden anlamak mümkündü. Şimdi ise karşısında sakin sakin manzarayı izleyen naif bir kadın vardı.
Dalıp gittiği uzaklarda ne vardı bilmiyordu Kadir ama aklı burada değildi belli ki. İki saat içinde o kadar çok haline tanık olmuştu ki şaşırmadan edemiyordu Kadir. Gerçi bulundukları durum da şaşılacak bir haldi. Kim kaza yaptığı insanla kahvaltı ederdi ki. Bir komedi filminin içine düşmüş gibilerdi. Kadir Zeynep'e daha fazla bakmaması gerektiğini kendine hatırlatıp tekrar Zeynep'le konuşma çabasına girdi. Tabi önce dikkatini çekmek için boğazını temizliyormuş gibi yapmayı ihmal etmedi.
"Buraya sadece Gülfeyza yengemle görüşmek için mi geldin?"
Zeynep Kadir'in sorusuyla manazaraya bakmayı kesip Kadir'e döndü. Yine yenge demişti Gülfeyza'ya. Zeynep neler olduğunu bilmediği için ses etmemeye karar verdi.
"Yani. Öyle de denebilir."
Kadir Zeynep'in üstü kapalı cevabından ve kırgın ses tonundan geliş amacının sadece Gülfeyza'yı görmemek olduğunu anlamıştı. Haddi olmadığını bile bile merakına yenik düşüp konuştu Kadir.
"Asıl sebebin ne peki?"
Zeynep şaşkınlıkla kalakaldı bir an. Hemen ardından kendine gelip Kadir'i anlamazdan gelmeyi tercih etmişti.
"Efendim?"
Kadir Zeynep'in kaçtığını elbette anlamıştı ama merak etmişti bir kere. Tersleyene kadar sorabilirdi.
"Dedim ki, buraya kadar gelmenin asıl sebebi ne?"
Zeynep anlatıp anlatmamak arasında kalmıştı. Bir erkeğe bu durumu anlatmak ne kadar doğruydu acaba bilmiyordu. Ama üç gündür anlatacak birini bulamadığı için de dolabildiği kadar dolmuştu. Belki de anlatmak iyi gelebilirdi. Kim olduğunun önemi yoktu. Birine anlatmalıydı artık. Zeynep parmaklarını dalgalı saçlarında geçirip savurdu saçlarını.
"Asıl sebebi şu ki; düğünüme bir hafta kala aldatıldığımı öğrendim ve uzaklaşmak istedim. Ya inanabiliyor musun? Ben onun için yüksek kazançlı işimi bırakayım o beni her şey hazırken bir hafta kala aldatsın. Öyle işte bu yüzden de uzaklaşmak istedim."
Kadir karşısında siniri saman alevi gibi bir anda parlayıp aynı hızla sönen kızı ilgiyle dinledi. Ve içinden onu aldatan erkeğin kör olduğunu düşündü. Çünkü Zeynep gerçektende çok güzel bir kızdı. Kahverengi düz saçlarına zıt masmavi gözleri onu farklı kılıyordu. Gerçekten güzel bir kombinasyondu bu. Kadir önündeki çaydan bir yudum alıp arkasına yaslandı.
"Aptallık."
Zeynep Kadir'in umursamazca söylediği tek kelimeye bir anlam verememişti. Aptallık olan da neydi? Kaşlarını çatıp buruşturduğu yüzüyle huysuzca söylendi Zeynep.
"Aptallık olan da ne?"
Kadir masaya yaklaşıp ellerini birleştirdi ve tek kaşını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Safderun
RomancePaçasını kurtarmak için ortaya attığı yalanın onu bu kadar farklı noktalara sürükleyebileceğini hiç düşünmemişti öğretmen hanım. Çünkü atladığı ufak bir nokta vardı; kader. Doğu'da görev yapmak için yanıp tutuşan ve gönüllü olarak bunu yapmayı başa...